YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Güçlü yenilenme talebi...

-Kongrenin en belirgin özelliği yaşanan coşku idi. Gerek katılımın büyüklüğü, gerekse katılanların ortaya koyduğu heyecan, süregelen düşük profilli ana muhalefet çizgisinden oldukça farklı idi.

Bunda "çoktan seçmeli" sürecin önemli etkisinin bulunduğu teslim edilmeli. Abdullah Gül ve arkadaşlarının başlattığı hareketin hiçbir anlamı olmasa, bu coşkuyu üretmiş olması takdir edilmeli. Hareket "Hayırda yarış" olarak nitelenmişti, herhalde bu duygunun Fazilet tabanına da yansımış olduğu anlaşılıyor.

Şöyle bir soru üzerinde düşünülebilir: Acaba Abdullah Gül hareketi olmasaydı, kongre böyle bir heyecanla yüklenebilir ve hele bu kongrede, Fazilet'in iktidar umudu böylesine kuvvetle vurgulanabilir miydi?

Ben sanmıyorum. İki grup, gerek parti tabanına, gerekse Türkiye'ye karşı düzgün bir imaj vermek ve partinin iktidar umudunu yenilemek için kolları sıvadılar ve ortaya bu kongre heyecanı çıktı. Demek özeleştirinin önünü açmak, demek kendi çizgimizi sorgulayabilmek, demek birbiriyle yarışan ekipler oluşturmak hiç de olumsuz olmuyor.

-Kongrenin en belirgin diğer özelliği, Erbakan'ın bu yapı içinde uyandırdığı heyecandır. Erbakan'ın mesajı, kongre topluluğunda deruni bir heyecana yol açtı. Dakikalarca ayakta alkışlanan bir önder Erbakan... Bu heyecanı, sevgiyi oluşturmak için bu zeminle çok deruni ilişkiler kurmuş olmak lazım.

Burada benim üzerinde durduğum ve bence, bu toplumsal zeminin de üzerinde durması gereken bir soru var: Acaba bu heyecan, toplumun geniş kesimleri, hatta FP'ye oy veren kesimler tarafından ne oranda paylaşılıyor? Bir seçimde yüzde kaçlık toplum kesimi, bu zeminle aynı heyecanı hisseder? Bu zemini çok duygulandıran "Mücahit Erbakan" sloganı, toplumda yüzde kaç insan tarafından benimsenir, tekrarlanır?

Eğer siyaset, mümkün olan en geniş toplum zeminine ulaşmakla güç kazanıyorsa, ya da küçük toplulukların heyecanı, Ankara'da netice almayı sağlayamıyorsa, o zaman bu heyecanlardan başka, toplumla iletişim kurmayı sağlayacak başka unsurlar üzerinde düşünmek gerekmez mi?

-Kongredeki oylama sonucuna göre Recai Kutan 633, Abdullah Gül 521 oy aldı. Bu sonuçta 112 oyluk bir fark var. Bu fark, hemen üst paragraflarda sunduğumuz "Erbakan heyecanı"nın oluşturduğu bir fark. Çünkü o heyecan, hemen tüm kongre sürecinde ve kongrede Gül'e karşı kullanıldı. Gül ekibinin "savunma"ları, Erbakan'ın "mazlumiyetine rağmen karşı aday olma" imajını aşamadı. Sonucun "Recai Kutan artı" bir biçimde okunacağı muhakkak.

Buna rağmen, Gül ekibinin aldığı oy, herhalde beklentilerin üzerindedir. Kongre öncesi yapılan değerlendirmelerde, Gül ekibinin yüzde 30 ve üzerindeki her oyu başarı kabul ediliyordu. Çünkü delege yapısını, genel merkez ekibinin oluşturduğu biliniyordu. Oysa kongrede alınan sonuç yüzde 54.8'e karşılık yüzde 45.2 şeklindedir. Bu sonucun "her şeye rağmen" olduğu dikkate alınırsa, FP bünyesinde çok ciddi bir "yenilenme talebi" olduğunu görmek gerekir.

