T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
İnegöl: Nereden nereye...

Bendeniz, İnegöl doğumluyum. Böyle olmakla birlikte, yerleşiklik ve ikâmet etmek bakımından, İnegöl'e ait uzun süreli bir mâzîmin varlığı söz konusu değildir. Zira, babamın memuriyeti dolayısıyla çocukluğum İstanbul'da, orta okul ve lise yıllarım Bursa'da, üniversite yıllarım ise yine İstanbul'da geçti. Ötey yandan, hayatım boyunca İnegöl'le varolan irtibatımın kesildiği de söylenemez: Gerek benim gerekse eşimin ailesi İnegöl'de mukimdir; akrabalarımın bir kısmı da hâlen oradadır. Dolayısıyla, Bursa'dan İnegöl'e sıklıkla gider-gelirim.

Bugün İnegöl, yaklaşık 150 bine varan nüfusuyla tastamam bir 'şehir' konumunu haiz ilçelerimizin başında gelir; 'şehir' statüsüne geçmeyi çoktan hak etmiştir. Yıllar içinde, özellikle mobilya-ağaç sektöründeki olağanüstü gelişme performansıyla sürekli göç alan bir yerdir. İnegöl, aynı zamanda, organize sanayi bölgelerinin ilk kurulduğu bölgelerin başında gelir. Nüfus artışının yanı sıra, fizikî olarak da büyümüş ve gelişmiş, eski sınırlarını aşmış, günümüzde birçok şehirde görüldüğü gibi artık 'uydu kent' tipi yerleşim alanlarına sahne olmaktadır. Bu bakımdan, son krize kadar, İnegöl, istihdam yaratan ve çeşitli iş kollarıyla hızlı bir üretim/tüketim gerçekleştiren önemli bir merkez olma kimliğini sürdürmüştür. Bölgenin kalkınması paralelinde artan iş hacminin, zengin bir ticaret hayatına yol açtığını da söyleyebiliriz sanıyorum. Maddî refahın bir göstergesi olarak, hep şu örnek verilir: İnegöl, günümüzde, kişi başına düşen otomobil sayısı bakımından, Türkiye'nin ilk sırasında yer almaktadır. Bana sorarsanız, pek meşhur ve doğrusu pek lezîz "İnegöl köftesi" bile, âdeta bir 'sektör' halini almıştır İnegöl'de..

Bütün bunların doğal neticesinde, İnegöl'ün toplumsal, ekonomik, kültürel vbg. yapılarının da çeşitli düzeylerde değişim/dönüşüm göstermesi kaçınılmazdı(r). Nitekim, öyle de oldu. Benim için, 60'lı yılların İnegöl'üyle 2000'lerin İnegöl'ü arasında çok büyük farklılıklar mevcut.

Ancak, geçenlerde elime geçen 1947 tarihli ve Turgut Can Mamas imzalı, "Tarihî, Coğrafî, İktisadî, İçtimaî, Sıhhî ve Kültür durumları" bağlamında bu 'köfte cenneti'ni anlatan "İnegöl" adlı 84 sayfalık kitabı incelediğimde; o günlerden bugüne katedilen gelişme ve değişim/dönüşüm düzeyi karşısında, neye uğradığımı şaşırdım, diyebilirim.

Örneğin, o yıllarda İnegöl, "komşu şehir ve kasabalara" ancak "şose" yollarla bağlı imiş. Ve bu durum bir "zenginlik" işareti sayılırmış.

"Adapazarı Emniyet Bankası", kazanın "ticaret işlerinde en mühim rol"ü oynarmış. "Fevkalâde sınıf"tan "Küçük tacirler"e toplam ticaret erbabı sayısı sadece 1184 adetmiş. 35 Manifaturacı, 125 Bakkal, 3 Kuyumcu, 5 Hazır elbiseci, 1 Kereste fabrikası, 5 Sandalye fabrikası, 1 Ortaokul, 2 Dişçi, 15 Aşçı ve köfteci, 1 Eczahane, 2 Hamam, 4320 Hane, 13 Cami, 3 Park, 15 Büyük cadde, 114 Sokak... mevcutmuş.

Yazar, İnegöl'ün yapılaşması hakkında şu bilgileri veriyor: "Kazamızda beton bina olarak yalnız hükûmet konağı vardır. Kâgir evler çoğalmaya başladı. Ahşap evler ekseriyeti teşkil eder."

İnegöl merkezinde, 1945 nüfus sayımına göre kadın sayısı 7556, erkek sayısı 7354 adet imiş. Bu sayı, 1927'de 6281 kadın, 5601 erkek olarak tespit edilmiş.

"Geçim vasıtaları"na bakıldığında ilçenin % 55'i çiftçi, % 3'ü amele, % 22'si esnaf, % 10'u zanaatkâr, % 5'i tacir, % 1'i memur, % 1'i serbest meslek erbabı... şeklinde sıralanıyor. İşsizlik oranı ise, % 1..

Son bir notu da, aynı zamanda İnegöl Ortaokulu Tarih-Coğrafya öğretmeni olan yazarın, "Geyim" konusundaki ifadelerinden aktarayım: "Kadınlar arasında çarşaf ve peçe kalmamıştır. Üstlerinde manto, bir kısım baş örtülü, bir kısım da şapkalı gezenlerin ekseriyetini bayan öğretmenler ve memur aileleri teşkil eder. Başı açık gezenler azdır. (...) Erkeklerin ekserisi kasket giyer. Fötr şapka, memurlar ve halkın ileri gelenlerinde görülür. Şalvar kalmamıştır. Şehirli iskarpin giyer. Çarık ve yemeni köylülerde görülür."

Toplumsal yaşayışa dair daha birçok bilgi var kitapta. Günümüz İnegöl'ünün 'kozmopolit' yapısını göz önüne getirdiğimizde, gerçekten de "Neredeeen nereye!" demeden duramıyor insan.

Kim bilir, belki de İnegöl'ün tek değişmeyen şeyi, artık sadece bir-iki ehil elde yoğrulup damak tadı sahiplerinin iştahasını açan 'köfte'lerindeki o yoğun lezzettir!..


8 Ekim 2001
Pazartesi
 
İHSAN DENİZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED