Ayıplı mal sorunu nasıl çözülür?

Bir müddet aradan sonra geçtiğimiz Pazartesi günü köşemizin yayınlanmaya başlamasının hemen ardından okurlarımızın yoğun faks ve mailleriyle karşılaştık, teşekkür ederim. Bundan böyle bu köşede sizin sorunlarınıza çözüm arayacak, şikayetlerinizi birlikte değerlendireceğiz. Tüketici olarak günlük hayatta yaşadığınız her sorunu, mağduriyetlerinizi bize bildirin.

Onları çözme yolunda sizlere sonuna kadar rehberlik etmeye, danışmanlık hizmeti sunmaya kararlıyız. Ayrıca biliyorsunuz faks ya da internet posta adresimize gelen mesajlar, köşemizin akışını da belirliyor.

Bugün dilerseniz işe en çok sorun yaşadığımız bir konuda yasal haklarımızı anlatmakla başlayalım.

Ayıplı mal ne demektir?

Ayıplı mal nedir biliyorsunuz; ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaadedilen veya standardında tesbit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan, tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.

Tüketici Kanunu'nun 4'üncü maddesinde şöyle denmektedir: "Satın alınan malın ayıplı olduğunun anlaşılması halinde; tüketici malı teslim aldığı tarihten itibaren 15 gün içerisinde bu malları satıcı firmaya geri vererek değiştirilmesini veya ödediği bedelin iadesini veya ayıbın neden olduğu değer kaybının bedelden indirimini, ya da ücretsiz olarak tamirini talep edebilir. Tüketici bu taleplerden herhangi birisini tercihte serbesttir."

Ayıplı mal veya onun neden olduğu her türlü zarar için öncelikle satıcıya, zincirleme olarak sorunu çözmek için gerekirse bayiye, imalatçıya... başvurabilirsiniz.

15 gün süreniz var

Satıcının ayıbı bilmeden satması mazeret değildir. Ayrıca ayıp gizli nitelikte ise veya ayıp tüketiciden hile ile gizlenmişse, satıcı 15 gün içerisinde kendisine başvurulmadığını ileri sürerek sorumluluktan kurtulamaz.

Mesela, zamanla ortaya çıkan bir ayıp sözkonusuysa daha sonra da (2 yıl içinde) başvuru yapabilirsiniz. Eğer sorununuz muhatapınızla çözülmüyorsa, biz yanınızdayız, uzlaşma sağlanmazsa hakem heyetleri ve mahkemeye kadar gitmek istediğiniz her süreçte, hiçbirşey yapamasak bile bizden rehberlik hizmeti alabilirsiniz.

Kaçak et denetimine karşı çıkan kim?

Tüketicilerin büyük bölümünün yaşadığı İstanbul'a kaçak et girişini önlemek adına bugünlerde gündeme gelen güzel bir uygulama, birileri tarafından şiddetle reddediliyor.

Tarım Bakanlığı'nca hazırlanan bir genelge doğrultusunda bundan böyle İstanbul'a giren bütün etlerin Büyükşehir Belediyesi'nin Mezbahalar Müdürlüğü Kesik Et Muayene Merkezleri'nde veteriner kontrolünden geçtikten sonra satışa sunulacağını öğrendiğimde gerçekten umutlandım.

Daha önceleri, tamamen siyasi ya da başka birtakım sebeplerle "Bu işi ben yaparım sen değil" mantığıyla atıl durumda bırakılan belediye imkanlarının da bundan böyle tüketicinin sağlığı için işler hale gelmesi beni bir vatandaş olarak da sevindirdi.

Ancak bu güzel gelişmenin hemen ardından bazı basın kuruluşları kullanılarak mesnetsiz itirazlarla başlatılan hız kesme ve engelleme kampanyaları şehre denetimsiz et girişinin birilerinin (?) işine geldiğini düşündürdü.

Gelişmelerle ilgili bilgi almak için İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde yıllardır gayretli çalışmalarıyla tanıdığım Mezbahalar Müdürü Hakan Farımaz'ı aradım ve ona soframıza gelen etler konusunda olup bitenleri sordum. Mezbahalar Müdürü Farımaz, bizim de bu köşeden sürekli vurguladığımız bir gerçeği tekrarladı;

Et denetimi konusunda kanun var, fakat uygulama yoktu. Tüketicinin sağlığı bunun için tehlikedeydi.

Mezbahalar Müdürü ayrıca şu bilgileri verdi: "Göreve geldiğim günden bu yana Tarım Bakanlığı ilgileriyle görüşerek, onlara etlerle ilgili denetim eksikliğinin giderilmesi için kanunun hayata geçirilmesinin zorunluluğunu anlattım.

Sonunda, resmi kariyerimi tehlikeye atma pahasına sitemli bir yazı bile hazırladım. Yasal gerekçelere dayandırdığım yazımda şehrimize kaçak et girişinin önlenmesi adına belediyemizin kesik et muayene merkezleri imkanlarının kullanılması gereğinin önemine işaret ettim.

Bu aşamadan sonra Tarım Bakanlığı bir genelge yayınlayarak gereği için İstanbul Valiliği kanalıyla Tarım Bakanlığı İl Müdürlüğü'ne, bilgi için de 81 ile gönderdiği yazıda İstanbul'a et girişlerinin Büyükşehir Belediyemiz'in imkanları kullanılarak, sağlık kontrolünden geçtikten sonra tüketiciye ulaşması yönünde talimat verdi.

Biz de bu aşamadan sonra denetimlerimizi daha rahat bir şekilde sürdürerek hızlandırdık."

Hiç olmazsa bundan sonra tüketicinin sofrasına temiz ve sağlıklı etlerin gelmesi adına gayretleri için öncelikle İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Mezbahalar Müdürümüz'ü ve ayrıca bu genelgeyle birimler arası kopukluklara son verme yolunda olduğunu ortaya koyan Tarım Bakanı Prof. Dr. Hüsnü Yusuf Gökalp'i kutluyorum.

Bildik çıkar grupları tarafından başlatılan yıpratma kampanyalarının Belediye ve Tarım Bakanlığı yetkililerini bu olumlu gidişten alıkoymayacağını umuyor, tüketicinin sağlığının korunması için eldeki imkanların verimli kullanılması yönünde yerel yönetim-merkezi birimler arası işbirliğinin devamını diliyorum. Konuyu takip edecek, gelişmeleri buradan duyuracağım.

Çek antenini çatımdan

Halkın sağlığını tehdit eden cep telefonu baz istasyonlarının yaşam mekanlarından uzaklaştırılması için tüketici tepkileri sürüyor. Yurdun çeşitli bölgelerinde mahalle sakinleri, aileler, hatta onlar adına muhtarların açtıkları davalar çoğalırken tüketici dernekleri de işin peşini bırakmıyor.

Müstakil Tüketiciler Birliği, konuyu takip eden tüketici derneklerinden biri. Dernek ilgililerinin geçtiğimiz Pazar günü yayınlanan bir radyo programında yayınlanan demecine göre tüketicilere, her türlü şikayetlerini birleşerek çözüme kavuşturma yönünde hizmet sunulacak. Bunun için Müstakil Tüketiciler Birliği'nin programda verilen telefon numarası şöyle: (0212) 612 19 70