YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

 

 

Cotarelli, bu öfkeyi ucuz atlattı!..

Ecevit sonunda, İMF'ye ve onun görevlisi Cotarelli'ye kızmış..

Titreyen bir sesle, başbakanlık merdiveninin altında, basına açıklama yaptı..

-Bu ülkede kararları biz veririz, dedi.

Cotarelli şükretsin..

Ecevit, Meclis'e başı örtülü giren Merve Kavakçı'ya yaptığını yapsaydı Cotarelli'ye..

-Bu beye haddini bildirin, deseydi.

Neyse işin şaka yanı bu..

Ne yapsın Ecevit?..

Yargıyı, yasamayı ve yürütmeyi A'dan Z'ye fırçalayan "derin devlet"e kızamayacağına göre, Cotarelli'yi fırçalamaktan başka ne yapabilir ki?

Aslında yapabileceği başka şeyler de vardı..

Kendisinin ağzının içine bakan ve göbekten bağımlı olan bir kısım medyanın temsilcilerini yanına çağırabilirdi..

-Rica ediyorum.. Şu Cotarelli hakkında, asparagas haberler yapın.. Adam neye uğradığını şaşırsın.. İbrahim Tatlıses'e, Hülya Avşar'a yaptıklarınızı, şu Cotarelli'ye de yapın..

Ecevit böyle bir isteği seslendirseydi, Cotarelli o zaman anasından doğduğuna da, Türkiye'ye geldiğini de bin pişman olurdu..

Bizler de, Cotarelli'ye ilişkin haberleri ve köşe yazılarını okumaya başlardık..

-Cotarelli'nin büyük dedesi, Sicilya mafyasındanmış.. Cotarelli'nin babası bir şileple Amerika'ya kaçmış.. Orada Luciano'nun, Capo tutti capo'su olmuş..

-İtalyan asıllı olan Cotarelli, Fatih Terim'in İtalyan futboluna yönetici olmasına kızmış.. "Ben de Türk ekonomisini yöneterek, intikam alacağım" demiş..

Bir köşe yazarı da, Cotarelli hakkında şu iddiayı seslendirebilirdi..

-Apo'nun Suriye sonrasındaki gezisi ve İtalya'daki duraklamasında, Cotarelli'nin parmağı olduğu, kesine yakındır..

Bunlar da yetmeyebilir ve paparazziler, Cotarelli'nin kebapçıdan çıkarken çekilen fotoğraflarına uygun haberler üretebilirdi..

-İMF'nin çapkın ekonomisti, kız arkadaşını gizlemek için, kebapçıya giderken başka otomobile bindi..

Yani Cotarelli, Ecevit'in öfkesini ucuz atlattı..

Burada, Türk ekonomisi ile uğraşmak gerçekten çok tehlikelidir..

Ekonomiden sorumlu bir devlet bakanı, sonunda dayanamayıp, başına silahı dayamış ve kendisini öldürmek için tetiği bile çekmiştir..

Bu bakımdan, Ecevit'in öfkesi, anlayışla karşılanmalıdır.

Ve Cotarelli, gerçekten olayı ucuz atlattığı için şükretmelidir..

Ya, devlet ihalelerinin dağıtımında da söz sahibi olsaydı?..

Kamu bankalarından kredi isteyenlere onay vermek yetkisi de, Cotarelli'de bulunsaydı?..

Girdiği yükün altından kalkamazdı İMF'nin bahtısız uzmanı..

Ama artık aklını da başına toplamalı..

Öyle ileri geri konuşmamalı..

-Enflasyonu yenmelisiniz, falan dememeli..

"Bütçe disiplini" istememeli..

"Devletin ve maliyenin şeffaf olması şart" dememeli..

Peki ne demeli?

-Enflasyonun sebebi irticadır, demeli..

-İç düşmanlar ve numaralı cumhuriyetçiler, ekonomiyi sabote ediyor, demeli..

-Demirel olmadan, Türkiye yönetilemez, demeli..

-Sami Selçuk böyle konuşmalar yaparsa, enflasyon düşmez, demeli..

ŞAKA

Darbeler ve mektuplar..

"Sabah" gazetesinde, Bülent ve Rahşan Ecevit çiftinin, "12 Eylül" askeri müdahale döneminde, birbirlerine yazdıkları mektuplar tefrika ediliyor..

Bakalım ileride hangi gazete, bu çiftin "28 Şubat" askeri müdahale döneminde, birbirlerine yazdıkları mektupları yayınlayacak?

DARBELER

Nihai bir değerlendirme..

12 Eylül'ün yıldönümü geride kaldı..

Son bir değerlendirme yapıp, "anma" sayfasını kapatalım..

"12 Eylül", son "klasik askeri darbe"ydi..

Ordu kışlasına dönünce, demokratik süreç yeniden başladı..

"28 Şubat" ise, ilk "post-modern darbe"ydi..

Ordu kışlasından çıkmadı.. Sivil toplumun çeşitli kurumları (bazı partiler, medya, üniversiteler, TÜSİAD, v.b.), militarize edildi. "İrtica tehlikesi"ne dayalı olarak, düşük yoğunluklu psiko-politik bir çatışma ortamı yaratıldı..

Şimdi sivil toplum kurumları, yeniden sivilleştiği ve demokratikleştiği ölçüde, Türkiye'de çoğulcu ve özgürlükçü demokratik süreç başlayacaktır..

Çok önemli bir gerçek, dünya konjonktürünün Türkiye'yi etkilemesidir..

Türkiye'nin bir Irak, bir Suriye, bir Pakistan olması, evrensel aklın ve hesapların dışındadır..

Türkiye'ye uluslararası konjonktürün açtığı yolda, "hukukun üstünlüğü", "sivil demokrasi", "serbest rekabete dayalı pazar ekonomisi" ve "Avrupa Birliği Üyeliği" gibi olgular var.

Türkiye'nin ileri gelen ve ileri giden kesim ve kurumları, ülkeyi bu yoldan çıkartmak isterlerse, başımız beladan kurtulamaz..


13 EYLÜL 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Mehmet BARLAS

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...