| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
"Din" ve "devlet" sorununu çözmeliyiz!..
Acaba "dünya gerçekleri" ile "Türkiye gerçeği" arasındaki ters ilişkileri, neresinden ele alsak..
Papa, bir "din adamı"dır.. Betlehem'de Hz. İsa'nın ayak izlerini ararken, bir devletin veya bir şirketin kurucusunun değil, bir "peygamber"in simgelediği Hıristiyan inancının gereklerini yapıyor.. Ve bu sırada, ne kadar dünyevi olay varsa, hepsini yorumluyor.. "Yahudi Soykırımı"ndan, "İsrail-Filistin barışı"na kadar uzanan her olaya ilişkin görüşlerini açıklıyor..
"Dini inanç"lar, Allah'la kul arasında kalabilir.. Fakat "din" bireysel bir olay değildir, sosyal bir kurumdur.. İnsan toplulukları, yolun başından beri, "din"i de, "devlet" gibi yaşatmış, korumuş ve geliştirmişlerdir.. "Müspet ilim"lerin gelişmesi, dinleri geriletmemiştir.. Akıllı ve bilinçli toplumlar, çağlar süren deneyimler sonucunda, "devlet" ile "din"i karşı karşıya getirmemeyi öğrenmişlerdir.. Ve her gelişmiş toplumda, bazı kesimler daha fazla inançlı olduklarını vurgulamışlardır. Bazı toplum kesimleri, dünyevi yaşamlarını, diğer kesimlere oranla daha fazla, dini inançlarına uyarlı sürdürmüşlerdir.. Bu, bugünkü Amerika'da da, Fransa'da da, İspanya'da da, İsrail'de de böyledir.. Eğer siz 2000'li yıllarda, "başörtülüler, laik cumhuriyeti tehdit ediyor" gibi savlarla, "din" ve "devlet"i karşı karşıya getirirseniz, yanlış yaparsınız..
Partisinin çocukluk dönemlerinde, Erbakan'ın seslendirdiği "bize oy verenler, bize oy vermeyenlerden daha fazla inançlıdır" söylemi kadar yanlış bir tutumdur bu.. Şimdi Fazilet, bu dönemi geride bıraktı.. Herhalde Fazilet içinde "yenilikçiler" olarak ortaya çıkan isimler için, onları istemeyen Faziletliler "yenilikçiler bizden daha az inançlıdır" diyemeyecek.. Başta, devlet adına ideoloji üretenler olmak üzere, ilgili her kesime, dünya gerçekleri ışığında, yeni bir durum muhakemesi yapmak düşüyor.. Kabul etmemiz gereken "veri"ler ortada..
Türkiye'nin huzuru ve istikrarı, Demirel'in yeniden seçilmesinden çok, Türkiye'deki resmi ideolojinin, yurt ve dünya gerçekleri ile uzlaşmasından geçiyor.. "Hizbullah" gibi terör örgütlerini kanıt gösterip, "din"i hedef alan söylemlerden kaçınmalıyız.. Bu tıpkı, "PKK" terör örgütüne kilitlenip, "Kürt realitesi"ni tümden "bölücü-terörizm" şeklinde ele almak gibi bir yanılgıdır.. Nasıl "din adına", oruç tutmayanları cezalandırmak, başı açık kadınlara saldırmak yobazca bir terörizm ise, aynı şekilde başı örtülülere eziyet etmek veya mütedeyyin kesimleri "Cumhuriyet düşmanı" olarak görmek de, yobazca bir terörizmdir..
Ama bu, birey veya cemaatler olarak, Müslümanlar'ın, dünyevi sorunlara bakarken, inançlarından soyutlanmasını getirmiyor ki..
ŞAKA
En büyük Show-TV
Helal olsun!.. "Erbakan içki içti mi, içmedi mi" tartışması ile, gerçekten Türk siyasetine müthiş bir ufuk getirildi..
GERÇEK
Demirel artık emekli olmalıdır!..
Belli ki, iktidar partilerine üye Anayasa Komisyonu üyeleri bile, Demirel'in yeniden cumhurbaşkanı olmasını istemiyor..
"Türkiye Cumhuriyeti Devleti"nin istikrarı, yaşı 80'e yaklaşan bir politikacının varlığına endekslenirse, herhalde ortada yanlış olan birşeyler vardır.. Ayrıca, artık hepimizin bu "istikrar" kavramı ile, "sivil demokrasi"yi yaşatıp, geliştirmek arasında bir bağlantı kurmamız şarttır.. Demirel, bizim özlediğimiz anlamdaki "demokratik istikrarı korumak" konusunda da, başarılı olamamıştır.. Başbakan olduğu dönemlerde iki kez, cumhurbaşkanlığında da bir kez, siyasete ve demokrasiye, müdahale edilmiştir. Şimdi yandaşlarına verdiği demeçlerde, kendisi yeniden seçilsin diye imza atan milletvekilleri, gizli oylamada ona oy vermezlerse, "Meclis'in itibarı"nın sarsılacağını söylüyor.. "28 Şubat" döneminde, kendi kurduğu partinin (DYP) milletvekillerinin transferine bağlı hesaplarla hükümet kurdururken, bu "Meclis'in itibarı" konusunu, nedense hiç düşünmemiştir..
-Demirel artık emekli olmalıdır!..
mehmetbarlas@attglobal.net
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|