Gazetecisiniz ve insanlar sizinle karşılaştıklarında hemen "Ne var ne yok?" diye söze başlıyorlar. Ve şu sıralar siz, alışkanlık sonucu "İyilik, ne olsun!" gibi bir cevap veriyorsanız, muhatabınızın yüzünde hafif bir gülümseme oluşuyor. Sanki "Alışkanlıkla davrandınız, sözünüz gerçeği yansıtmıyor" demek istiyor. Zaten siz de hemen ilave ediyorsunuz, "Alışkanlık işte" diyerek. Sonra ekonomiden siyasete, bugünden geleceğe bir bunalım turu başlıyor. Siz bir söylüyorsunuz, muhatabınız bin tanesini ilave ediyor. İşin vahim tarafi, geleceğe ve umuda dair sözcük bulunamaması...

ANAP lideri, "Biz ortaklarımızla anlaştık, seçim 2004'te yapılacak" demiş. Bu sözler nasıl okunmuştur Türkiye'de?.. Herhalde "Hadi canım sen de" türünden bir kuvvetli redle... Çünkü ortada sürdürülebilir bir durum yok. Bu ortamı sürdürülebilir kılmak demek, her gün büyüyen bir yangının akıbetinden umutlu olmak anlamına gelir.

İlginçtir ki, ANAP liderinin bu sözleri söylediği Abant toplantısı bir parti içi kriz toplantısıdır. Oraya muhalif milletvekilleri katılmamıştır. Yani ANAP'ta çözülme süreci hızla ilerlemektedir. Türkiye'nin gelecek üç yılına Yani "krizli partinin patronu" ambargo koymaktadır. Ve ortaklar ANAP'tan daha iyi durumda değildir. Mesut Yılmaz'a sorsanız, "Bugünkü Türkiye ve dünya şartlarında Türkiye'nin en ideal başbakanı Ecevit mi?" sorusunu yöneltseniz "Evet odur" cevabını verebilir mi? Mesut Yılmaz aynı toplantıda koalisyon ortağı üç partinin oy oranının barajın altında olduğunu ifade etmektedir. Demek ki perişanlığın o da farkındadır!!!

Kaldı ki aslında bir iktidar bunalımından öte bir durum vardır Türkiye'de...

Abant toplantısında bizzat ANAP tarafından yaptırılan bir anketin sonuçları dağıtılıyor. Anket, mevcut statü ile halkın değerlendirmeleri arasında derin farklar oluştuğunu ortaya koyuyor. İşte anketten bazı rakamlar:

Başörtüsü sorunu nasıl çözülür? İnsanlar istediği gibi giyinmelidir, kıyafete karışılmaz: 70,4 - İrticanın simgesidir, her yerde yasaklanmalıdır: 3,4

Türkiye'de devlet vatandaşı eziyor. Evet: 82,4 -Hayır: 17,6

Bazı insanların ülkemizi alenen soyduğu inancındayım. Evet: 93,7 -Hayır: 6,3

Önümüzdeki aylarda Türkiye'nin durumu: Kötüye gidecek: 43 -İyiye gidecek: 17

Ülke sorunlarını çözme açısından kime güveniyorsunuz? Hiçbirine: 34,2 Cumhurbaşkanı'na: 17,6 Orduya: 12,7 Halka: 11,9 Hükümete: 5,7

En çok beğenilen lider: Turgut Özal: 45,5 -Erdal İnönü: 18,3 -Kenan Evren: 10,1 -Necmettin Erbakan: 9,8 -Alparslan Türkeş: 9,2 -Süleyman Demirel: 7,0

Yeni bir ekonomik kriz çıkabilir: Evet: 79 -Hayır: 21

İrtica devleti tehdit edecek boyutlara gelebilir. Evet: 31,3 -Hayır: 68,7

Hangi ülkede yaşamak istersiniz? Türkiye: 41 ABD: 16,4 Almanya: 8,0 İsviçre: 4,7 Kanada: 3,9

Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz? Demokrat: 23,5 -Milliyetçi: 21,4 -Muhafazakar: 12,9 -Sosyal demokrat: 11,4 -İslamcı: 8,4 -Kemalist: 7,5, -Sosyalist: 5,5 -Liberal demokrat: 5,4 -Ülkücü: 4,0

