T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Tesettür Modası: İlkelerin "out"laşması

19. yüzyılda, korse moda olduğunda, korsenin kadın bedenine verdiği rahatsızlıktan dolayı Avrupa'da doktorlar ayağa kalkmıştı. Kadını daha dik daha ince göstermek için modalaşan korse'nin kadın bedeni üzerindeki tahakkümü modern giyimin ve modern güzellik anlayışının temel dinamiği olarak varlığını koruyor. Kadınlar evlerinden çıkıp "kamusal alanın estetik" beğenisine ram olmak istediklerinde beden üzerindeki her türlü baskıyı özgürleşme bedeli olarak kabul ediyor.

Korse modasının üzerinden yüz yıl geçti. Bu esnada insanların neredeyse derisiyle özdeş hale gelen bulucin (İngilizce imlasını özellikle tercih etmiyorum) modası Amerikanlaşmanın, globalleşmenin sembolik üniforması haline geldi.

Bulucinin insanların bedeni için zararlı olduğu çok düşük frekanslarda dillendirilmeye devam etse de, asla bulucin giymeye hayır kampanyalarına dönüşmedi bulucin muhalefeti. Hatta 80 öncesi insanların dini tutum ve davranışlarını sezmek maksadıyla turnasol kağıdı işlemi görmüş olan kot tesettür giyimin en has modellerinin dikildiği bir bakıma "bizden" bir kumaş haline geldi. 80 öncesinin radikallerinin zinhar giymeyeceği kot pantolon irticacı görünümünü engelleyen, modern olma paydasında eşitleyen giyimin bir parçası haline dönüştü.

19. Yüzyılda kadın sağlığını tehlikeye attığı gerekçesiyle korse giymenin yaygınlaşmasını protesto eden doktorlardan günümüz sağlık uzmanlarına önemli bir miras kalmamışa benziyor. Kış şartlarında bile devam eden göbek açma modasının mahkumu olan 13-14 yaşındaki kızlardan, aklı başında olması beklenen 40 yaşındaki kadınlara; moda uğruna sağlıklarından ne kadar vazgeçtiklerini izah edecek "gönüllü" bir doktora rastlanmayışı oldukça manidar.

Globalleşen, globalleşirken yerel bağlardan özgür olduğunu düşünen bireyler için modern dünyanın prangası moda olacağa benziyor. Yaptıklarının eleştiri dışı tutulmasına neredeyse bir tek modacılar sahip. Moda bir giyimi değil eleştirmek her ahval ve şeraitte desteklemek üstelik herhangi bir modacının saçma sapan kreasyonundan en baba felsefeleri çıkarmak için cümle alem seferber. Adamın biri de buradan mülhem kreasyonuna "filozofi" adını koyuyor zaten. Felsefe giyilmeyecek kıyafetler eşliğinde sadece podyumda dolaşıyor artık.

Moda hangi kavramla yan yana anılırsa anılsın kendi tahakkümünü arttırıcı bir fonksiyona sahip. Bunun son örneğini geçen hafta Yeni Şafak'ta yayınlanmış olan, üstelik birinci sayfadan girecek kadar değerli görülmüş haberden de tesbit etmek mümkün. Ayşe Olgun tarafından yapılmış haberde tesettür modasının in'leri ve out'ları sıralanıyor. Bu listeye göre İslami ilkeler out olduğunda kolaylıkla terkedilebilecek bir kurallar dizesi. "Çorap giymek out, başörtüsüyle aynı renkte far sürmek in."

Başörtüsüyle aynı renkte far sürmek şimdilik göze sürme çekmenin yerine konularak "in"leştirilmiş. Önümüzdeki yıllarda tesettür modasının makyajda hangi renkleri "in"leştirip hangi renkleri "out"laştırdığı da yazılıp çizilmeye başlanacak.

Defilelerle tescillenip tesettür modası olarak lanse edilen giyim anlayışının; bedenin her tarafının İslami ilkelerden arındırılarak sadece başa takılan başörtüsü ile temsil edilmeye başlandığının açık bir ifadesi "in"ler ve "out"lar listesi.


3 Ağustos 2001
Cuma
 
FATMA K. BARBAROSOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED