T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Ahîliğe çok ihtiyacımız var

İçinde bulunduğumuz haftanın esnaf ve sanatkarımız açısından çok ayrı bir önemi var. Bilindiği gibi 8-12 Ekim tarihleri Ahîlik Haftası olarak kutlanıyor. Arapça "kardeşim" manasındaki ahî kelimesinden gelen Ahîlik, temelde Kur'an'a ve Hz. Peygamber'in (sav) sünnetine dayandırılan prensipleriyle İslamî anlayışa doğrudan bağlı. Tasavvufi ve iktisadi yönünün yanı sıra esnaf ve sanatkarlar arasında yaygın olan bir otokontrol sistemi. Günümüzde en çok sıkıntısını çektiğimiz denetim ve kontrol mekanizması yani.

Ahilik Haftası münasebitiyle Ahî Kültürünü Araştırma ve Eğitim Vakfı Genel Başkanı Galip Demir ile Ahîliğik-esnaf ilişkisi üzerine konuştuk. "Pabucu dama atılmak" deyimi Türkçeye kazandıran Ahîlikteki otokontrol sistemini anlattı Galip Demir. Bir ürün üretildiğinde en son ustanın elinden geçermiş. Satılan üründe bir hata olursa, o işkolunun yiğitbaşısına şikayet edilirmiş. Yiğitbaşı hata olduğunu doğrularsa, Ahî Baba, o esnafın ürünü pabuçsa pabucunu dama atarmış. Başka bir ürün ise eğer, ürüne bir ip bağlanarak dükkanın kapasına asılır, ipin diğer ucu da dama atılırmış ve o esnafın bir daha iş yapmasına izin verilmezmiş. Teşkilat bu durumu bütün vilayetlere ulaştırılırmış. Hem de çok süratli bir şekilde. Bu otokontrol sisteminin getirdiği başarı sayesinde, pabucu dama atma olayı da öyle sık sık olmazmış.

Fatih'in ahîleri vardı, ya bizim?

Başkan Galip Demir Bey'in Ahîlikle ilgili olarak aktardığı bir diğer olayda Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmed'le ilgili meşhur bir menkıbe. Sultan Mehmed, tebdil-i kıyafet alışverişe çıkar, esnafı çarşıyı dolaşır. Bir dükkana girer ve şeker, peynir, yağ gibi şeyler sipariş verir. Esnaf ise karşısındakinin padişah olduğunu bilmeden, istediklerinin sadece bir tanesini tartar, fiyatını söyler ve "Karşıdaki komşum siftah etmedi, diğerlerini de ordan al" der. Padişah, karşı dükkana gider. O esnaf da bir tanesi verir, diğerini yandaki komşusundan almasını ister. Dükkandan çıkan Sultan Mehmed, Allah'a şükrederek, "Böyle bir tebam oldukça değil İstanbul'u dünyayı fethederim" der.

Öyle padişaha, öyle esnaf

Fatih'i duygulandıran düşünce Ahîlik kültürünün yansımasından başka bir şey değil. Bir de şimdiki esnafımızın haline bakın... En muhafazakar birinin dükkanına girseniz, bir şey isteseniz. Kendisinde olmasa gider yandaki dükkandan alır, gelir size satar. Değil komşusuna müşteri göndermek, komşusunun müşterisini ayartmaya çalışır. Öyle padişaha, öyle esnaf, böyle yöneticiye böyle esnaf. İlk Osmanlı padişahlarının çoğunun ahi teşkilatına mensup şeyhler olduğu, I. Murad'ın şed kuşandığı ve teşkilattan fetihlerde askeri bir güç olarak faydalandığı bilinmektedir. Öyle devlet reislerinin, öyle esnafı, böyle devlet adamlarının böyle esnafı olması gayet doğal. Galip Demir Bey'in de vurguladığı gibi, "böyle bir gelenekten gelen esnafımız, en zor durumda olsa bile böyle hilekarlıklardan elinden geldiğince uzak durmalı."


8 Ekim 2001
Pazartesi
 
YILMAZ YILDIZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED