YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

  Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den
Dizi...

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Oldu-bittilerin gerçek sebepleri nasıl bilinebilir?

- "Devrimlerin bilimsel yöntemi ve süreci nedir? Devrimciler için hangi yöntem doğal ve daha olağandır: Kamuoyunu aydınlattıktan sonra oldu-bittileri hayata geçirmek mi, yoksa oldu-bittileri hayata geçirip sonra kamuoyunu aydınlatmak mı?"

Bir an için durdum; âdeta sarsılmıştım. Fakat birden kendimi toparlayıp, duraksamaksızın cevabı vermiştim:

- "Bu sürecin şaheseri bizim devrim tarihimizde vardır. Önce oldu-bittileri hayata geçirmek, sonra kamuoyunu aydınlatmak biçiminde oluşan devrim süreci, şu ana kadar hiç yanılmış değildir ki bir başkasının denenmesi sözkonusu olsun. Devrimlerimizin uyguladığı bu süreç ve yöntem, etkin ve hatasızdır."

Gazi Mustafa Kemal tarafından sorulan yukarıdaki suâle cevap veren kişi, Cumhuriyet'in ilk Dârülfünûn Emini (Üniversite Rektörü) Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu'dur (1886-1978).

Tipik bir Meşrûtiyet aydını olan Baltacıoğlu'nun asıl mesleği eğitimciliktir. Nitekim onun bu yönü hakkında, Necmettin Tozlu tarafından yazılan bir eser de vardır: "Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu'nun Eğitim Sistemi Üzerine Bir Araştırma" (İstanbul, 1989).

1933 Üniversite Reformu sırasında atılanlardan biri de Baltacıoğlu'dur. Dirençli biridir ve bu nedenle talihine küsmemiş, 1934'de -çok uzun süre yayımlanacak olan- Yeni Adam adlı bir dergi çıkarmaya başlayarak geçimini temin etmeye çalışmıştır. 1941'de Üniversite'ye dönmüş, 1943'ten 1950'ye kadar iki dönem CHP milletvekili olarak Meclis'te bulunmuştur. TDK'da Terim Kolu Başkanlığı da yapan Baltacıoğlu'nun Cumhuriyet tarihinde din-siyaset ilişkileri bakımından dikkati çeken iki önemli teşebbüsü vardır: İlki 1928'de Darülfünun İlahiyat Fakültesi Müderrisler Meclisi'ne sunulan dinî reform hakkındaki raporu; diğeri de 1957'de yayımlanan Kur'an çevirisi. (Das Kapital'in -ilk?- Türkçe çevirisini Yeni Adam'ın eki olarak dağıtmış olduğu nedense pek hatırlanmaz).

Baltacıoğlu'nun Yeni Adam'da tefrika edilen Hayatım adlı hâtıratı oğlu Ali Y. Baltacıoğlu tarafından -ne yazık ki orijinal dili bozulmuş ve okumayı zorlaştırıcı bir biçimde hazırlanmış olarak- yayımlandı. Bir diğer oğlu Tuna Baltacıoğlu'nun, yine babasını ve Yeni Adam'ı merkeze alan hâtıraları da Yeni Adam Günleri adıyla günyüzüne çıktı. Her iki kitabın basım tarihi de Ekim 1998'dir (İstanbul).

Bu kitaplarda Baltacıoğlu'nun sözkonusu iki teşebbüsü hakkında hiçbir bilgi bulunmamaktaysa da Haldun Özen'in Kebikeç dergisinin son sayısında yayımladığı yazıda -yakın tarihle, bilhassa din-siyaset ilişkilerinin geçmişiyle ilgilenenler açısından- fevkalâde kıymetli bilgiler yer almaktadır: Baltacıoğlu'nun "Hayatım" Adlı Tefrikası Hakkında Ek Bilgiler. (yıl. 5, sy. 9, sh. 5-33, 2000).

Baltacıoğlu'nun kaleminden şu ünlü 1928 Dini Islah Beyannamesi'nin ilk şeklinin nasıl ortaya ortaya çıktığını öğrenmek istemez misiniz?

- "Günün birinde [Millî Mecmua'nın sahibi] Mesih Bey, derginin kalkınması, satışının artması için ne yapmalıyız konusunu ortaya attı. Herkes düşündüğünü söylüyordu. Ben de söyledim: 'Dinî reforma meselesini ortaya atmalıyız' dedim."

Millî Mecmua'da yayımlandıktan kısa bir süre sonra bu metnin İlahiyat Fakültesi Müderrisler Meclisi'nin gündemine gelmesinin sebebi de ilginçtir:

- "Aradan az bir zaman geçmişti. İlahiyat Fakültesi'nde toplantı vardı. Oraya gitmiştim. (...) İlahiyat profesörleri Fakülte'nin kapatılması ihtimalini düşünerek üzülüyorlardı. Bu durumu gören [Fuad] Köprülü şu sözleri söyledi: 'Siz bu Fakülte'nin yaşamasını istiyorsanız, dinî reforma hakkında rapor hazırlayın. Hükümet sizden bunu bekliyor' dedi. Bu sözler beni sevindirdi. Zamanında anketi açmışız diye düşündüm. Raporu hazırlayıp Fakülte'ye verdim."

Şahsen, uzun süre iknâ edici bir açıklamasını bulamadığım en önemli suâl şuydu: Niçin siyasî merkez, zâhiren desteklemesi gerekirken bu teşebbüsü alelacele susturmayı tercih etmişti? Baltacıoğlu'nun hâtıralarının ekinde bu suâlin cevabını da buluyoruz:

- "Hindistan'daki İslâm Cemiyeti'nin Başkanı İstanbul'a geliyor. Dr. Abdullah Cevdet ile Cağaloğlu'ndaki İctihad Evi'nde buluşuyorlar. Dinî reforma konusu üzerine konuşuyorlar. Bu görüşme gazetelere aksediyor. Onların reforma konusu ile bizim reforma konusu birbirine benziyor. Yapılan incelemede bu Hindistanlı adamın İngiliz casusu olduğu anlaşılıyor. Tabii olarak şüphe altında kalıyorum."

Tarihçilik her halde, "oldu-bittilerin" gerekçelerini bulmak işinden ibaret... Hâdiseler önce oluyor ve bitiyor; sonra arkada saklı sebepler ortaya çıkıyor... Aristo'nun dediği gibi, "bir şeyi bilmek, o şeyin sebeplerini bilmek demek" ise şayet, bugünkü oldu-bittilerin gerçek sebepleri nasıl bilinebilir?

Elbette olup-biterken değil, olup-bittikten sonra...


6 HAZİRAN 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Dücane Cündioğlu

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...