YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Şimdi Demirel arenada...

 
Bu meselenin en sıkıntı verici yanı, Türkiye'nin Demirel'in yerini dolduracak bir insan yetiştirememiş bir görüntü içine itilmesidir.

 

Emekli Org. Çevik Bir, Cumhurbaşkanı adaylığına "Evet" dediği günleri "arenaya çıkış" olarak değerlendirmişti. Kendisini, arenaya çıkmış, kısa sürede boğaların hücumuna uğramış ve yenik düşmüş birsi olarak görüyor olmalıydı.

Demirel de siyaseti "rodeo"ya benzeten bir politikacı. Yani, vahşi bir at üstünde uzun süre durabilme mahareti... Demirel, bu işi iyi başardığı kanaatinde. 50 yıldır politikanın içinde olduğuna, 6 kere gidip 7 kere geri gelebildiğine göre bunda haksız da sayılmaz.

Cumhurbaşkanlığı süresini uzatma girişimi, "son rodeo" olarak görülebilir. Acaba gene atın üzerinde kalabilecek mi?

Şu ana kadar psikolojik zemin iyi gidiyor. Yılların rakibi Ecevit, atı ve meydanı, tam da rodeocuya göre ayarlama gayreti içinde...

Ama heyecan da bitmiş değil. Çünkü işin sonunu belirleyecek, rodeocudan ve oyun kurucudan başka unsurlar var.

5 Partiden 367 oyu, Demirel için yapılacağı çok net olan anayasa değişikliğinde bir araya getirebilme güçlüğü en büyük engel. İşin ilginç yanı, 5 parti içinde "Demirel sempatisi" nerdeyse yok denecek seviyede. Heyecan duyarak "Demirel olsun, bir kere daha olsun" diyecek kaç milletvekili var bu Meclis'te? Demirel'in eski partisi Doğru Yol bile, Genel Başkan Çiller'in ifadesiyle "vefa"nın adını "ehven-i şer" koymuş bulunuyor. DSP'liler neden oy versinler Demirel'e, ANAP, MHP, FP neden? Her birinin Demirel ile ilgili bir yığın rezervi var... Evet, Genel Başkanlar anlaşmış gözüküyor, ama tek tek her milletvekilinin yüreğinde Demirel fotoğrafının sorgulaması sürüyor...

İstikrar deniyor gerekçe olarak... "Dünyanın ve bölgenin ülke açısından da ciddi gelişmeler yaşadığı bir zamanda Türkiye'yi yöneten bu ekip bozulmasın!"

Ama bu gerekçeye karşı yöneltilecek soru, milletvekillerinin zihninde hemen beliriyor:

Türkiye'nin istikrarı nasıl Demirel'e endekslenebilir?

Her insan için akla gelebilecek bir soru var en azından: Ya emri Hak vaki olursa?

Kim Özal'ın vefatını bekliyordu?

Özal'dan sonra Demirel'i buldu Türkiye, Demirel'den sonra Demirel'in ruhuna mı sığınacak?

Aliyev "Türk dünyasının Süleyman Bey'den memnun olduğunu ve onun tecrübelerinden yararlanmak istediğini" söylüyor.

Bu bir bakış açısı meselesi... Türk dünyası liderleri, bir başka pencereden bakıyor toplum-siyaset ilişkisine... Belki de bu coğrafya henüz, siyasi şuur açısından, yine Demirel'in ifadesiyle Türkiye'nin 1946'lar atmosferini yaşıyor. Devlet başkanları yüzde 90'lık oylarla seçiliyor ve istedikleri, isteyerek vazgeçmedikleri takdirde hep aynı kişiler seçiliyor.

Sonra, Demirel'den yararlanmak, öyle sadece Cumhurbaşkanlığı statüsü içinde olabilecek bir şey değildir. Devlet adamları, aktif görev dışında da büyük hizmetler verebilirler. Demirel de, böyle bir hizmeti reddetmeyecek bir insandır.

Ayrıca, Demirel'e bağlı bir istikrar, demokratik mantığın kabûl edemeyeceği bir değerlendirmedir. Demokrasi, değişime açık ve istikrarı değişim içinde gerçekleştirebilen bir yapıdır. Değişimi içe sindirmeye açık olmak demektir. Demirel olmazsa istikrar tehlikeye girer demek, kişiye endeksli bir tekçi çözüm telkinidir ki, bunu Demirel'in bile kabûl etmesi mümkün olmamalıdır.

Bu meselenin en sıkıntı verici yanı, Türkiye'nin Demirel'in yerini dolduracak bir insan yetiştirememiş bir görüntü içine itilmesidir. Türkiye'nin tüm gelişmişlik iddialarından vazgeçmesi anlamına gelen bu değerlendirmeyi kim haklı görebilir?

Sonuç?

Her haliyle Demirel'in ikinci defa Cumhurbaşkanı adayı olması sıkıntılı bir konudur.

Bu sıkıntı Parlamento'nun gündemindedir. '367 gizli oy'un zorluğunun herkes farkındadır. Eğer 367'nin altında ve 330'un üzerinde bir oy çıkarsa referandum yolu açılacaktır. Bunun ortaya çıkaracağı istikrarsızlık, Demirel'den başka bir aday üzerinde düşünmenin ortaya çıkaracağı istikrarsızlık vehminden çok daha ciddidir. 367'yi bulabilmek için, Anayasa'nın gizli oy kuralını bozma yönündeki girişimler ise, Parlamentoyu ve milletvekili iradesini küçük düşürecek atraksiyonlardır. Hepsinden ötede 367 gizli oy, Demirel için bir arenadır. 330 ve referandum ise tam bir ateş alanı...

Demirel için en büyük heyecanı bir zamanların en ateşli Demirel karşıtı olan Ecevit'in duyması, gerçekten psiko-sosyal bir araştırma konusudur. Türkiye, birbirini "vazgeçilmez" gören iki siyaset kıdemlisinin platonik aşkını yaşıyor. Türkiye'nin genç kadrolarına güven duymama intibaı verdiği için dramatik bir manzara niteliği taşıyan olay, iki "ezeli rakib"in ihtilafları hiçe indirgemeleri yönünden de oldukça egzantrik gözüküyor.


3 ŞUBAT 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ahmet Taşgetiren

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...