YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

İran'ın 'sünnileşmesi'-I

 
İmamiye'nin geniş halk ve özellikle ilim adamlarının desteğini kaybetmesi Hz. Ali'den sonra devlet başkanı olmasını istediği imamlara insanüstü nitelikler atfetmesi yüzündendir.

 

İran'da devrim olunca İslam dünyasında çok kimse bu gelişmeden kendi dünyalarına yönelik müsbet gelişmeler bekledi. Nihayet iktidarı eline geçiren ve İslami hassasiyeti, özlemleri, belki de özgün projeleri olan bir gurup, İslam'ın 20. asra yönelik bir yorumunu ortaya koyacak ve kendisine model arayan ülkeler için örnek olacaktı. Kimilerine göre bu tecrübenin içtihad geleneği kuvvetli olan bir kültür muhitinde olması da bir başka açıdan ümit vericiydi. Ne var ki devrimden bu yana meydana gelen gelişmeler bu ümitleri büyük ölçüde boşa çıkardı. Hiç hazırlığı ve kadrosu olmadan iktidara gelmenin ortaya çıkardığı problemler, Amerikan elçiliği baskını, uygulanan ekonomik ambargo ve Irak'la seneler boyu sürdürülen savaş, bu savaşın sosyal ve iktisadi yapıda açtığı yaralar mollaları hayli güç duruma düşürdü. Sonunda her tıkanan rejimde yaşananlar İran'da da yaşanmaya başlandı. Şekli bir İslamilik ve baskıya dayanan bir uygulama.

Aslında son seçimin de ortaya çıkardığı gibi rejimin büyük ölçüde tıkanmış olması sadece veya daha çok mollaların yoğurduğu yiyiş biçiminden kaynaklanmıyor. Bunun çok eskiye, İran'ın siyasi sisteminin temelini oluşturan İmamiye'nin ortaya çıkış şartları ve bu şartlar ışığında şekillenen teorik yapısına kadar uzanan bir arka planı var.

Bilindiği gibi Şia, Emeviler döneminde ortaya çıkan Abbasiler devrinde de varlığını devamlı hissettiren çok güçlü bir muhalefet hareketidir. Başlangıçta devlet başkanlığının Hz. Ali/Fatıma soyundan gelenlerin hakkı olduğu noktasında çok güçlü bir desteğe sahipken sonraları bir gurup faktörün etkisi altında radikal ve hayatın gerçeklerinden kopuk bir dinî/siyasi hareket haline dönüşmüş, tabiatıyla böyle olunca da sahip olduğu geniş desteği kaybetmiş, marjinalleşmiştir.

İmamiye'nin geniş halk ve özellikle ilim adamlarının desteğini kaybetmesi Hz. Ali'den sonra devlet başkanı olmasını istediği imamlara insanüstü nitelikler atfetmesi yüzündendir. İmamiye'nin nihai kabulüne göre Hz. Ali'yle başlayan 12. İmam Muhammed el-Mehdi ile sona eren imamlar zincirinde yer alan her bir imam adeta insanüstü bir varlıktır. Hz. Adem'den itibaren intikal eden bir ilahi nura sahip oldukları gibi, vahiy yoluyla gelen bir gizli bilgiler hazinesine de maliktiler. Öte yandan bu on iki imamın tamamı masumdurlar; günah işlemezler. Onikinci imamın gaib olmasından sonra sahip olduğu yetki ve sorumlulukların ve tabiatıyla üstün niteliklerin bir kısmı onların vekili konumunda olan fakihlere geçmiştir. Bu fakihler asırlar boyu Şii-İmami dünyaya hükmetmişler, bir gün dünyaya geri dönüp adaleti hakim kılacak gaib imam adına humus denilen 1/5'lik vergileri toplamaya devam etmişlerdir.

İmamiye'nin ortaya koyduğu devlet ve imamet anlayışı kendi içerisinde ciddi problemler taşımaktadır. Hz. Peygamberin Hz. Ali'yi, onun oğlu Hz. Hasan'ı yerine bıraktığının, keza sonraki imamların bir önceki tarafından tayin edildiğinin tarihen sabit olmaması bir yana, onikinci imamın ne zaman geri döneceği, o dönene kadar nasıl yönetim şeklinin belirleneceği, döndükten sonraki dönemin nasıl şekilleneceği konusunda bir açıklık mevcut değildir.

Öte yandan İmamiye tarih boyunca hep muhalefette kaldığından. Hz. Ali müstesna bu imamlardan hiçbirini iktidarda deneme imkanı olmamıştır. Sadece imamları değil, onlar adına yetki ve sorumluluk taşıyan fakihleri de iktidar imtihanına tabi tutmak mümkün olmamıştır. Böyle olunca imamların bütün gizli bilgilere sahip olduğu, günahsız oldukları inancı hayatların gerçekleriyle sınanmamıştır. Keza onikinci imamın bir gün geri gelip adaletle hükmedeceği inancı Şii dünyanın bugüne kadar gerçekleşmeyen, ancak müminleri etrafında toplamaya devam eden bir cazibe merkezi, bu dünyanın bir kızıl elması olarak süregelmiştir.

KILÇIK

Cumhurbaşkanı seçimi için 177 altın adam aranıyormuş...
Hazır aramaya çıkmışken bir de simyacı arasak diyorum.
Hani altında 177'yi bulamazsak simyacının bakırı altın yapma becerisine ihtiyacımız olabilir de.
Kimbilir belki de simyacıyı bulma şansımız daha fazladır.


24 Mart 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

M. Akif Aydın

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...