-Recai Kutan, sonuçlar alındıktan sonra, "Abdullah-Recai Omuz Omuza" sloganları arasında yaptığı konuşmada "Bu sonuçlardan gerekli dersler alınmalıdır" şeklinde konuştu. Recai Bey'in "ders alınma" tesbiti neyi amaçlıyor bilinmez ama, tabanda varolan yenilenme talebinin, bundan sonraki yönetimin üzerinde ciddi bir denetim mahiyeti taşıyacağı muhakkak.

-Kongre sürecinde vurgulanan en önemli hususun "bölünmeme" talebi olduğu da bir gerçek. Her grup bu talebi seslendirdi. Kongre sonunda da Recai Kutan'la Abdullah Gül, sıcak görüntüler sergilediler. Ancak, parti yönetiminin, muhaliflerden arındırılmış listelerle yapıldığı düşünülürse, ortaya çıkan fiili ayrışmanın nasıl izale edileceği sorusu ortada duruyor.

-Burada bir husus daha var. Eğer partinin bünyesinde bu ölçüde bir yenilenme talebi varsa, acaba akraba alanlarda hangi ölçüde bir yenilenme talebi mevcuttu? Ve ortaya çıkan bu sonuç, o alanlardaki beklentiyi nasıl etkiledi? Yani FP ile ilgisini, bir "yenilenme" umuduna bağlamış toplum kesimleri varsa şayet, acaba bu sonuç o kesimleri nasıl etkiledi? Ve FP, o kesimlerin tatmin olmamış beklentilerini nasıl karşılayacak?

-Biraz da konuşmalarla ilgili notlar sunmam gerekirse: Recai Kutan'ın vurguladığı en belirgin husus "FP'nin halktan yana tek siyasal itiraz" olduğu hususu idi. Yani ana muhalefet! Ama kongre sürecinde en çok sorgulanan da FP'nin ana muhalefet olarak ortaya koyduğu-daha doğrusu koyamadığı etkinlik oluyor...

-Abdullah Gül, Abdüllatif Şener ve Bülent Arınç... yeni ekibin üç as ismi bunlar... Kongrede yaptıkları konuşmalar, gerçekten FP için yeni bir ses niteliği arzetti. Abdullah Gül'ün konuşmasında gençlik konusuna yönelik eleştirileri cevaplandırırken kullandığı "70 yaş"lı eleştiri üslubu salonda tepki uyandırdı. O ana kadar "vefa"yı vurgulayan hareket açısından Abdullah Gül'ün ifadesi, sanırım zühul eseri oldu. Gül'ün 70 yaş'lı sözleri üzerine doğan tepkiden sonra Bülent Arınç kürsüye geldi ve gerçekten etkili bir savunma yaptı... kendine has lirik akış içinde...

-Yeni ekibin konuşmasından sonra, merkez adına sert tepkiler ortaya kondu. Bunlarda "öfke" öne çıktı. Öfkenin verdiği mesaj, kim kazanırsa kazansın kongre sonrası için sancının habercisi gibi algılanabilir. Recai Kutan'ın, Abdullah Gül'ün, Bülent Arınç'ın gerçekten ılımlı üsluplarına rağmen, özellikle merkez ekibine bağlı bir öfkenin yeni ekibe karşı yöneldiği açık. Öfke nasıl yutulacak sorusu, sanırım önümüzdeki günlerde Fazilet'in temel sorusu olacak. Recai Bey, iki grup arasında denge unsuru mu olacak, yoksa ara dayağı mı yiyecek, göreceğiz...

-Fazilet Kongresi'nin, kimi zaman açıktan, kimi zaman derin bir akış halinde Erbakan ekseni içinde seyrettiği bir vakıa. Sanırım FP, önümüzdeki dönemde, Erbakan eksenli kadim sevgileri korumakla, Abdullah Gül'ün söylediği, "Bu parti ne zaman İzmir'den de, Edirne'den de milletvekili çıkaracak?" sorusu ile ortaya koyduğu "büyüme hedefi"ni nasıl buluşturacağının muhasebesi içinde olacak... FP'nin Türkiye siyasetinde ne kadar etkili olacağına dair sorunun cevabı da burada...


15 Mayıs 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ahmet Taşgetiren

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...