T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Nobel Orta Asya'ya verilmeliydi

Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Asya'daki son gelişmeler, dünyadaki barış ve düzenin sağlanmasında Müslümanlar'ın vazgeçilmez bir yeri ve önemi olduğunu gösterdi.

Afganistan'a Amerika'nın öncülüğünde açılan savaş, İslam dünyasında olduğu kadar Batı ülkelerinde de köklü değişmelere yol açacak gibi görünüyor. Türkiye bile değişmeye başladı.

Yeni yüzyılda globalleşmeyle Batı kültürünün bütün dünyayı işgal edeceği konuşuluyordu. New York'a yapılan "faili meçhul" intihar saldırısının Ladin'in üzerine yıkılmasından sonra glokalleşmeden söz edilmeye başlandı.

Batı dünyası, İslam'ın yalnızca Araplar'a ait bir inanç olmadığını gördü. Orta Asya'da, Hint Kıta'sında, Çin'de ve Pasifik'te bir milyara yakın Müslüman nüfusun yaşadığı ortaya çıktı.

Geçmişte İspanya'da Doğu Avrupa'da ve Rusya'da olduğu gibi, Batı ülkeleri yeniden İslam dünyasıyla karşı karşıya geldi. Daha da önemlisi, İslam Avrupa'ya olduğu gibi, Amerika'ya da yerleşmiş durumda.

Batı'nın İslam'a savaş açması, aynı zamanda bir iç savaştır. Bu yüzden, Amerika ve İngiltere terörle savaşın İslam'la savaş olmadığını tekrar tekrar vurgulamak zorunda kalıyor.

Bir kıvılcımın İslam ve Batı dünyasını büyük bir yangın alanına çevirebileceği bir dönemde, İsveç İslam karşıtı "İngilizleşmiş Hintli bir Tirinidatlı"ya Nobel Edebiyat Ödülü verdi.

Naipul, İran, Pakistan, Malezya ve Endonezya'yı gezerek, izlenimlerini "Among the Believers" adıyla kitaplaştırdı. Yazar aklınca Arap olmayan Müslüman toplumların geçirdiği değişim ve dönüşümü gözlüyor.

Ona göre, sonradan Müslüman olmuş toplumlar gelişmek yerine gerilemiş. "Toplumlar kendi geçmişlerini ve kültürlerini inkar etmeden" değişemezlermiş.

Naipul, İran'da Humeyni döneminde, vitrinlerin Batı ülkelerinin ürünleriyle dolu olduğunu görünce, rahatlamış. Onun bu gözlemi, Fukuyama'nın "Tarihin Sonu"nu ilan ederken Müslümanlar'ın Batı'ya bir alternatif olamayacağı düşüncesini pekiştirmişti.

Nobel Edebiyat Ödülü bugüne kadar hep siyasi gerekçelerle, kişilerden daha çok ülkelere verildi.

İsveç Akademisi, kendi ülkesi başta olmak üzere bütün dünyada "İslam ve Batı" çatışmasının tartışıldığı bir dönemde, "devşirilmiş" bir toplum ve onun "devşirme" edebiyatçısına ödül verdi.

Akademi "Bütün fetihçilerin beraberlerinde getirdiği, bir önceki kültürü yok eden fetih kültürüne" karşı oy vererek, herşeyden önce kendi kendini inkar ediyor.

İsveç Hristiyanlık'tan arındırılmış, korsan Vİking kültürüne dönerek, dünyaya ne verebilir?

İsveç Akademisi biraz uzun vadeli düşünebilseydi, bu yılın edebiyat ödülünü, Orta Asya'nın büyük romancısı Cengiz Aytmatov'a verirdi.

İsveç unutmasın, Orta Asya'da barış olmazsa, Avrupa'da barış hiç olmaz.


24 Ekim 2001
Çarşamba
 
NAZİF GÜRDOĞAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED