T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

H A Y A T

Sarnıç 'tarih kokuyor'

İstanbul Sultanahmet'te tarihimizin zenginliğini yansıtan Yerebatan Sarnıcı, tarihî özelliği ile birçok turiste ev sahipliği yapıyor.

İstanbul'un su ihtiyacını karşılamak üzere Bizans döneminde inşa edilen, Osmanlı döneminde de onarılarak kullanılan Yerebatan Sarnıcı, 143 metre uzunluğunda, 65 metre genişliğinde olup toplam 9.800 metrekarelik bir alanı kaplamaktadır. 1968 yılında tekrar onarımdan geçtikten sonra, 1985 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilen Yerebatan Sarnıcı, 1987 yılından beri ziyarete açık. Ayasofya'nın güneybatısında yeralan sarnıç, yerel halk tarafından "Yerebatan Sarayı" olarak anılmıştır. Bunun nedeni, suyun içinden tavana kadar uzanan kolonların yapıta saray görüntüsü vermesi.

Sarnıç, 527-567 yılları arasında hüküm süren İmparator Justinianus tarafından yaptırıldı. 3. ve 4.yüzyıllarda sarnıcın şu an bulunduğu yerde ticari, bilimsel ve sanatsal faaliyetlerin yapıldığı büyük bir "bazilika" olduğu sanılmaktadır. Geçirdiği iki büyük yangından sonra harabeye dönen mekan, 542 yılında 7000 kölenin uzun süren çabalarıyla İmparator Justinianus tarafından inşa edilmiş. Büyük Saray'ın su gereksinimini karşılamak için inşa edilen Yerebatan Sarnıcı, o dönemde "Basilicacistern"olalarak anılmaktaydı.

Yerebatan Sarnıcı iki bölümden oluşuyor. Birinci bölümü "GÖZ YAŞI SÜTUNU" "Bu bölüm aşkın gözyaşları olarak da yorumlanıyor. Dilek havuzunun hemen yanında yeralıyor. Halk arasında aşkın gözyaşları olarak bilinen bölüm turistlerin en çok beğendiği yer olarak da önemini koruyor. Sarnıcın ikinci bölümü, "MEDUSA". Efes'te de mevcut olan Medusa'nın ilginç bir hikayesi bulunuyor. Saçları yılandan bir kız bakışları ateş altında kalmış gibi oluyor. Mitolojide nazar boncuğunun çıkma nedeni olarak söyleniyor. İnsanların nazar boncuğu almaları ve de nazara inanmalarının Medusa'dan kaynaklandığı söylenmekte.

Sarnıcın sütun başlıkları genellikle İyon ve Korent üslupları taşımakta. Az sayıda işlenmeden bırakılmış Dor stili başlıklara da rastlanmakta.

 
Tapusuz mahalle Çırçır
Alibeyköy'de binlerce vatandaş 30 yıldır çözülemeyen imar ve tapu sorununun mağduriyetini yaşıyor.
'Alt ıslatma'ya doğal tedavi
Çocukların 4-5 yaşlarından sonra gece altını ıslatması sorununun, geliştirilen bir alarm cihazı eşliğinde uygulanan terapi ile tamamen giderilebildiği belirtildi. Şadiye Hatun Tıp Merkezi Başhekimi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Hanefi Demirtaş, Wake UP Alarm Yöntemi Davranışsal Tedavi'de alarm cihazı kullandıklarını ifade ederek, "Wake UP Alarm Terapisi"nde, geliştirilmiş bir alarm cihazıyla birlikte şartlandırma tedavileri uygulandığını anlattı. Dr. Demirtaş, bugüne kadar elde edilen sonuçların, birçok tedavi alternatifi arasında en iyisi olduğuna dikkat çekerek, başarı oranının yüzde 90'dan fazla olduğunu kaydetti. Alarm tedavisi yaklaşık 2-3 ay sürüyor ve çocuk 1 ay tamamen kuru kaldıktan sonra tedavi sonlandırılıyor.
14 Ekim 2001
Pazar
 
Künye
Temsilcilikler
Reklam Tarifesi
Abone Formu
Mesaj Formu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED