T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Afganistan savaşı başlarken...

BBC Dünya Servisi, geçtiğimiz cuma günü İngiltere'de yaşayan Afganistan kökenli toplulukla ilgili bir program yayınladı.

Bu program, bildiğim kadarıyla, ABD'ye yönelik terör saldırısının ardından, Liverpool'da bir Afgan mültecinin uğradığı ölümcül saldırıyla ilgili haberden sonra, BBC'nin İngilitere'de yaşayan Afganistanlı nüfusla ikinci ilgilenişi...

Topluluğun genel sekreteri 14 yıldır İngiltere'de yaşayan bir siyasi mülteci...

Sovyet işgalinden sonra ülkesini terketmiş, işgal sona erince kendisine yeni bir yaşam kurabilmek düşüncesiyle ülkesine gitmiş.

Fakat, işgal sonrasında Afganistan'ın içine düştüğü yeni kargaşa ve anarşi dönemi, onun yeniden İngiltere'ye, siyasi mültecilik hayatına dönmesine neden olmuş.

BBC muhabiri soruyor: " Şimdi ne olacak?"

"Taliban yönetimini biz istemedik, ABD, Afgan halkına dayattı" diye başlıyor söze, Afganistanlı siyasi mülteci...

"Daha önce, Sovyet işgalini de biz istememiştik."

Afganistan üstünde hep büyük devletlerin hesapları oldu. Yine büyük devletler devrede.

Bu sefer ilginç bir birliktelik söz konusu üstelik.

Sovyet işgaline karşı Afganisan'da direnişi örgütleyen ve muhalif gruplara büyük mali ve silah desteği sağlayan ABD, bu kez Sovyet İmparatorluğu'ndan arda kalan Rusya Federasyonu ve onun etkisini üzerlerinde bütün ağırlığı ile hisseden bazı Orta Asya cumhuriyetleri ile işbirliği halinde.

Sanırsınız ki karşılarındaki düşman, esk Sovyetler Birliği'nin Kızıl Ordu'su ya da Çin'in ünlü Kızıl Ordu'su...

Hava kuvvetleri, hava savunma sistemleri ve haberleşme olanakları olmayan, velhasıl daha ziyade hafif silahlara sahip ve gerilla savaşına yatkın birliklerden oluşan bir ordu.

Günümüz ordularıyla kıyaslanınca, bu güce ordu demenin ne kadar anlamsız olduğu ortada.

En büyük avantajları ülkenin coğrafi yapısı.

Afganistan'da yenilip, büyük kayıplarla geri çekilmek zorunda kalan eski Kızıl Ordu'nun generalleri, ABD'li ve İngiliz generallere birifingler vererek Afganistan'ın hava saldırılarıyla ele geçirilemiyeceğini anlatmışlar. "Mutlaka kara savaşı gerekir" demişler.

Bizim askeri uzmanlar ise, ülkenin kuzeyindeki, Taliban'a göre 'bölücü' unsurların, Batılılara göre ise, 'Kuzey İttifakı' adını alan silahlı grupların desteklenmesi gerektiğini ve onların öne sürülmesini önermişler.

(Bu yazıyı yazıp gönderdiğim sırada, savaş henüz başlamamıştı. Cumartesi -dün akşam saatlerinde- müttefiklerin Taliban mevzilerini havadan vurmaya başladığını öğrenince, şehir içi kalıplarda yazının bazı bölümlerini değiştirmeyi uygun gördüm.)

Kuşkusuz Rusya'nın desteği ile...

Özgürlük ve demokrisi savunucusu Batılı ülkeler, bu konuda eli kanlı, özgürlük ve demokrasi düşmanı Orta Asyalı diktatörlerle işbirliği yapmakta hiçbir sakınca görmüyorlar.

Türkiye de bunu öneriyor zaten.

Ama öte yandan da Rus devlet başkanı Putin, Avrupa Birliği ülkelerini ziyaret ediyor. Alman Parlamentosu'da Almanca bir konuşma yapıyor.

Rusya yoksa ikili oynayıp Avrupa'ya Orta Asya'daki çıkarları konusunda yeni işbirliği önerileri mi götürüyor?

Avrupalıların, Avrupa Birliği ülkelerinin de, Orta Asya ile ilişkilerinde, çıkarları söz konusu olduğu için olsa gerek, demokrasi, insan hakları gibi 'yüce değerler'e pek önem vermedikleri anlaşılıyor.

Bu amaçla yoğun bir diplomasi faaliyeti yürütüldü, hala yürütülüyor.

Bu faaliyet sırasında terör lafı ne kadar geçiyor acaba?

ABD ve müttefikleri global terörün baş sorumlusu olarak gördükleri ve yargılayarak ölüme mahkum ettikleri Taliban'ın Afganistan'ını vurmak, onu cezalandırmak için acaba işi ağırdan alıyor olmasınlar?

Taliban rejiminin yıkılması meseleyi halledecek mi?

ABD yöneticileri bu işin on yıl kadar sürebileceğine ilişkin açıklamalar yapmışlardı.

Peki öyleyse mesele ne?

Orta Asya'nın zengin petrol yatakları mı?

Daha şimdiden bütün Avrupa'ya enerji sağlayan doğal gaz zenginlikleri mi?

Bunların büyük boru hattı sistemleriyle çok değişik güzergahlardan Avrupa'ya ve sıcak denizlerdeki limanlara taşınabilmesi mi?

Bu güzergahlar arasında Afganistan'a biçilen rol ne?

Sahi, şu ulusal meselemiz, Baku-Ceyhan petrol boru hattı konusu ne oldu? Artık ulusal meselemiz olmaktan çıktı mı?

Bu savaş ve sonrasında Türkiye'ye yeni bir rol biçilecek mi?

Ne zor sorular değil mi?

Bugün takvime baktım da ikiz kulelere ve Pentagon'a yapılan saldırı üzerinden neredeyse bir ay geçmiş. BBC'de konuşan Afganistanlı siyasi mülteci, ülkesine huzur ve istikrar gelmesi için daha çok bekleyecek gibi görünüyor.


8 Ekim 2001
Pazartesi
 
KORAY DÜZGÖREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED