YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Dizi...

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

ABD adam seçerken nelere dikkat etmelidir?

Bu bilhassa 1960 yılından sonra Türk siyasetine hayatiyet kazandıran ve günümüzdeki siyasetin belkemiğini teşkil eden sorudur. Böyle bir soruyu ABD veya CIA yetkilileri kendi kendilerine sormaz. Washington D.C.'dekiler ve ABD'nin resmi Orta-Doğu görevlileri Amerikan çıkarlarının nasıl güvenceye kavuşacağı hesabını yapıp kime ve kimlere, ne zaman, nasıl oynayacaklarını belirler. Başlıktaki soruyu soranlar belirlenmeden nasibini alamayıp da ABD'nin seçtiği adamın yerinde olamayışlarına hayıflananlardır. Onlar ABD'nin yanlış seçim yaptığını ve bu yüzden kendilerini seçmeyi başaramadığını iddia ederler. İşe Süleyman Demirel'in adını "Morison Süleyman" şekline çevirmekle başlamışlardır. Daha sonra arkasına Amerikan pistonu almak isteyip de alamayan her siyasi unsur rakibini ABD'nin adamı olmakla suçlama yolunu tutmuştur. İşin garip tarafı şu ki Amerikancılıkla suçlanan kim olursa olsun bu samur kürkü üzerinden atmaya gayret etmemiştir. "Kabahat samur kürk olsa kimse üzerine almaz" diyorlar. Demek ki Türkiye'de Amerikancı olmak veya öyle bilinmek bir kabahat değil. Bilakis insanlar Amerikancı veya "yeterince Amerikancı" olmadıkları halde başkalarının kendilerini öyle bilmesini istediklerine göre Amerikancılığın bir fazilet gibi düşünüldüğünü söylemekte bir beis yok.

Adam seçiminde ABD'nin hatalı davrandığını iddia etme furyasının 1960'tan sonra başladığını söyledik. Bu furyanın kısa bir süre sonra yeni bir versiyonuna da 1974-1980 yılları arasında bazı sol çevrelerde "Sovyetçilik" tarzında rastlanıldı. Sovyetçiler birer kişi olarak değil, her biri müstakil öbekler olarak aralarında Sovyet Rusya'nın en çok kendilerine destek verdiği hususunu yarışma konusu yapmışlardı. Bugün böylesi eğilimlerin yerini "Avrupacılık" almış olabilir. Adına "-necilik" derseniz deyin Türkiye sınırları dahilindeki şahsî veya hükmî güç gösterisine hem bahane, hem mazeret ve hem de mesnet olarak Türkiye sınırları haricinde kalan bir siyasi-askeri-mali iktidar kombinezonunun seçilmiş olması millî varlık adına bir zafiyetin tezahüründen başka bir şey değildir. Zaaf "hasta adam" kavramını yeni bir isimle hortlatıyor. Avrupa'nın hasta adamı ölüyor ve fakat Boğazların hasta adamı olarak hortluyor. Her tenâsuh Türklerin etki alanını biraz daha soldurarak, biraz daha doğuya kaydırıyor. Eğer ABD'nin veya diğer herhangi bir dünya gücünün adam seçmede yanılmış olduğu delilini Türk siyasetinde geçerli saymaya devam edersek ve gözünün üstüne yumruğu indirmeye gücümüz yetmeyen rakibimizi ABD'nin tokatlamasından ötürü yüreğimize su serpilirse yakın bir zamanda Anadolu'nun hasta adamından, ertesi gün Kafkasların hasta adamından bahis açıldığı taktirde hiç şaşırmayalım.


10 KASIM 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

İsmet Özel

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...