YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

MHP ve bir mahkûmiyet gerekçesinin tahlili

Bir insan hakkında "Din kisvesindeki siyaset hokkabazı" ifadesini kullanmak, acaba "halkı açıkça kin ve düşmanlığa tahrik" kapsamına girer mi? Yani 312 kapsamına... Ya da bir insanı "Yüzsüzlüğün eşi görülmemiş bir örneğini sergilemek"le suçlamak... Ya da "Yahudi pazarlığı yapma" suçlaması, "kin ve düşmanlığa tahrik" midir, yoksa hakaret mi? Acaba buradaki suç, "Yahudi aleyhtarlığı"nı kışkırtmakta mıdır, yoksa bir insana yönelik suçlamada mı?

Yukarda yaptığım alıntılar, Cüneyt Arcayürek'in dünkü yazısında (Cumhuriyet) yer aldı. Kimbilir, belki de bir zaman gelir, bir kısım yargı adamı, bugün düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilen böyle ifadelerin "devlet zırhını delmek" anlamına geldiğini düşünür ve 312 kapsamında değerlendirirler. Çünkü 312, böyle bir yorum imkânı veriyor yargı adamının eline...

Acaba 312'nci madde, gerçekten, MHP'lilerin zan ve iddia ettikleri gibi devlet zırhını korumaya yönelik bir mahiyet mi taşıyor, yoksa, belirli dönemlerin uygulamalarını korumaya yönelik bir yaptırım aracı görevi mi ifa ediyor?

Bir örnek üzerinde duralım. Meselâ, Ankara 1 No.'lu DGM'nin, Hasan Celâl Güzel'in Kayseri'de yaptığı konuşmadan, cezalandırmaya gerekçe olarak gösterdiği ifadeler şunlar:

".........bu maddeyi bu kanuna aykırı olan tamamen kanunsuz çıkardıkları sözüm ona yönetmelik parçasına göre hareket edip kız kardeşlerimizin her türlü haklarından mahrum diyorlar... Başlarında başörtüsü var diye sırf inancından dolayı başını örttü diye mahrum etmek ikinci sınıf vatandaş olarak görmek hangi zihniyete sığar..........Türkiye'de 1.5 yıldır tamamen uydurma irtica meselesinden bahsediyorlar. Devletin üst kademe bürokratları irtica mücadelesi ibaresi altında halkın giyimine inancına karşı mücadele açmış bulunuyorlar.......... İrtica Batı Çalışma Grubu'ndadır. Öğrencileri başörtülü diye sınıflara almayan öğretim üyeleri gericidir, yobazdır. 4 Şubat'ta sırf Kudüs Gecesi yapıldı diye tanklar yürütülmüştür. İrtica mücadelesinin perdesinin altında halkın inancına karşı mücadele ediyorlar."

Bu konuşma, H. Celal Güzel'in DGM'de 1 yıl ceza almasına sebep oluyor. Dosya Yargıtay'a gidiyor. Yargıtay cezayı onaylıyor. Onama kararındaki ifadeler, Güzel'in sözlerinin nasıl değerlendirildiğini de ortaya koyuyor. İşte Yargıtay 8. Daire'nin yorumu:

"Sanık Hasan Celal Güzel'in Cumhuriyet'in ve demokrasinin olmazsa olmaz koşulu sayılan laiklik ilkesinin korunmasına yönelik uygulamaları bahane ederek toplumsal barışı tehlikeye sokacak biçimde halkı inançlarına saldırı varmış gibi yapay bir tablo çizerek kin ve düşmanlığı tahrik etmiş, eylemi böylece TCK'nun 312/2 madde ve fıkrasında tanımı yapılan suç tipini oluşturmuş......"

Vakıa şu: H. Celâl Güzel, 28 Şubat süreci içinde, ülkede "irtica ile mücadele" çerçevesinde, özellikle de başörtüsü alanında ortaya konan uygulamaları eleştirel bir üslûpta sayıyor, yargı ise bunu, "laiklik ilkesini korumaya yönelik uygulamaları bahane ederek, halkı kin ve düşmanlığa tahrik" olarak değerlendiriyor.

Yani bir siyasetçi, halkın hak mahrumiyetine maruz kalmasını, ikinci sınıf insan olarak algılanmasını, giyim-kuşamına karışılmasını, inançlarına müdahale edilmesini eleştiriyor ve siz onu "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçundan mahkûm ediyorsunuz.

Meselâ, "Bunlar olmamıştır" gibi bir cevabınız yok. "Halk bu uygulamalardan çok memnundur" gibi bir iddiada da bulunmuyorsunuz. Sadece "Canım yandı, insanlarımızın canı yandı" diye feveran eden insanları hapse atıyorsunuz.

Bu, eleştiriyi suç haline getirmektir. Laiklik adına ortaya konan her türlü davranışa, niteliğine bakmaksızın meşruiyyet tanımaktır. Denetimsiz bir yönetim oluşturmaktır. Siyasetçiyi, işlevsiz hale getirmektir. Siyaseti yok saymaktır. Yani demokrasiyi yok etmektir.

Ben, MHP'lilerin içinde, en azından tabanda, "zırh delme" hassasiyetini anlamakla birlikte, 28 Şubat süreci içinde yaşanan acılara tanık olup da, Hasan Celâl Güzel'in yukarıdaki tepkilerine canü gönülden katılan pekçok insan bulunduğu inancındayım. Bir MHP adayı olan Ömer Lütfü Mete, geçen gün, yasağa öfkesini "Başörtüsü ihaneti" biçiminde yansıttı. Kızları üniversiteye başörtülü olarak gidemeyen pekçok MHP milletvekili olduğunu biliyorum.

Bakın bakalım, 11 Ekim Elele eylemine katılan başörtülü öğrenciler TCK hangi maddeden yargılanıyor? Onlar kendi haklarını savunduğu için 312/2'ye girdiler, Hasan Celâl Güzel de onları savunduğu için?

Hangi devlet zırhının delinmesi?

Eli sopalı uygulamalar ne zamandan beri Türkiye Cumhuriyeti'nin zırhı olarak algılanmaya başlandı?

MHP, bizzat kendi tabanının huzurunda 312 uygulamalarını savunamaz. Uygulamaları, hukuka saygıyı bu ölçüde yaralayan bir madde, başlı başına devlet zırhını delecek mahiyet taşımaktadır. Çünkü devlet zırhı, asıl hukuka saygı kaybolursa delinir. Çünkü mülkün temeli adalettir.

MHP, bir ara DGM Başsavcısı Nusret Demiral'ı aday göstermişti. Bu çizgisi devam ederse, MHP sıralarında, medyadan, yargı camiasından bir hayli 28 Şubatçı yıldız adayının olacağında kuşku yok. Adım adım bir imaja oturtuluyor MHP. Tabanına yabancı bir imaja...


13 TEMMUZ 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ahmet Taşgetiren

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...