YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

  Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den
Dizi...

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Uyumsuzluğun gücü

İnsanoğlunun nankörlüğü şuradan belli ki kendimizi gündelik hayatımızın idamesine yarayan iş ve nesnelere hak ettikleri şükran hissesini vermekle hiç meşgul etmediğimiz halde hayatımızın olağan akışı karşısına engel olarak çıkan her ne olursa onunla uğraşmaktan hiç geri duramıyoruz. Bu yüzden tarih kayıtları itibariyle suskun dönemlerin memnuniyet dönemleri olduğu varsayılıyor. Tarih boyunca âfetler hep iz bırakmış, elde insanların uyum içinde yaşadıkları çağlara dair kalıntılar yok. İnsanların hayatında rahatsızlık tecessüm ediyor, rahatlığın müstakar makamını ara ki bulasın. Kötünün kalıp etkileyici, iyinin ise uçup gidici özelliği yalnız bir toplumsal kabul değil. Tek tek hepimiz nankörüz. Haksızlığa uğradığımıza inandığımız zaman tepki vermekte gecikmediğimiz halde, bize hakkımız olan şeyi tevdi ettiklerinde kendimizi bir yükümlülük karşısında hissetmiyoruz. Hakkımız olan şey şöyle dursun, bize kazanç gibi görünen şeye kavuştuğumuzda onun "haksız" olmasına ses çıkarmak âdetimiz değil.

Diyelim ki övgülerle karşılanıyoruz. Bizi övenlere dönüp "Ey lânet olasıcalar!" der miyiz? Demeyiz. Övgüden hoşlanmasak bile karşımızdakine saldırgan bir tavır almak aklımıza gelmez. Öte yandan, sövgülerle karşılandığımızı bir düşünün. Elimizden geliyorsa bize söveni vakit geçirmeden tepeleriz. Hiçbir şey yapamazsak sövgüyü iade ederiz. Yani kendisine kötü çattığında susup durmak insanoğlunun harcı değildir. Aynı insanoğlu iyiyle teması sırasında pekalâ susar.

Bu mülâhazalar doğrultusunda neyi anlayabiliriz? İslâmiyet'in insan hayatına damgasını vurmuş bulunan uyumsuzluğun gücünü kırmaya matuf bir inanç ve davranış manzumesi olduğunu anlayabiliriz. Bu anlayış üstünlük yönünde atılabilecek bir adımdır. Ne var ki Batı medeniyeti karşısında yenik düşmüş bir kültürün mirasçıları olma şerefine talip olan bizler çoğu zaman yakın ve uzak geçmişte yeterince uyumsuz olamayışımızdan şikâyetçiyizdir. Galiplerin yolunda yürümediğimize adeta pişmanız. Galip gelmenin şartları İslâmiyet'le uyum halinde miydi? Hayır. Besbelli ki uyumsuzluk gücü, güç uyumsuzluğu artırıyordu. Mağlubiyetimizin bir hakaret olarak yüzümüze çarptığı günden bu zamana kadar biz de uyumsuzluğumuzu izhar etmeye yarayacak araçlara kavuşmak için çırpındık. Çırpındıkça battık. Belki mağluyibet acısı tatmadan önce İslâmiyet'in ihsan ettiği ölçülere göre yaşamanın kadrini bilmiyorduk. Çünkü insanız, insan ise nankördür, iyi karşısında suskundur. Hâlâ uyumsuzluğun gücünden medet umuyoruz. Yani ilâhî olan katında tatma fırsatına sahip olduğumuz üstünlük çoğumuzu tatmin etmiyor. Bir çeşit yemeğe dayanamıyoruz. Yerin bitirdiği her şey istifademize sunulsun istiyoruz. Sebze, acur, sarımsak, mercimek ve soğan istiyoruz.


6 HAZİRAN 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

İsmet Özel

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...