Kim demiş?

Aslında Monaco bizi gayet iyi tanır. Kendimizi daha fazla anlatmaya gerek yok. Hani 88'de başlayan eleme maceramız yarı finalle noktalanmıştı ya, şimdi de Şampiyonlar Ligi'nde kendimizi öylesine hatırlatmış olduk.

Galatasaray, Galatasaray'dır. Ligde kaybetmesi, Samsunspor'a yenilmesi çok büyük bir anlam ifade etmiyor. 8 oyuncuyla Milli Takım'ı ihya eden ve de Avrupa Kupası maçı olduğunda kendini bulan bir Aslandır O.

Mesela Emre küçük cüssesinden büyük bir kahraman çıkarmıştır. Bülent'in büyük hırsı, Suat'ın dinamizmi, K.Hakan'ın özverisi bir başka güzelik katar ekibimize...

Peki ya Hagi? O, Karpatlar'ın Maradonası'dır, Romenler'in efsanesidir.

Ben diyeyim yüzelli, siz deyin yedüyüzelli metre O'na vız gelir; golünü yine yazar. Ama şu kırmızı kart görme ve takımı yalnız bırakma illetinden de vazgeçmez.

Jardel mi dediniz? Bu adamı Brezilya Milli Takımı'na niçin almazlar anlayamıyoruz. Sahada olmadığı zaman bile golde var...

Monaco'nun en popüler ismi İtalyan Simone. Ama bazı futbolcuları öyle Müslüman ki, taş gibi mübarek. Şabani ve Osmani. Şabani defalarca kalemizi dövdü; sonunda golü de attı. Ve de Galatasaray'ı katletmeye and içmiş İspanyol hakem de denge sağlansın diye onu oyundan attı.

Yazarımız Ümit Aktan "Monaco'da bizden daha çok Müslüman var" diye espri yaptı... Bizim yabancılar İstavroz çıkarırken, onların Müslümanları dua ediyor. Laf aramızda, bazen kimi tutacağımızı karıştırdık.

Ama Galatasaray bizim takımımızdı ve Türkiye'nin gururuydu. Son dakikalarda dokuz doğurmasına bakmayın...

Kim demiş ki Galatasaray tesadüflere şans bırakır diye...