![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Eğitimin yeniden düzenlenmesiGeçtiğimiz Pazar günü özel okulların giriş sınavı vardı. Bunların çok büyük bir kısmı sınavsız öğrenci alıyor, çok az bir bölümü de sınavla. Binlerce veli kah çocuğunu gelecek hafta yapılacak devlet okulları sınava hazırlamak, kah özel okullara yerleştirmek için önceki günü okul kapılarında geçirdi. Bu vesileyle özel okullar ve bunlarla rekabet durumunda olan devlet okulları gerçeği üzerinde durmak istiyorum. Aslında her veli istiyor ki daha ilk basamaktan itibaren çocuğu kaliteli bir eğitim kurumunda öğretimini sürdürsün. Sınırlı sayıdaki okulu istisna edersek devlet okullarında kaliteli bir eğitim ve öğretimin sürdürüldüğü iddia edilemez. Hatta bu konuda onbeş yirmi sene öncesine göre daha geri bir durumda olduğumuz dahi söylenebilir. Kalitenin düşmesi bir taraftan devlet çarkının hantallığı ve eğitimde çıtayı yükseltecek tedbirleri almakta gecikmesi, diğer taraftan da eğitimdeki önceliğin kaliteye değil, ideolojiye verilmiş olmasıyla ilgili. Öte yandan devlet okullarındaki kaliteli öğretmenlerin çok daha fazla ücret veren özel okullarca buralardan koparıldığı da bir vakıa. Geriye geçim sıkıntısı içinde idealizmini ve çalışma heyecanını yitirmiş, önemli bir kısmı (büyük şehirlerde) ikinci bir işte çalışan veya çalışmayı arzu eden öğretmenler kalıyor. Bu öğretmenlerin fiziki imkanları hayli sınırlı okullardaki çalışmalarından da ortaya kaliteli bir eğitim çıkmıyor. Bunun çözümü özel okulların yaygınlaşması mıdır? Özel okulların güçlü bir sermaye ve iyi bir yönetim desteğiyle kaliteyi yakalama şansı var. Nitekim yakalayanları da mevcut. Ancak bu okulların bu sene açıklanan ücretleri orta gelir seviyesinde bir ailenin bile buralarda çocuğunu/çocuklarını okutmasını imkansız kılıyor. Öyle olunca bu okullar sadece zengin çocuklarına eğitim imkanı sunmuş oluyor. Bu çizgi devam ederse ve düşük veya orta gelir seviyesindeki ailelerin çocuklarının öğrenim göreceği kaliteli okullar olmazsa, iyi okullarda okumak sadece gelir seviyesi yüksek aile çocuklarının imtiyazında olur hale gelecek. Bunun doğurduğu fırsat eşitsizliği bir tarafa, Türkiye'nin geleceğine bu okullarda eğitim görmüş insanlar yön vereceğinden ülkede sınıflar arası uçurum daha da büyüyecek. Bunun sağlıklı bir gelişme olduğu söylenemez. Pekala o zaman ne yapmak lazım? Bu problemin iki yolla aşılması mümkün görünüyor. Birincisi resmi okulların yönetiminin belediyelere devredilmesi. Ancak sadece bu devir yetmez. Bugün resmi okullarda bir öğrenci için devlet ne kadar harcama yapıyorsa, aynı harcama oranında devletin mahalli yönetimleri desteklemesi gerekir. Bu yapılırsa, orta vadede yerinden yönetimin karar alma ve uygulamadaki çabukluğu sebebiyle bu okullarda kaliteli bir eğitim seviyesi yakalanabilir. En azından önemli sayıdaki okulda o bölgedeki insanların da katkısıyla böyle bir hedefe ulaşılabilir. İkincisi aynen özel üniversitelerde olduğu gibi devletin yine yaptığı harcamayla orantılı olarak özel okulları öğrenci başına desteklemesidir. Bu durumda özel okullar fiyatlarını düşürme imkanını bulurlar, en azından orta gelir seviyesindeki insanlar da çocuklarını bu tür okullarda okutabilirler. Her iki formülde de devletin üstlendiği ilave hiçbir maliyet yoktur. Bu durumda devlet, eğitim ve öğretimi yürüten değil, denetleyen, kalitesinin yükselmesi için projeler hazırlayan üst kurum durumuna geçer. Bilmem ki önemli onca konu arasında yetkililer böyle "önemsiz" bir konuyla ilgilenirler mi?
makifaydin@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|