Karaoğlan ve IMF

Cottarelli'nin Antalya'da yaptığı konuşmaya Ecevit ve Bayram Meral'ın gösterdiği tepkileri son derece ilginç buluyorum.

Önce Ecevit'in tepkisine bakalım. 'Türkiye'nin ekonomi, finans ve sosyal politikalarını bu yabancı kuruluşlar değil kendi ilgili toplum kesimlerimizle birlikte devletimiz belirler' diyor Ecevit.

Devletten kastedilen nedir?

En kaba tanımlamayla devlet yasama, yürütme ve yargıdan oluşur. Bürokrasi, silahlı kuvvetler, polis, mahkemeler tanıma dahildir. Ülkenin ekonomi politikasının formüle edilmesi ve yürütülmesi ile bu kuruluşların ne alakası olabilir?

Ecevit, tek bir şeyden emin: Ekonomik kararların hükümet tarafından alınmadığı. Bunu bilmesi normal. Zira, hükümetin başında bulunuyor. Kararların kim tarafından alınmış olabileceği konusunda ise tahmin yürütüyor.

Bu işin IMF'ye havale edildiğinin farkında değil. Belki bir zaman boşluğu oluşuyor Ecevit'in zihninde. 70'li yıllara takılıyor belki. Ya da 'Kahrolsun IMF' diye slogan atan kalabalıklara sevgiyle bakışları gözünün önünden gitmiyor.

Makro ekonomik dengelerin yanında, programın tüm detaylarının IMF adına Cottarelli tarafından yürütüldüğünü hiç hatırlamıyor.

Ekonomik kararlar hükümet tarafından dizayn edilmediğine göre, alışkanlıkla askerlerin bu işi yapmış olabileceğini düşünerek devletten bahsediyor.

IMF destekli hükümet

IMF, uluslararası finans kuruluşlarının çoban yıldızı gibidir. Bir ülkeye karşı tavırlarını IMF'nin değerlendirmeleri ve o ülke ile olan ilişkileri çerçevesinde belirlerler.

Türkiye ekonomisi ciddi bir darboğaza girdiği, faizlerin % 125'lerde seyrettiği, cari işlemler açığının kapatılmasında güçlükler yaşandığı, dış borç temininin imkansız hale geldiği ve tüm kapıların kapandığı bir ortamda IMF'nin desteği gelmiştir.

IMF'nin desteği siyasi bir destektir. Mevcut hükümetin işbaşında kalması için verilmiştir. IMF'nin yeşil ışık yakmasıyla birlikte ilk etapta sağlanan 10 milyar dolarlık dış kredi olmasaydı bugünkü hükümet işbaşında olmazdı.

Hazine'nin Amerikan tahvil piyasasında, Amerikan Hazinesi gibi son derece cazip şartlarda tahvil ihraç edebilmesini ekonominin kuralları ile izah edebilir misiniz?

Bu gerçekler ortada dururken Ecevit'in içi boş diklenmesi anlamlı değildir. Ecevit ayrıca samimi de değildir.

İçi boşaltıldığı için iflas eden 5 bankayı kurtarmak amacıyla 8 milyar doları gözden çıkaran, sayıları 50.000 civarında olan faiz geliri elde edenlere bir yılda 15 milyar dolar aktaran, hatalı politikalar sonucu ihracatı ve ihracata dayalı üretimi baltalayan, tarihin en büyük cari işlemler açığının sorumluluğunu taşıyan bir hükümetin başı olarak, hangi güçle ve hangi yüzle IMF'yi eleştiriyorsunuz?

IMF'yi siz davet ettiniz. IMF'nin politikaları ve stand-by anlaşmasının ne anlama geldiğini hâlâ öğrenemediniz mi? Bugün, IMF'nin yetkilisi Cottarelli, Düyun-u Umumiye Reisi gibi davranabiliyorsa sebep, Türk ekonomisinin içinde bulunduğu acıklı durumdur.

Cottarelli'nin her dediğini yapmak zorundasınız. Hiç kuşku duymuyorum ki, Cottarelli'nin talimatları doğrultusunda;

2001 yılı bütçesinde reel olarak sadece faiz ödeneklerini artıracaksınız.

Ya ilave vergileri yürürlüğe koyacak ya da ek vergilerin süresini uzatacaksınız.

Memur ve işçilere enflasyon oranının altında zam vereceksiniz.

Akaryakıt başta olmak üzere kamu ürünlerine enflasyonun üzerinde zam yapacaksınız.

Tüketici kredilerinin maliyetini artıracaksınız.

Faiz oranlarını yükselteceksiniz.

İşte meydan. Gücünüz yetiyorsa IMF'nin talimatlarını yerine getirmeyin.

Bayram Meral'e ne demeli

Ya Türk-İş Başkanı Bayram Meral'e ne demeli. Adeta aslan kesildi. IMF'ye dediğini bırakmıyor.

3 yıldan beri çalışanların ücretleri reel olarak erirken saklanmak için köşe bucak arayan Bayram Meral şimdi mangalda kül bırakmıyor. Nasıl olsa tehlikesi yok, maliyeti de. Suçluluk psikolojisi içinde imaj düzeltme çabaları.

Biraz samimiyet bekliyoruz beyler.