Tuzla Kültür Sohbetleri

Tuzla adını tuz üretilen gölden alıyor. İstanbul'un Anadolu yakasındaki son ilçesi. Tuzla kıyı şeridindeki köftecileri, balık lokantaları ve kaplıcalarıyla ünlü küçük bir Anadolu. Sabancı Üniversitesi ve İTÜ Denizcilik Fakültesi ve sahildeki tersaneler ilçeye ayrı bir dinamizm kazandırıyor.

İlçe'nin ilk Belediye Başkanı İdris Güllüce, sosyal hizmetlerle kültürel çalışmaları büyük bir uyum ve düzen içinde yürütüyor. Merkezdeki eski karakol binası yenilenerek, cıvıl cıvıl kaynayan "Belediye Kültür Evi"ne dönüştürülmüş.

Kültür Evi'nde her onbeş günde bir sohbet toplantıları düzenleniyor. Geçen Çarşamba akşamının konuşmacısı bendim. Başkan'la birlikte bütün üst düzey yöneticilerinin katıldığı sohbet, gece geç vakitlere kadar devam etti. Romandan şiire, globalleşmeden yeni ekonomiye kadar değişik konular üzerinde karşılıklı düşünce alışverişinde bulunduk.

Tuzla Belediyesi Kültür Müdürü Ahmet Tali'nin de gayretleriyle, bir roman yarışması düzenledi. İlk yarışmanın birincilik ödülünü gazetede sayfa komşum Ahmet Kekeç aldı. Diğer ödüllerle de, edebiyatımıza yeni isimler kazandırıldı.

Ergün Göze ve Erdem Bayazıt'la birlikte, uzun bir süre romansız bir toplumun kültürel derinlik kazanmasının ne kadar güç olacağını konuştuk. Yüz yüze olduğumuz kültürel yoksulluğun, büyük romancılarımızın olmamasından kaynaklandığını düşündük. Roman bir toplumun hatıralarla dokunmuş, kültürel, sosyal, siyasal ve ekonomik arkaplanıdır. Romansız bir toplum gerçekten yoksul bir toplumdur.

Toplumlar hayat buldukları çok boyutlu arka planda kendilerine sağlam bir dayanak bulamazlarsa, geçmişten geleceğe doğru, sağlıklı bir sıçrama yapamazlar.

Oluşmakta olan yeni dünyada ayakta kalabilmek için, toplumların doğru bildikleri her şeyi sürekli sorgulamaları gerekir.

Toplumların kendilerini sorgulamalarının en etkili yolu da, her boyutuyla bütün bir hayatı romana yansıtarak, toplu tartışmaya açmaktır.

Göze'nin çevirdiği bir konuşmasında, "Roman ekmek kadar mühimdir" diyen Aragon, "Bilgilerimizin bugünkü durumunda insanın karmaşıklığını anlatacak tek vasıta romandır" demekten de geri durmaz.

Toplumları dönüştürmenin büyüsü romanla yakalanır. Romansız bir hayat coşkusuz bir hayattır.

Bizim kültürümüzde Batı tipi romanın geleneği pek yok. Ancak bu romansız bir toplum olduğumuz anlamına gelmez. Anadolu insanının romanı-dilden dile dolaşan, peygamber kıssalarıyla birlikte evliya menkibeleriydi.

Onlarla yoğrulmamış bir Anadolu düşünülemez.