Parantezler

Bu papatya çok ilginç! Her yaprağında ayrı bir soru, ayrı bir cevapsızlık: Seviyor. Sevmiyor. Arıyor. Aramıyor. Biliyor. Bilmiyor. Özlüyor. Özlemiyor. Korkuyor. Korkmuyor. Umursuyor. Umursamıyor. Dinliyor. Dinlemiyor. Vazgeçiyor. Vazgeçmiyor. Unutuyor. Unutmuyor. Duyuyor. Duymuyor. Dokunuyor. Dokunmuyor. Düşünüyor. Düşünmüyor. Görüyor. Görmüyor. Koruyor. Korumuyor. Savunuyor. Savunmuyor. İnanıyor. İnanmıyor. Hissediyor. Hissetmiyor...

Bu papatya çok ilginç doğrusu!

Ve çok ilginç hayatın papatya falı!

Hep dünyanın birbirine en uzak iki ağacı arasında kurulur içimizin salıncakları.

Beni yakından tanımayı isteyen insanlar, aslında kendilerini tanımak istiyorlar. Ben birini yakından tanımak istediğimde, aslında kendimi tanımak istiyorum. Onların derinliklerine gönderirken bakışlarımı, kendi derinliklerimi keşfetmenin peşindeyim aslında. Onların bana benzemezliklerinde, bana benzeyenin neye benzediğine dair işaretler arıyorum. Yüzümde dolaşırken rastladıkları aşinalıklar, kendilerine aşinalığın kapısını açıyor onlara. Sözlerine gizlenen ikinci mânayı işitmeye çalışırken, içimdeki birinci mânaya kulak veriyorum bütün heyecanımla. Karış karış kendilerini arıyorlar benim ülkemde. Avuç avuç kendimi buluyorum onların denizlerinde.

Bir çocuğu bardağından su içerken seyredin. Ağların içinde çırpınan balıkları seyredin. Güneş doğarken çiçekleri saran heyecanı seyredin. Her bahar yüreğinize taşınan kıpırtıyı seyredin. Toprağı boylu boyunca yakıp kavuran susuzluğu seyredin. Uzaklardan gelip geçen yolcuları seyredin. Karıncaların telaşeli minik gayretlerini seyredin. Renklerin üstüne konan renkleri seyredin. Havada uçuşan çiçek tozlarını seyredin. Yağmurun bulutları dolaşan rivayetini seyredin. Rüzgârda sallanan sandalları seyredin. Alınlardan yuvarlanan ter damlalarını seyredin. Mutfaklardan sızan yemek kokularını seyredin. Odaları dolduran kadınsı sessizlikleri seyredin. Cenaze kalabalıkları ile karşılaşan düğün alaylarını seyredin. Aniden yanı başınıza düşen atkestanesini seyredin. Kendini kemirmeye hazırlanan dolunayı seyredin. Yuvarlanıp tezgah altlarına kaçan bozuk onbinlikleri seyredin. Komşu camı kıran plastik topları seyredin. Eriyerek külahını terkeden dondurmaları seyredin. Kubbelerde hayat bulan güvercinleri seyredin. Her geçen gün sonsuzlaşan ihtiyar gözleri seyredin. Dünyanın yörüngesi olmayan muhitlerini seyredin. Yaprağın bile kıpırdamadığı kimsesizlikleri seyredin. Ucu bucağı olmayan yeşil düzlükleri seyredin. Kitap sayfalarına yayılan vahşi çığlıkları seyredin. Elbise değiştirir gibi birbirine geçen mevsimleri seyredin. Aynalardan gelip geçen aksinizi seyredin. Önünüzden gelip geçen hayatı seyredin. Hayatın albümlerde olmayan seyrüseferini seyredin.

Hayatın en büyük sırları, en açık söyledikleridir.