|
Ay çarpması
Maç, muhteşem bir Eylül gecesinde oynandı. Gökyüzünde tam bir dolunay... Yeryüzünde ise kocaman Galatasaray... Önden iki dişi sivri, sanki Cimbom kan emmeye çıkmış gibi...
Ümit bir geliyor, boş kaleye boş geçiyor. Sonra bir daha geliyor ve direği kırıyor. Tam top istemiyor derken... Gol geldi erken...
Herşeye rağmen ben golü, rakibin sol böğrüne iki kez zıpkın gibi saplanan Hakan Ünsal'a yazıyorum. Ardından yüzelli metreden Hagi vuruyor. Vurmuyor, köşeye ampul takıyor... Maç ilerledikçe ve mehtap tepeye çıktıkça Galatasaray'ın elleri kıllanıyor, dişleri daha da uzuyor...
Yarım saatte bütün kanı emilen Monaco, fizik gücüne rağmen Galatasaray'ın tekniğine teslim oluyor. Simone çıldırmış, fotomuhabirlerine saldırıyor. Bonnal herkese dalıyor, Marques jiletler atıyor. Ama Galatasaray, her hattıyla mükemmel oynayarak, dinlene dinlene Monaco'yu yerle bir ediyor.
Hagi'nin mehtalı gecede sirk maymununa çevirdiği Monaco kalecisi Porato, atılan her şutta (Affınıza sığınıyorum) altına kaçırıyordu. Galatasaray istediği gibi oynuyor, zaman zaman dalga geçiyor ve Monaco gibi Avrupa Şampiyonu'nun şampiyonuna bolca Latin özelliklerle bir futbol sunuyordu.
İkinci devre skorun ve maçın tadını çıkarmaya çalışan Galatasaray, mehtaplı gecede sevgilisiyle gezmeye çıkmış kadar rahat ve bir o kadar da şiirseldi.
Bu rahatlığı aşırıya kaçırınca Hagi'den gelen hatayla önce golü yedi sonra bir daha yedi ve maç kilitlendi. Ardından on kişi kalan Galatasaray, rakibinin anormal baskısından seyirciyle çıktı ve mehtaplı gecede savaşarak ve canını dişine takarak Monaco'da ayakta duracak kan bırakmadı.
Şampiyonlar Ligi'ne muhteşem bir giriş yapan Galatasaray, ünvanını koyduğu maçta on gün evvel elediği Real Madrid'in intikamını almak için gelen İspanyol hakemi de yendi ve ayışığında üç puanı bileğinin hakkıyla aldı.
13 EYLÜL 2000
|