|
|
|
|
Evet öyledir. Şu anda Türkiye'de sokaktan geçen yüz kişiye sorsanız belki de doksanı "Evet, bugün için paranın önüne hiçbir şey geçemez" diyeceklerdir. Ancak daha dün gibi bir yakın zamanda aynı kişilerin büyük bir kesimi: "Paranın ne önemi var, mühim olan insanlık" diyorlardı. Peki bugün niçin böyle oldu? Gayet açık? Krizdeyiz ve artık "bıçak kemiğe dayanmış" durumda. İnsanlar her gün döviz fiyatları ile yatıp, borsa ile uyanıyorlar. Hükumet cihetinde sinek uçsa, dalgalanan kur rüzgara kapılıp sarsılmaya başlıyor. Bir nevi deprem. İşte böylesi bir ortamda kulüplerin mali yapıları, transfer harcamaları elbette ki çok konuşuluyor. Futbolcular alacaklarının peşinde. Bakınız bir Jardel'in nereye gideceği aylardır manşetlerden inmedi. Beşiktaş-Trabzon maçı öncelikle yukarıda sözkonusu ettiğimiz mali atmosferin sıcak ve nemli havasında değerlendirilmeli. Beşiktaş geçen sezon açtığı beyaz sayfayı bir başarı kaydedemeden yırttı; bu yıl yeniden bir sayfa açtı. Fiyatlar şöyle: Nihat 600 bin dolar, Yasin 600 bin, Veit 300 bin, Baya 325 bin, Ronaldo 350 bin, Tayfun 500 bin, Tümer 375 bin, Ahmet Dursun 550 bin, Ümit 500 bin ve diğerleri... Buna mukabil Özkan Sümer'in tâ Brezilya'dan getirdiği adamların her teki 30 bin dolara malolmuş. Onun da 15 bini peşin, kalanı taksit ile. İşte bu Trabzon kendi evinde Beşiktaş'ı yendi. Ve bu parasal kıyaslama yapıldı. Yine de acele etmeyelim. Dilimizde çok atasözü var bunlardan biri de; "Ucuz etin yahnisi yenmez (tatsız olur)"dir. Bakalım Trabzonspor bu isimsiz kahramanlardan bir takım kuracak ve yıl sonunda başarıyı yakalayabilecek mi? Yine yukarıdaki "para" meselesine bağlanan önemli bir gösterge de, Fener taraftarının sezonun ilk maçında tribünleri boş bırakmaları. Akıl almaz demeyin. Numaralı 50 milyon, kale arkası 10 milyon olursa, bu netice normal. Fenerbahçe'nin Samsun karşısında değil de Glasgow Rangers karşısındaki oyunu, sürati, dayanma gücü herkesi şaşırttı. Dört büyükler içinde Fenerbahçe'nin geçen yıl şampiyon olduğu için değil, ama bir yıl sonunda bir takımı oluşturup oturttuğu; iskeletini kurduğu; her mevkinin yedeklerini aldığı, bu sebeple rahat olduğu, ötekilere nazaran yarışa 100 metre önde başladığı söylenebilir. Bakınız altı as futbolcusunu kaybeden Galatasaray; mevcutlardan Hasan Şaş, Küçük Hakan ve Ümit Karan'dan da yoksun kaldığında Antep karşısında ne kadar zorlandı. Türkiye'de üretim son altı ayda %6,2 gerilemiş. Bu tablonun futbola yansıması kaçınılmaz. Kulüp yöneticileri ellerindeki imkânları bundan böyle kılı kırk yararak kullanmalıdır.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |