Trafik ciddi bir iştir, yol bilmezlere bırakılamaz

Bursa'ya iyice yaklaştığımızda, İstanbul'a gidecek küçük araçlar için ayrı bir tabelalar zinciri olduğunu gördük.

Biz de trafik kurallarını ciddiye alan vatandaş sorumluluğuyla, o yöne girdik.

Girmez olaydık.

Ataevler'in ilerisindeki Fatih Caddesi üzerinden Mudanya yoluna götürdü tabelalar. Mudanya yoluna çıktık.

Git babam git. Hayır, doğru yolu bilmiyor değiliz ama, nereden dönüş vereceklerini merak ettiğimden tabelaları takip ettik.

Nihayet Mudanya'ya iyice yaklaştığımızda sağa çevrildi istikamet.

Daldık köy yoluna. Daracık bir yol. Zemin çukurlar ve tümseklerle sanki özel bir yarış için hazırlanmış. Şeftali bahçeleri, ekin tarlaları arasından "Allah cezanızı versin" diyerek ilerliyoruz. Köylerin içinden tuhaf virajlarla geçip gidiyoruz.

O yolu kim çizdi, çok merak ettim. Hangi sivri zekalı İstanbul'a gidecek küçük araçları o yola soktu öğrenmek isterim. Karayollarından mı, trafikten mi, valilikten biri mi, yoksa belediyeden mi?..

Yıllar önce çevre yolu yapıldı, hiç değilse oraya çıkarmayı akıl etseydi. Ayrıca niçin Uludağ'a çıkarıp indirmediler, o da düşünmeye değer bir konu. Düz gitmek varken, bütün civar köyleri dolaşmanın ne anlamı var?

Çizilen yolda ilerleyen bir biz vardık, bir de ardımızda Kütahya plakalı ufak bir kamyonet.

Çizilen yolu bir harfe benzetmek gerekirse, tam anlamıyla "yumuşak g" diyebiliriz.

Bursa-Yalova yoluna yaklaştığımızda, dünyanın hiçbir yerinde görülemeyecek gariplikte bir tabelaya rastladık. Hani, kulağını ters elle göstermek diye bir şey vardır ya, o tabela ondan bile beter. Kolun, bacaklar arasından dolaştıktan sonra kulağı göstermesini anlatıyor gibi.

Yalova yoluna çıktığımız noktada olması gereken en son İstanbul tabelası yoktu. Biz yolu tanıdığımız için döndük ama, arkadaki kamyonet düz giderek, öte yakadaki tarlaların arasına daldı. Kaç köy dolaştığını bilemeyiz.

O yolu düşünen adamın İstanbul'a gidecek küçük araçlara ne garezi olduğunu düşündük ve sonunda bulduk. Herhalde arkadaş, daha önce birkaç defa İstanbul trafiğinde arabasıyla kayboldu, olmadık yollara girdi, onun intikamını almak istiyor. Acısını çıkarttın bayım, artık değiştir o saçma sapan düşünceni.

Şiirin sahibi Hüsrev Hoca

Pazartesi günü http://gulbahcesi. 8m.com adresinden alarak yayınladığımız "Kendi kendine lise geometri" şiirinin Prof. Dr. Hüsrev Hatemi'ye ait olduğunu öğrendik ve sizlerle paylaşmak istedik.

"Mümkünse düzeltilmesini rica ederim" demiş Hoca.
Ne demek üstad, lafı mı olur... Saygıyla.

TİLKİ MASALLARI

Tilkiye sormuşlar "Tavuk yer misin?" Tilki gülmüş: "Yerim yemesine de, siz bu tavuğun Hüsrev Hoca'ya ait olmadığından emin misiniz, önce onu söyleyin..."

RTÜK
BİR KANALI KAPATIR,
BİR KANALI AÇAR.

Kamyondan düşen

Sabahın erken vakti gün doğmak üzereyken, İzmir yönünden Bursa'ya giriyorduk. Önümüzdeki kamyonun tenteli kasasından yola bir karaltı düştü. Ceset mi, çuval mı neyin nesi diye dikkat ederek, ezmemek için manevra yapmaya çalışırken, düşen şeyin canlı bir koyun olduğunu farkettik.

Bir tarafı kırılmamıştı. Önce etrafına baktı. Koyunun otomobile baktığı gibi bakıyordu. Silkinip yol kenarına doğru yürüdü.

Kamyonu ışıkla ve kornayla uyardık ama şoför efendi hiç oralı değil. Plakasından da oralı olmadığı anlaşılıyordu. Uzayıp gitti.

---

---

« Geri Dön