Ayrıca ankete katılanların yüzde 91'inin oyunu alan Cumhurbaşkanı Sezer, en beğenilen kişiler listesinde ilk sırayı alırken, Fatih Terim yüzde 87 ile ikinci, Sakıp Sabancı yüzde 83'le üçüncü olmuş. Siyasetçiler içinden de en fazla oyu Tayyip Erdoğan, Kemal Derviş ve Melih Gökçek aldı. En az olumlu bulunan isimler ise, Kemal Alemdaroğlu (yüzde 15), Rahşan Ecevit (yüzde 22) ve Koray Aydın (yüzde 25) olarak sıralandı.

"Türkiye'de devlet vatandaşı eziyor" gibi bir kanaatin halkın yüzde 82,4'ü tarafından kabule şayan görülmesi ne demektir? Aynı şekilde "Bazı insanların ülkemizi alenen soyduğu inancındayım" görüşüne yüzde 93,7'nin "evet" demesi... "Önümüzdeki aylarda Türkiye'nin durumu iyiye gidecek" görüşüne halkın sadece yüzde 17'sinin iştirak etmesi, halkın yüzde 79'luk bir oranla "yeni bir ekonomik kriz beklentisi" içinde olması... İlginç değil mi, devletin başörtüsü ve irticaya ilişkin yaklaşımı ile (Bu yıl İlahiyatlar ve Boğaziçi gibi nisbeten dünyaya açık özgürlükçü üniversiteler bile cendereye alındı) halkın değerlendirmelerinin buluşmaması... Ve ilginç değil mi, YÖK gibi son 4 yılın en çok tartışılan kurumunun İstanbul Üniversitesi'nin başında tuttuğu Kemal Alemdaroğlu'nun, halk tarafından en az beğenilen insanlar arasında yer alması... Ve yine ilginç değil mi, "halkın en çok beğendiği siyasetçi" olarak öne çıkan Tayyip Erdoğan'ın henüz sistemin yasaklar kuşatmasında tutuluyor, hatta "En çok oyu alsa bile..." yollu tehditlere maruz bırakılıyor olması?

Gardı düşmüş bir yapı var Türkiye'de... Üstelik gelecek umutlarına ambargo konan bir yapı... 28 Şubat bu iktidarı getirdi, iktidarın Türkiye'yi nereye getirip bıraktığı ortada ve sistemin damarlarında akan 28 Şubat mantığı, siyasetin geleceğine de ambargo koyuyor. ANAR'ın anketine göre "Hiçbiri" diyenlerin de eğilim tesbitinden sonra yüzde 25 civarında oy alacağı görülen AKP'nin geleceği üzerinde kuşkular yoğunlaştırılmak isteniyor. Diğer siyasi partilere gelince onların en yukarıda olanı AKP'nin 10 puan gerisinde yer alıyor. Bir seçim olsun, AKP Tayyip Erdoğansız olsun ve geriye kalanı yüzde 5-10'larla oyları kardeş payı (!) veya "ham" yapsın..

İşte halkın geleceğe umudunu yok eden bir gerçeklik de bu... Hem mevcut şartlar bir tükenişi ifade ediyor, hem geleceği karartmışsınız.

Birilerinin Türkiye'yi iyi yönetemediğini anlaması gerekiyor artık. Üstelik halkla sistem arasında da ciddi açı farklarının ortaya çıktığını görmesi gerekiyor. Bizde bir mantık "halka rağmen"ciliği sistemin zaruri dokusu kabul eder ve meydan okur. Onlara göre demokrasinin de bu şartlarda olanı layıktır Türkiye'ye... Ama tıkandı bütün bu yollar... Burnundan soluyan topluluklar ülkesi oldu Türkiye... Mesut Yılmaz iki yıl daha iktidarda kalabileceklerini ümid ediyor. Bakalım ANAP ne olacak iki yılda ve ANAP'taki Mesut Yılmaz iktidarı ne olacak?

AHMET TAŞGETİREN

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu