Susurluk skandalının "gözde" silahı uziler, eylül ayında ortaya çıkan "yeni çeteler"le tekrar gündemdeki yerini aldı.

Ortaya çıkan yeni çeteleri, Susurluk'la bağlantılı kılan en önemli işaret taşı yine "Uzi"ler oldu. Ortaya çıkan her çetede adeta bir zicirin halkaları gibi ele geçirilen "Uzi"ler, teknik ifadesiyle "suikast silahı" olarak biliniyor. Ama Türkiye kamuoyu, Uzileri, Susurluk kazasının ardından "kayıp silahlar" olarak tanıdı.

Sadece hibe silahlar mı ?

Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Dairesi tarafından Ertaç Tinar'a ait Hospro firmasından alınan silahlarla ilgili iddialar halen aydınlatılamadı. Bu silahların bir kısmının İsrail tarafından "hibe edildiği", bir kısmının da örtülü ödenekle satın alındığı artık biliniyor. Asıl ilginç olanı, hibe silahların kaydının tutulması, satın alınanlara ilişkin ise herhangi bir kayıt bulunmaması. Ya da varsa açıklanmaması.

Kayıtlı kayıp silahlar

Mehmet Ağar'ın bu konulardaki sorulara verdiği tek cevap ise, "Örtülü ödeneğin usulüne uygun olarak kullanıldığı ve bu konuda soruşturma yapmanın yasal olmadığı." İşte kayıp silahların düğümü burada başlıyor. Yani, ortada kayıtlı ve kayıp silahlar var.

Bunların sayısı ortaya çıkanların çok altında. 10 adet mikro, 10 süper MG Uzi, 11 Baretta ve bir adet roketatar. Bunlardan bir adet Baretta silahı Abdullah Çatlı'nın arabasında bulundu. Oysa kaydı tutulmayan ve dolayısıyla da sayısı ve nerede olduğu bilinmeyen silahlar var. Bunlar arasında kolilerce makro ve mikro Uzi olduğu iddiaları ise halen cevapsız.

Hizbullah'tan Tarzanlar'a kadar

Oysa önce Hizbullah operasyonlarında, sonra Hilton'daki ihale cinayetinde Çetin Aydın'da ve ardından Adana, İçel merkezli "Tarzanlar Çetesi"nde Uziler bulundu.

Bunların genellikle seri numaralarının silinmiş olması dikkat çekti. Kısacası örtülü ödenekle aralarında Uzilerin de bulunduğu ne kadar silahın İsrail'den satın alındığı bilinmiyor. Dolayısıyla da hemen her çetenin elinde yakalanan Uzilerle ilgili incelemelerden sonuç almak, en azından bu açıdan mümkün değil.