![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
İlk madalyamız 64 yaşındaSydney öncesi Türkiyemize ilk Olimpiyad madalyasını kazandıran Mersinli Ahmed Kireççi ile ilk altın madalyamızı elde eden Yaşar Erkan'ı anmak gerekir. Mersinli'nin yaşantısındaki değişim, Mersin İtfaiye Müdürü Memduh Bey'in gözüne çarpmasıyla olmuştur. Güreşi seven Memduh Bey, 50'şer kiloluk un çuvallarını koltukaltlarına sıkıştırıp merdivenleri tırmanan bu fırıncı genci İsmail Hakkı Vefa'ya bir mektup yazarak tavsiye eder. Vefa Bozacısı olarak namlı İsmail Hakkı Bey, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi mezunu aynı zamanda Güreş İhtisas Kulübü Başkanıydı. Vefa'da otururdu, evine sık-sık gider görüşürdüm. Memduh Bey'i Yemen'den tanıyordu, her ikisi de orada çarpışmıştı. Mersinli Ahmed, 1930 başlarında İstanbul'a gelir ve Kumkapı Kulübü'nde yatıp-kalkmağa güreşmeğe başlar. Milli sporumuzla en az 50 yıl haşır-neşir olan Adnan Yurdaer, "Yeryüzüne Mersinli gibi güreşçi gelmedi, bana uzaktan (dur Adnan) diye bağırır makas yaparak üstümden atlardı, boyumun 1.80 m. olduğunu gözönünde bulundurursak bu atlayışı hiçbir güreşçinin yapamayacağını anlarız" derdi. 1936 Berlin Olimpiyad'larında 79 kilo ve serbest stilde güreşen Mersinli yaptığı 5 karşılaşmanın 4'ünü kazandı, sadece 1'ini kaybetti ve 6 fena puanı olduğundan bronz madalya aldı. Bu sporcumuz tam 12 yıl sonra bu kere Londra'da grekoromenin ağır sıkletinde Türkiyemize altın madalya getirdi. 17 Ağustos 1978 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonunda da hayata gözlerini yumdu. Tam 52 yıldan beri, 12 olimpiyadta grekonun ağır sıkletinde hiçbir güreşçimiz altın madalya kazanmadı. Yaşar Erkan Mersinli Ahmed gibi Yaşar Erkan da çok iyi görüştüğüm spor kahramanlarındandı. Erzincan doğumluydu. 4 yaşında İstanbul'a gelmiş Sultanahmed semtine ailece yerleşmişlerdi. Her ikisinin de hayatlarını ilk kez ben yazdım. Erkan, İş Bankası'nda (Yenicamii Şubesi) veznedardı, sonradan Samatya'da balıkçı dükkanı açtı. 1936 Berlin Olimpiyadları'nda 61 kiloda (serbest) madalya aradıysa da yenildi, grekolarda ise altın adam oldu. Hayat öyküsünü içeren bir kitab da yazdı. Milli kürekçi olan oğlu Ali'yi trafik kazasında yitirince adeta hayata küstü. Ölümünden önce (16 Mayıs 1986) gömülmeyi istediği mezarı (Merkezefendi) bana gösterip son arzusunu söylemiş, dileğini İstanbul Mezarlıklar Müdürü'ne iletmiştim. 64 yıl önce Olimpiyadlarda yüzakımız olan bu değerli sporcuları rahmetle anıyorum.
agumus@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|