YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

AB üzerinden siyasetsizlik

Kutsal ve mutlak olan adına AB'ye karşı çıkanlarla, dünyeviliği kutsayanların Avrupa Birliği üzerinden bunu siyasete dönüştürenlerin istemeyerek geldikleri bir paralellik söz konusu.

 

Büyük kırılmaların eşindeki toplumlarda pekçok şey anlamını aşan bir boyut kazanıyor. Olağan mecrasında yol alan toplumlarda olması gereken anlam alanı ile kırılmaları yaşayan toplumların anlam haritalarını belirleyen renklerin tonları hayli farklı. Türkiye de bir yanda kırılmalara zorlanmanın diğer tarafta olağanı yakalamanın uç noktasında gidip geliyor.

Pekçok şey gibi günlük siyaset dili de, siyasetin amacını ve çerçevesini aşan anlamlar yüklenerek tüketime sunuluyor. Siyasi farklılaşma farklılaşmayı beslemek için kullanılan, bizzat siyaseti de tabulaştıran bir gerilimin ifadesi haline geliyor. Yine siyasetin kendisi kolaylıkla bir manipülasyon aracı olarak kullanılabiliyor. Tüm bunlar genel davranış kalıpları, zihinsel biçim, hatta ahlak haline gelince ortada siyaset adına bir siyasetsizlik kültürü üretilmiş oluyor. Gittikçe daha yayılan bu siyasi ahlak(sızlık) kişiler, gruplar, eğilimler arasında samimi yaklaşımı engellediği gibi çözümsüzlüğü mümkün kılan bir sınıfsal, ideolojik kilitlenmeler şeklinde günlük pratiğimize yansıyor.

Sözgelimi bir Avrupa Birliği'ne girip girmemekten çok Avrupa Birliği'nin kendisi bir tabu haline getirilerek bunun üstünden siyaset yapılması, Avrupa Birliği'ne girmenin getirisi ile götürüsünü tartışmaktan alıkoyuyor. Dahası bizzat kutuplaşmaya dayalı, parçalanmışlıktan beslenen bir söyleme sıkı sıkıya sarılıyoruz.

Avusturya'daki milliyetçi (kimine göre faşist) Özgürlük Partisi'nin hükümet ortağı olmasına karşı Avrupa Birliği'nin takındığı tavır Türkiye'deki tüm gruplar açısından kendi söylemlerini haklılaştırma anlamında bulunmaz fırsatlar sağladı. Karşı tarafı mahkum etmeye kilitlenmiş bir siyaset anlayışı/ahlakı, Avrupa Birliği üzerinden kendi ilkesizliğini haklılaştıran, içi boşalmış bir kavram haline dönüştürdü. Yani bu içi boşalmışlık hali, tartışmayı tıkayan ve Avrupa Birliğini mutlaklaştıran, dogmaya dönüştüren bir algının gelişimine hizmet eder hale getirdi.

Özgürlük Partisi'ne karşı Avrupa Birliği'nin aldığı tavır iç politikada en çok Avrupalılaşmak'la militaristleşmeyi at başı götürmeyi etik sorunu olarak görmeyen kesim için can simidi gibi yetişti. Avrupa Birliği, sorgulamayı düşünmedikleri tabularına hizmet eden bir araca dönüştürülerek AB üzerinden siyaset yapmanın ucuz örneği sergilendi. Öte yandan referans alınan AB anlamını aşan bir mutlaklık düzeyine çıkarılarak söylemin aşkın (transandantal/muteal) bir çağrışım kazanması sağlanmış oldu. Bir tür din gibi algılanan iman umdesine dönüştürüldü.

Bu duruma bir başka örnek de, Avrupa Birliği'ne girilmesinden yana olup da Fazilet gibi bir kamburdan kurtulmayı amaçlayanlar için de meşrulaştırıcı bir argüman olarak sürüme sunulmakta gecikilmedi. Hem AB'ye girilecek hem de yaban otlarını temizlenmesi meşrulaşmış olacaktı. Pragmatizm kokan bu tavır, aynı zamanda Avrupa Birliği'ni mutlaklaştırırken diğer tarafta onun gerçek anlamından, içeriğinden boşaltıp sadece kendi doğrularına hizmet veren sahte bir üst anlam alanına yerleştirilmiş oldu.

Bu durum, farklı nedenlerle Avrupa Birliği'ne karşı çıkan taraflar için de elverişli bir konu haline geldi. Avrupa Birliği'ne girmekle statülerinin sarsılacağından, dogmalarının zarar göreceğinden ürkenlerle Avrupa/Batı ile medeniyet bağlamında bir ilişki geliştirmek anlamında karşı tavır sergileyenlerin zımmen buluştukları paradoksal alan ortaya çıktı. Kutsal ve mutlak olan adına AB'ye karşı çıkanlarla, dünyeviliği kutsayanların Avrupa Birliği üzerinden bunu siyasete dönüştürenlerin istemeyerek geldikleri bir paralellik söz konusu. Aslında sonuçları itibariyle ortaya çıkan bu paralellik, profanlaşırken bile mutlaka ayarlı bir algılayışın hakim olduğu kültür cografyasına özgü tarzın tezahürlerini ele veriyor. Sonuçta içi boşaltılmış, bağlamından koparılmış bir tarz-ı siyasettir sürdürdüğümüz.


3 ŞUBAT 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Akif Emre

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...