İstanbul'un hemen her semtinde tarihi bir belge gibi karşımıza çıkıveren ancak tarih bilincinden yoksun bir şehirleşme sonucu şehrin hafızasından birer birer silinen çeşmelerin kayıt altına alınması, incelenmesi ve değerlendirilmesinin ne kadar büyük ve hayati bir önem taşıdığı kültür hayatına kıymet verenlerce malum. Bu alanda yapılan her çalışma da yüreklere su serpiyor.

Osmanlı mimarlığının üslupsal dönemlerinin çeşitliliğini yansıtan tipik örnekler olmaları açısından mimarlık tarihi araştırmalarına kaynaklık eden çeşmeler ile ilgili çalışmalara bir yenisi eklendi. Mimari alanında kaynak kitaplar ve önemli eserlere imza atan yapı-endüstri merkezi, "Osmanlı Başkenti İstanbul'da Çeşmeler" adını taşıyan yeni bir belge kitapla, şehir kültürü ile ilgilenenlere önemli bir başvuru eseri daha kazandırdı. Birer tarihi eser olmanın ötesinde dönemin mimari beğenisi ve teknolojik düzeyi hakkında da fikir veren İstanbul çeşmelerinin incelendiği kitap, 15. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar inşa edilen çeşmeleri tipolojik çözümlemelerle ve elde edilen görsel/çizili malzeme desteğinde kronolojik bir sırayla okurun bilgisine sunuyor. "Osmanlı Başkenti İstanbul'da Çeşmeler", Osmanlı mimarlığındaki üslup değişmelerini çeşmeler aracılığıyla değerlendirirken, çeşmeler konusunda yapılan çalışmalara olduğu kadar Osmanlı mimari kimliğinin oluşumuna sağladığı katkılarla da önemli bir boşluğu dolduruyor.

Nuran Kara Pilehvarian, Nur Urfalıoğlu ve Lütfi Yazıcıoğlu'nun imzasını taşıyan, İngilizce olarak da basılan kitap, 155 fotoğraf ve 131 çizimle de zenginleştirilmiş.