AB'den soğuk duş
Katılım Ortaklığı Belgesi ve AB İlerleme Raporu dün resmen açıklandı. Avrupa Parlamentosu'nda yapılan sunumda Türkiye açısından şok ifadelere yer verildi. Türkiye'nin Kopenhag Kriterleri'nden çok uzak olduğu ve üyelik görüşmelerini başlatmak için henüz hazır olmadığı vurgulandı.
Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliğinin temel ilkelerini belirleyen Katılım Ortaklığı Belgesi ile AB İlerleme Raporu dün resmen açıklandı. İki Rapor'un Avrupa Parlamentosu'ndaki sunumu sırasında Türkiye'nin Kopenhag Keriterleri'nden çok uzak olduğu ve üyelik görüşmelerini başlatmak için henüz hazır olmadığı vurgulandı.
AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen, Türkiye'nin Katılım Ortaklığı Belgesi'nin yayımlanmasından sonra Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin Kopenhag kıstaslarını hala yerine getirmediğini söyledi. "Ordunun MGK kanalıyla siyasetteki rolünden, insan haklarına ve azınlık haklarına saygıdaki yetersizlikten endişe duymaya devam ediyoruz" diyen Verheugen, "Türkiye, Kürtlerin durumunu geliştirmeli ve olağanüstü hale (OHAL) son vermelidir" ifadesini kullandı.
Verheugen, Türkiye'de özgürlüklerin kısıtlama altında olduğunu, insan hakları alanında çok geri olduğunu, azınlık haklarına riayet edilmediğini, ordunun siyasi otorite üzerindeki rolünün endişe verici olduğunu, işkence konusunda bazı adımlar atılmakla birlikte bu konunun üzerine ciddi olarak gidilemediğini, ifade ve toplanma özgürlüğü konusunda kısıtlamaların sözkonusu olduğunu vurguladı.
AB Komisyonu Başkanı Romano Prodi ise, aynı toplantıda yaptığı konuşmada, "Türkiye'nin Kopenhag Kriterleri'ne uyması için söz değil adım atmasını istiyoruz" dedi. MGK'nın anayasal yetkilerinin çok fazla olduğunu ve bunun AB stantardlarına göre sivilleştirilmesi gerektiğinin altını çizen Prodi, her bireye kültürel haklarının sağlanması için anadilinde eğitim imkanı tanınması gerektiğini belirtti ve "Türkiye Katılım Ortaklığı Belgesi'ne uyduğu oranda demokratikleşecek, demokratikleştiği oranda da üyelik süreci başlayacak" dedi.
Helsinki sürecinin ilk olumlu sonuçlarının ve siyasi reform iradesinin görülmeye başlandığını, bu sürecin Türk kamuoyunda AB'ye tam üyelik koşullarının tartışmaya açılmasını sağladığını anlatan Verheugen, TBMM İnsan Hakları Komisyonu'nun işkence raporunun somut örnek teşkil ettiğini belirtti.
Türkiye reformlarda en son sırada
Katılım Ortaklığı Belgesi'nde komisyonun kısa ve orta vadeli öncelikleri belirlediğini ifade eden Verheugen, bunların, Türkiye tarafından ulusal program çerçevesinde gerçekleştirilmesi gereğinden söz etti ve "Türkiye ile mali işbirliği, bu öncelikler çerçevesinde belirlenecek" dedi. Belgede, siyasi açıdan Türkiye'nin Kopenhag kıstaslarına uyması için gerekli temel reformların belirlendiğini söyleyen Verheugen, "bu reformların fikir özgürlüğüne anayasal güvence, idam cezasının kaldırılması, işkenceye son verilmesi, askerlerin rolünün demokratik topluma uyumlu hale getirilmesi, OHAL'in kaldırılması, etnik azınlıklara kültürel haklar tanınması gibi" unsurlar içerdiğini anlattı.
Ekonomik açıdan işleyen bir pazar ekonomisi oluşturulması ve rekabete karşı koyma gücü edinilmesi koşullarının sadece Malta ve Kıbrıs Rum kesimi tarafından tam olarak yerine getirildiğini öne süren Verheugen, Bulgaristan, Romanya ve Türkiye'nin bu ekonomik kıstaslara uymadıklarını belirtti. AB İlerleme Raporu'nda, Güneydoğu'da herhangi bir gelişme olmadığı vurgulandı. Bu rada Kürt kökenli vatandaşlarla ilgili gelişmeler bulunmadığı ifade edilirken, Türkiye'nin Kopenhag kriterlerine göre de AB üyeliği için yetersiz olduğu kaydedildi. 85 sayfadan oluşan raporda, 1999 yılında Türkiye'nin bazı uluslararası anlaşmalalara imza atarak insan hakları alanında ilerleme kaydettiği ifade edildi. Daha sonra yayınlanan "Birleşik Raporìda da Türkiye'ye yer verildi. Raporda, Millii Güvenlik Kurulu'nun siyasete etkisi olumsuz olarak değerlendirildi. Raporda, 2002 yılı sonunda itibaren AB'ye yeni üye alınabiceği bildirildi.
|