YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

"...Berlin'de yargıçlar, Ankara'da Cumhurbaşkanımız var..."

Bu cümleyi bir öğretim üyesi, YÖK Başkanı'nın uygulamalarına tepki gösteren öğretim üyelerinin sıkıntılarını Cumhurbaşkanı Sezer'e anlatma kararı almalarını değerlendirirken söylüyordu. YÖK'ün artık kıyıma varan uygulamaları, Kemal Gürüz'ün rektör seçimlerine dönük tutumuyla doruğa çıktı. Gürüz bir kurumu yönetmekten çok, o kurumdan aldığı gücü, ülkede birkaç yıldır esen psikolojik harp rüzgarının desteği ile iyice nemalandırarak bir meydan okumaya dönüştürüyor. YÖK'le ilgili her gündem maddesi bu ülkede gerginlik ve kutuplaşma ile birlikte anılıyor. Yüksek öğretimde koordinasyon görevini üstlenme işlevi verilmiş bir kurum, topluma, siyasete ve bilime hiçbir pozitif katkı sağlamaksızın, ülkenin bütün kurumlarına karşı güç gösterisine girişiyor. Aşırı kutuplaşmaların neticesi olarak 'idare'nin iyice belirginleşmiş sinir uçlarıyla ustaca oynayarak her dediğini yaptıran bir beylik görünümünde YÖK. Rektör seçimlerinin 'moral' ve 'legal' sonuçlarını elinin tersiyle iten Gürüz'e karşı, uygulamalardan yıllardır bunalan öğretim üyeleri Cumhurbaşkanı'na çıkma kararı alıyorlar ve yukardaki cümleyi bu kararı taçlandırmak maksadıyla söylüyor bir öğretim üyesi...

İlk andaki yansımasıyla şık bir cümle. Demokratik bir şekilde yapılmış seçimlerin moral ve legal sonuçlarına karşı hoyratça davranışlara giren YÖK yönetimine karşı bu ülkenin bilimadamlarının bir hukukçu olan Cumhurbaşkanı'na çıkma kararı almaları çok doğal gözüküyor. Fakat bir ülkenin siyasi anatomisini görmek, toplumsal yaşamın derin karakterini belirginleştirmek ve görünürde doğal olanın gerçekte başka bir anlama gelip gelmediğini farketmek için bu 'durum'a biraz daha yakından eğilmek gerekiyor...

Tarih ve siyaset, görünürle yetinen ve doğrusal bir bakışla 'okunamaz'. Görünürlüğe ve doğrusallığa 'sıkışmış' bir bakış ancak resmi görüşü yansıtır ve gerçeği saklar. Doğrusal bir bakışaçısıyla bakıldığında, hakkında hiç bilgi sahibi olmadığımız bir ülkede anayasa son derece ayrıntılı ve detaylı ise, bu durum, o ülkenin gelişmiş bir rejime, kapsamlı bir anayasaya sahip olduğunu gösterir. Oysa alternatif bir bakış bu durumun sadece görüntü olabileceğini, gerçekte o ülkede son derece güvensiz ve kırılgan bir rejim olduğunu görür. Bu nedenle, toplumdaki her olumsuzluğun çözüm makamı olarak Cumhurbaşkanlığının gözükmesi, Cumhurbaşkanı Sezer'e dönük ilginin büyüklüğünü ve Sezer'in toplumun tüm kesimlerince paylaşılan/olumlanan bir profil çizdiğini göstermekle beraber, başka şeylere de işaret eder...

'Hak arama' bakımından neredeyse ülkenin bütün kurumlarıyla artan dozda zayıflayan bir ilişki içinde toplum. 'Hakkaniyet'in mevcut ve gündelik hayattan giderek uzaklaştığı algısı giderek yaygınlaşıyor. Bu durumda, belli görev alanları içinde dizilmiş kurumlardan ve süreçlerden beklenmesi gereken iyileştirmeler, indirgemeci bir şekilde tek bir kurumdan ve tek bir devlet adamından beklenir hale geliyor. Bu ise toplumun gözünde idarenin işlevsizleştiğini ve toplum-kurumlar ilişkisinde hakkaniyet duygusunun zayıfladığını gösteriyor. Sağlıklı bir durum değil bu. Cumhurbaşkanı'ndan ülkenin başındaki hemen her olayda hakim, savcı, hakem, avukat ve/hatta siyasetçi olması bekleniyor. Kurumların ve teamüllerin yıpratılması karşısında toplum tek bir noktaya doğru akıyor.

Oysa, Cumhurbaşkanı'nın tek tek her olayda doğru tavırlar alması bile rayına oturmuş bir toplumsal yaşamın yerine ikame edilemez. Hakkaniyet duygusunun yüksek olduğu, en alttakinden en tepedekine kadar kurumlarla toplumun sağlıklı ilişki kurabildiği ve her türlü seçimin moral ve legal sonuçlarına sonuna kadar riayet edildiği ortam, sağlıklı ve rayında yürüyen bir toplumsal yaşamı tanımlar. Önemli olan, bunun yeniden tesisi için gerekenlerin önünü açmaktır.

İşaret ettiğimiz sıkıntılara rağmen Cumhurbaşkanı Sezer'in her türlü seçimin sonucunu himaye eden bir tutum alması işlerin rayına girmesi için çaba sarfedecekleri cesaretlendirecektir. YÖK'ün bir kıyıma dönüştürdüğü rektör seçimlerinin gereç sonuçlarını korumaya dönük geliştireceği tavır bunun için büyük bir dönemeç olacaktır. Toplumun tek umudunun Cumhurbaşkanlığı makamı olmadığı, iş oraya varmadan 'aradaki' kurumlarla olumsuzlukların kolayca giderilebildiği bir yapılanmanın tesisine öncü olmak bekleniyor Cumhurbaşkanı'ndan...


13 TEMMUZ 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Ömer Çelik

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...