YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

Kemal Sunal ve yitik hayatlarımız

Sinema sanatçısı Kemal Sunal'ın âni vefatı toplumu sarstı. Filmleri izlenme rekorları kıran, gösterildiği kanala reyting katan bir sanatçıydı Kemal Sunal. Allah vergisi bir komedyen yüzü vardı ve duruşuyla izleyicisini kendisine bağlayan bir içtenlik yansıtırdı. Türk sinemasının en büyük isimlerinden biriydi; tanıyanların vurguladığı gibi, yeri kolay doldurulamayacak...

Kemal Sunal'ın hayatı, aslına bakılırsa, 'anti-medya' bir hayat; kendisini ramp ışıklarından uzak tuttuğu, ailesiyle birlikte ön planda görünmeyi istemediği belli. Ününe ün katacak, medyatikliğini paraya tahvil edecek yerde, o, 'halkın sessiz sevgilisi' olarak kalmayı tercih etti. Bir ara kenarından bulaştığı televizyon dizilerinde, reyting zorlamasıyla düzey sorunu yaşandığını fark ettiğinde, en verimli çağında kenarıya çekildi ve sadece kendisinin bir şeyler katacağına inandığı az sayıda projede yer aldı.

Ünü, sanıldığı gibi, "Türk insanını birebir temsil ettiği" tiplerden gelmiyor; kendisinin 'olan halinin' hiciv konusu yapılmasını hiç kimse sevmez... Kemal Sunal'ın tipleri, hep geride bıraktığımız hiç de bize uzak olmayan birilerini hatırlattığı için hoşumuza gitti. Kör talihin öksesine takılmış bizden tipler: Köye göçen yeni kentliler kurnaz köy ağası ile yalakalarının resmedilmesinden büyük keyif duydular; yeni kentli vurguncu, kurnaz politikacı tiplemeleri sınıf atlamışlara gülünç göründü... Hababam Sınıfı'nda kendi okul hayatımızı mı bulduk? Tersine, hiçbir zaman yaşayamadığımız -ama istesek yaşabileceğimizi bildiğimiz- o kalenderlik, o arada kalmışlık görüntüleri hoşumuza gitti ve katıla katıla güldük... Kemal Sunal 'olmadığımız biz' idi ve karşısına geçip onun gibi saf, aptal, yoksul, câhil ve şanssız olmadığımıza sevindik...

Türkiye garip bir ülke. Yıllarca aramızda yaşamış yabancıların bizlerle ilgili en önemli tespiti yüzümüzün hiç gülmemesidir. Çıkın sokağa ve kalabalıkların yüzüne bir bakın, mütebessim bir çehreyi pek nâdir görürsünüz... Bu 'milli gerçeğe' rağmen, en fazla sevilen sanatçıların yüzümüzü güldürenler oluşuna ne diyeceğiz? Komedi aksi halde gülmeyecek insanlara tebessüm ettirme sanatıysa, Kemal Sunal'ın son örneklerinden biri olduğu Muammer Karaca'dan Müjdat Gezen'e uzanan güldürü ustaları çizgisi bu sanatı hakkıyla icra ettiler...

Hergün karşımıza yeni bir komik çıkartan televizyonlar cıvık güldürülerden geçilmiyor; böylesine ölçüyü kaçırmış bir yaygara ortamında, Kemal Sunal'ı bir adım öne çıkartan başkalarından farklı hasletleri olmalı. İşine titizlenen bir profesyonel olduğuna kuşku yok, iyi bir aile reisi, sâdık bir dost... Bunlar toplumun önem verdiği özellikler... Yarım bıraktığı yüksek eğitimini ileri yaşında tamamlama derdine düşmesi, üniversiteyi bitirdikten sonra da master diploması için ter dökmesi, Kemal Sunal'ın hayatına sanatından izdüşümler aslında... Daha doğrusu, onu seyrederken gülme ihtiyacını karşılayanların canlandırdığı tiplerde gördükleri gülünecek eksikliklerden kurtulma çabası... Yaptığı işi ciddiye aldığını daha nasıl ispatlayabilir ki bir sanatçı?

İngiltere Prensesi Diana'dan beri ölümler de medyatik olmaya başladı. İsmi biraz duyulmuş birinin vefatını gazetelerdeki küçük 'ölüm ilânları' duyurmuyor artık; ölenin ününe ve toplumdaki yerine göre değişen bir yoğunluk taşıyor ölüm haberinin duyurulması... Zeki Müren ve Barış Manço'nun törenlerinden biliyoruz, cenazelerin kaldırılması da başlı başına bir 'medyatik olay' haline dönüşüyor. Bunu 'medyanın kendi kahramanlarına sahip çıkması' kadar, medyanın 'ün karşısında duyduğu şehvet' olarak da görmek mümkün...

Hayatlarımız hakkında hükmü epeydir medya verip duruyor zaten; artık ölümlerimizin biçimini de medya tayin etme derdinde... Yıllarca sadece sanatıyla bilinmek isteyen Kemal Sunal medyatik olmaktan hep kaçınmış olsa bile, ölümünü medyadan uzak tutamadı.

Kemal Sunal gülmesini bilmeyen bir milleti, 'başkalarının hayatını' oynayarak, güldürmeyi başarmış bir sanatçıydı... Onun sayesinde gülebilenlerin âni ölümü ardından gözyaşı dökmeleri, kendi yitik alternatif hayatlarına ağlamalarıdır... Iskalamasalardı yüzlerini güldürecek 'şahane hayatları'na...


5 TEMMUZ 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Fehmi Koru

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...