![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Yazılabilen ve yazılamayanYazar neyi yazabilir ve neyi yazamaz? Hayır, soruyu hukuk ve yasa bağlamında öne sürmüyorum. Bir yazarın yazmaya muktedir olduğu ve muktedir olamadığı bağlamında bir yere koymak istiyorum. Yazar, yazamayacağı bir şeyi yazdığında ortaya çıkan ürün ne menem bir anlam ifade eder? Yazılamayacak bir "şey" yazıldığında ortaya çıkan çiğliğin, hamlığın telafisi mümkün olabilir mi? Yoksa o ürün o çiğliğe ve hamlığa yazgılı mı kalır? Eğer başka her tür işte olduğu gibi yazarlığı da bir istidat meselesi olarak alıyorsak, yazılabilecek olan şey, ancak o istidadın birikiminden fışkırabilecek bir nitelik taşıyabilecektir diyebiliriz. Bir birikimin sınırları aynı zamanda yazarın yazabileceği şeyi de belirleyen bir norm (veya aynı zamanda bir form) oluşturuyor. Sartre "yazmak bir sipariş işidir" diyordu. Yeter ki, işveren devlet olmasın! Bu ifadeyi bu gün işverenin resmî ideoloji olmaması gerektiği doğrultusunda anlayabiliriz. Peki geriye ne kalıyor? Elbette ya herkes, ya her birimiz: bağlı bulunulan politik çevre, bir özel durum iş yüklüyor yazara. Ne var ki, gene de, yazarın kendisine yüklenen (ya da sipariş edilen) her işi kabul etmek gibi bir zorunluluk veya yükümlülük altında bulunduğunu kabul etmemek gerekiyor. Yazar, verilen siparişi ancak kendi birikiminin üstesinden gelebileceği (cevap verebileceği) kadarıyla kabul edebilir. İmdi buradan farklı bir bağlamda yazarın kendini tanıması gerektiği yolunda bir sonuca varmamızın yolu açılıyor. Hangi siparişi kabul etmesi, hangilerini geri çevirmesi gerektiğine karar verebilmesi için yazarın kendini, kendi birikimini bilmesi gerekir. Bu durum da onun kendine karşı dürüst kalmasını sonuçlar. Kendi düşüncelerini yaşamak, kendi düşüncelerini yazmak hiç bir zaman kolay olmamıştır. Aynı şekilde kendine karşı dürüst davranmak ve dürüst kalmak da.. Yazının bir sipariş olduğunun söylenmesi, asla, parayı verenin yazarın düdüğünü öttürebileceği anlamına çekilmemeli. Böyle yapanların olduğu biliniyor ve onlar her zaman ortalarda görünebilirler. Üstelik yapıp ettiklerini (yazılarını), yazının zaten bir sipariş işi olduğu gerekçesinin ve mazeretinin arkasına gizlemek de isteyebilirler. Ama her şeye rağmen öylelerinde bir vicdan bakıyesi kalmışsa, oraya müracaatla davranışlarının ne ölçüde dürüst olduğunu danışabilirler. Kimin sustuğu, kimin susturulduğu, kimin susmak zorunda bırakıldığı, bütün bunlar, bir kısmı yazarın sorumluluk alanı içinde gelişen, bir kısmı onu aşan durumlarla ilgili olabilir. Bazan bunların cevabını kısa vadede almak mümkün de olmayabilir. Ama zaman her şeyi, yazarın sorumluluğunu, onun istidadı istikametinde gelişmiş birikimini ve bu birikimin nasıl kullanıldığını veya kullanılmadığını ortaya çıkartmak üzeri çarklarını işletip durur. Baskıcılar da, baskı altında tutulanlar da o gün belli olur.
rozdenoren@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi | Dizi |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|