YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

"Şaban" tiplemesinden politik ders alınır mı?

Sinema sanatı, birer gün arayla iki büyük komedyeni yitirdi.. Pazar günü Amerika'da Walter Matthau öldü.. Pazartesi günü de, biz Kemal Sunal'ı yitirdik..

Walter Matthau 79 yaşındaydı, Kemal Sunal ise 56 yıl yaşamıştı..

Matthau, Broadway sahnelerindeki tiyatro oyunculuğu ertesinde, 1955'te ilk film rolünü oynadı (The Kentuckian).. Kemal Sunal da, tiyatro oyunculuğu ertesinde, sinemaya girdi ve 1972'de, "Tatlı Dilim"le beyaz-perde hayatına adım attı..

Biri 79, diğeri ise 56 yaşında kalplerinin yetmezliği ile ölen bu iki sanatçıdan Matthau 32, Sunal ise 85 filimde rol aldılar..

Matthau ile Kemal Sunal'ın benzerlikleri, aynı tiplemeyi, bütün filmlerinde sürdürmeleriydi..

Bir eleştirmenin söylemi ile, Matthau, bozulmuş yatağa benzeyen alt-üst olmuş yüz ifadesi ile, "aksi ve zeki adam"ı, her filimde tekrarladı.

Bu tipleme o kadar beğenildi ki, Hollywood, onun karşısına tam tersi bir kişiliği temsil eden, "telaşlı ve daha az akıllı" Jack Lemmon'u koyup, pekçok benzer film üretti.. "Front Page", "The Fortune Cookie", "Odd Couple", "Grumpy Old Man", "Grumpier Old Man", "Odd Couple 2", Matthau-Lemmon ikilisinin birlikte çevirdikleri filimler..

Kemal Sunal da, adını efsaneleştiren "Şaban" tiplemesini, "Hababam Sınıfı" ile buldu.. Sonra da, sade diğer "Hababam Sınıfları"nda değil, tüm rollerinde hep "Şabanlık"ı oynadı.. Hatta son olarak televizyonlarda gördüğümüz "e-kolay" inter-net reklamında bile, Şaban'dı..

Sayın okurlarımız, Kemal Sunal'ın arkasından ağıt yakacak yerde, neden onu, bir meslekdaşı ile karşılaştırdığımızı merak etmişlerdir..

Unutmamamız gereken bir gerçek var..

Sunal'ı da, Matthau gibi, filimlerde kendilerine biçilen kişiliklerinden ötürü tanıyor ve seviyoruz.. O kişilikler, senarist, yönetmen ve sinema seyircisi tarafından belirlenir.. Özel yaşamında hiç izini görmediğiniz özelliklerin, beyaz perdede, bir sanatçının kimliğini oluşturduğuna tanık olursunuz..

Seyirci kitlelerinin beğenip, tekrarını istediği tiplemeler, seyircilerin özlemini ve bazan toplumsal kimliği de simgeler..

"Şaban", "Salako", "Davaro", "Gerzek Şaban", "Avanak Apti", "Tosun Paşa" ve benzeri filmlerdeki Kemal Sunal da, galiba hepimizin kendimizi bu tiplemede bulmamızı sağlayan bir sanatçıydı..

"Saf, temiz, üç-kağıtçı, fırsatçı, iyi kalpli, şanslı"... Aynı kişide, bütün bu özelliklerin bulunması, galiba hepimizi mutlu ediyordu..

Walter Matthau ise, Amerikan film seyircisini, "zeki, sert, içten içe sevgi dolu, insafsız ama merhametli" kişi tiplemesi ile tatmin etmişti..

Bütün bunlardan ne çıkar?

Elbet Amerikan sinemasının da, geniş kitlelerin beğenisine sunduğu Şaban tiplemeleri vardır.. En son, John Carrey'in "Dumb and Dumber"la gündeme getirdiği "Amerikalı Şaban" da, bu aktörün aynı tipleme ile meslek hayatına devam etmesine neden olmuştur..

Ama hiçbir Amerikalı, kendisini Şaban tiplemesi ile özdeşleştirmek istemez..

Buna karşı, Kemal Sunal'ın "Şaban"ı, bizim için adeta bir halk filozofudur..

Baksanıza, ülkenin başbakanı Ecevit, Kemal Sunal'ın "Şaban"ı için neler diyor?

- Görünürde Hababam Sınıfı öğrencisiydi.. Ama gerçekte Kemal Sunal bir öğretmendi. Bir politikacı olarak ben de ondan bazı dersler alırdım..

Saflığı yüzünden başı sürekli belaya giren, ama şansı ile problemleri aşan bir tiplemeden, bir politikacı acaba ne ders alabilir ki?

Belki, "bizim seçmenler genel olarak Şaban'a benzer" diye düşünebilir ancak..

Matthau'yu da, Sunal'ı da saygı ile anıyoruz..

ŞAKA

Garip millet!.

Meksika'da seçmenler, 70 yıllık iktidarı sona erdirip, muhalefetin adayını Başkan seçtiler..
Amma da garip millet bu Meksikalılar..
Dillerinde acaba "istikrar"ın karşılığı olan kelime yok mu?
Bıraksınlar İspanyolca'yı, Türkçe konuşmaya başlasınlar..

ENFLASYON

İyi haber - kötü haber!.

"İyi haber - kötü haber" ikilemini, sürekli yaşıyoruz..

Şu andaki iyi haber, "aylık enflasyon rakamı"nın, yüzde 1'in altına düşmesidir. Eğer bu rakamlar böyle sürerse, belli ki, yıllık enflasyon ortalaması, yüzde 30'un altına düşebilir..

Bu gerçekten iyi haberdir..

Ama, sabit gelirlilerin, memurun, emeklinin, işçinin, köylünün, çiftçinin, küçük esnafın bize yansıttığı "geçim"le ilgili haberler, hiç de iyi değil..

Enflasyon düşerken, hayat düzeyi de düşüyor..

Ücret artışları enflasyonun altında, ama çarşı-pazardaki fiyatlar, enflasyonun üzerinde artıyor!.

Nasıl olur, demeyin..

Yıllardan sonra yeniden, enflasyon rakamının altındaki faizlere tanık olmuyor muyuz?

Yani, enflasyon düşüyor diye, gerçekten mutluyuz..

Ama "reel ekonomi"nin dışındaki, sanki "sanal bir enflasyon" bu düşen..

Belli ki, gerçeği anlamak için, sabır gerekiyor.. Yani en az iki yıl!.


5 TEMMUZ 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Mehmet BARLAS

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...