![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Erdoğan ve FaziletGazeteler haber sıkıntısı çekiyor olmalı ki, Tayyip Erdoğan plağını, durup durup, yeni baştan çalıyorlar. Önce ona parti kurdurdular. Şimdi de hapse atmağa çalışıyorlar. Sansasyonel habercilik
27 Eylül 1998'de, Tuzla'da yaptığı bir konuşma üzerine, Başsavcı Vural Savaş suç duyurusunda bulunmuştu. O tarihte, Erdoğan, İstanbul Belediye Başkanı olduğu için, dava açılması, İçişleri Bakanı'nın iznine bağlıydı. İçişleri Bakanı izin verince, Tayyip Erdoğan'ın avukatları, bu idari kararın bozulması amacıyla, Danıştay'a müracaat ettiler. İşlemler tabiî seyrinde yürürken, Sabah gazetesi "Erdoğan'a ikinci şok" başlığını attı ve 5 yıl hapis istemiyle hakkında dava açıldığı haberini verdi. (11 Eylül 2000) Acaba, bu işte bir kasıt mı var, yoksa, sansasyonel haberciliğin kötü bir örneği mi sergilendi, bilemiyorum. Tayyip Erdoğan, kamuoyu yoklamalarında en yüksek oranı alan siyasetçi. 312'den kaynaklanan bir yasakla, şimdilik önü kesilmiş durumda. Ama vatandaş onu bir umut gibi kalbinde yaşattıkça, er geç bu ülkenin yönetimini üstlenecek. Ders almayanlar
Demirel veya Ecevit örneğinden bile ders almayanlar var. Yasaklar koyarak, partilerini kapatarak, Demirel veya Ecevit'in önünü kesebildiniz mi? Menderes'i astınız da ne oldu? Demokrat Parti'nin mirasını sahiplenenler, hem de barajsız ve artık oyları değerlendiren milli bakiyeli sisteme rağmen, tek başlarına iktidar olmadılar mı? Darbeler yaptınız da ne oldu? İktidarın dizginleri elinizden kaçınca, bir Allah'ın kulu çıkıp, sizi tebrik etti mi? Allah razı olsun dedi mi? Faruk Gürler veyahut Çevik Bir örnekleri, halâ bazı şeyleri kavramanıza vesile olmadı mı? Darbecilere fetva veren profesörleri hiç kimse minnetle anmıyor. Veyahut Hâkim Başol ile Savcı Egesel'e kimse sevgi ve saygı duymuyor. Bu örnekleri bile bile, insanlar, niçin, halâ fetvacı profesörlere, Savcı Egesel veya Hâkim Başol olmağa özenir, bilmiyorum. Allah'a havale
Vural Savaş pekâlâ, Tayyip Erdoğan'ın, kimseyi kışkırtmadığının farkında. Aksine, "Vur de vuralım, öl de ölelim" sözleri karşısında, halkı yatıştırıyor. Bir kelime oyunu yaparak, "Sizin isminiz, Vural mı ki, vurun alın diyelim. Savaş mı ki, savaş ilân edesiniz" diyor. Tayyip Erdoğan kışkırtmış da, Vural Savaş'ın burnu mu kanamış? Bir camiayı bu kadar tahrik etmesine rağmen, kılına dokunan mı olmuş? Faziletliler'e, "kan içen vampirler" demiş, mukaddeslere saldırmış, dayatmayı savunmuş, gene de kimsenin ne kaleminden, ne de ağzından onu hedef gösteren tek bir cümle çıkmamış. Çünkü bu camia sabretmesini biliyor; Vural Savaş ve benzerlerini Allah'a havale etmekle yetiniyor. Sonbahar beklentileri
Sonbaharın ilk demlerini yaşıyoruz. Ekim'de Meclis açılır açılmaz, siyaset iyiden iyiye kızışacak. Önce Meclis Başkanı'nın seçimi gündeme gelecek. Bir ihtimal Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, başkanlığa aday. Türk veyahut bir başkası; ama gayretler, bu dönem, demokrat kimlikli bir Meclis Başkanı seçmek istikametinde olmalı. Tıpkı Cumhurbaşkanlığı'ndaki gibi, Meclis Başkanlığı da hukukun üstünlüğünü savunan bir zihniyetin eline geçmeli. Memur kanunu
Meclis Başkanı seçiminin ardından, sıra, memurları infaz kanununa gelecek. Belki de amaç, Fazilet Partisi'nin kapatılma davası sonuçlanmadan, FP'li milletvekillerinin kafasının üstünde Demokles'in kılıcı sallanırken, tasarıyı yasalaştırmak. Memur sendikaları da eyleme geçeceğinden, sokak hareketlenecek, genel kuruldaki müzakereler sırasında, siyaset iyice ısınacak. Bu defa yasa, tereyağından kıl çeker gibi, çıkmayacak. Halktan gelen tepkiler, Fazilet ve DYP'nin direnme gücünü de arttıracak. Ardından, Anayasa Mahkemesi'nin kararı. En geç Ekim sonu, FP'nin durumu açığa çıkacak. Böyle karışık bir ortamda, hiç Tayyip Erdoğan parti kurar mı? Kendi yasaklı. FP'nin üzerinde kara bulutlar dolaşıyor. Hiç Erdoğan, batma ihtimali bulunan bir gemiyi terkeden kişi olmayı içine sindirir mi? Fazilet kapatılacak mı, yoksa Anayasa Mahkemesi, Avrupa Birliği kapısında bekleyen bir ülkeye, böyle bir ayıbı taşıtmamayı mı tercih edecek? Kapatılırsa, yollar ayrılacak mı? Kapatılmazsa, olağanüstü kongreye mi gidilecek? Yoksa, büyük kongre, mahkeme kararıyla iptal mi edilecek? Fazilet'teki gelişmeler, diğer partileri nasıl etkileyecek? Sıcak bir sonbahara giriyoruz. 28 Şubat cephesi halâ direniyor. Fazilet, şu veya bu şekilde güçlenirse, bu cephenin çökmesi kolaylaşacaktır.
nilicak@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|