T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Çıldırmış bunlar!

Evet, çıldırmış bunlar!

Milli Eğitim Bakanlığı'nın yaptığı dil katliamından sözediyorum; işini gücünü bırakıp bu milletin diliyle oynamasından, bazı temel kavramları yasaklamasından yani.

Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı Talim ve Terbiye Kurulu'nun okullarda yasakladığı kelimeler listesine şöyle bir bakın, bu adamların, hiç de bu milletin hayrına bir şeyler yapmak gibi bir dertleri olmadığını göreceksiniz. İşte bakanlığın yasakladığı kelimeler listesi:

"Asır, Bahtiyar, Câhil, Devir, Devre, Esir, Fakir, Felâket, Fert, Fiil, Fikir, Hakikat, Has, Hâtıra, Hatip, Hayat, Haysiyet, Hiciv, Hukuk, Hür, Hürriyet, Istırap, İdrak, İstiklâl, İlim, İmlâ, İsim, Kabiliyet, Kafiye, Kanun, Karakter, Kısım, Mâna, Mâzi, Medeni, Medeniyet, Mekân, Memleket, Meşhur, Mısra, Millet, Milli, Milliyetçi, Milliyetçilik, Muamele, Nakarat, Nakletmek, Nesil, Nesir, Nutuk, Örf, Sun'i, Şahıs, Şema, Şive, Tabiat, Tabii, Tasvir, Tavsiye, Tecrübe, Teferruat, Tenkid, Terbiye, Teşkilat, Unsur, Vasıf, Vasıta, Vatan, Vezin"

Böyle bir şey olabilir mi? İnsanın aklı, mantığı, havsalası almıyor; nutku kesiliyor!

Dünyanın herhangi bir ülkesinde böylesine saçma sapan bir katliam yapılabilir mi?

Evet, bu bir katliamdır; hem de eşi benzeri görülmemiş bir katliam! Bir milletin yüzyılların acısı, ıstırabı, mücadelesi, tecrübesi, birikimi ile geliştirdiği bir dili, bir kalemde yoksaymak ne demektir biliyor musunuz siz?

Bir milletin dilini katletmek, o milleti; o milletin kültürünü, tarihini, düşüncesini, sanatını, ruhunu katletmek demektir!

Bir milleti yok etmenin en öncelikli yolu; o milletin duygu, düşünce, sanat, edebiyat ve ruh dünyasını inşa ve temsil eden; yeniden üreten ve yaşatan; hayatını, iç ve dış dünyasını velhasılı her şeyini belirleyen dilini yok etmektir!

Eğer bir milletin dili, cebren ve hile ile değil; alenen, güpegündüz, milletin gözünün içine baka baka yok ediliyor; katlediliyorsa, bilin ki, o millet yok edilmek, "katledilmek" isteniyor demektir.

Dili yok edilen bir millet, konuşamaz; düşünemez; hem kendisiyle, hem de dünyayla iletişim kuramaz; hem kendi yapıp ettiklerini, hem de dünyada olup bitenleri anlayamaz, anlamlandıramaz; hattı harekatını tayin edemez!

İnsanlar, toplumlar dil ile düşünebilir; dil ile hayatını sürdürebilir; dil ile anlaşabilir; dil ile sanatta, kültürde, düşüncede özgün, özgür ve yaratıcı bir şeyler yapabilir.

Heidegger, "dil, özne'nin / varlık'ın evidir. İnsan, varlığın evinde (yani dil'de) iskân eder (varolabilir). Düşünce üretenler, sözcüklerle bir şeyler yaratanlar, bu evin (dil'in) muhâfızları olanlardır," der.

Dili olmayan, yok edilen bir milletin, bırakınız, bu dünyaya bir şeyler söyleyebilmesini, varolabilmesi, varlığını, hayatiyetini, istiklalini, hürriyetini, haysiyetini, şahsiyetini, kabiliyetini sürdürebilmesi imkansızdır.

Hak, hukuk, hakikat sözcüklerinin yasaklandığı bir yerde elbette ki hak, hukuk ve hakikat'e yer olmayacaktır. Haysiyet sözcüğünü yasaklayanlar, çocuklarına haysiyeti, haysiyetli olmayı, haysiyetli işler yapmayı nasıl öğretecekler acaba? Haysiyetsiz, hürriyetsiz, zürriyetsiz, şahsiyetsiz, ahlaksız, ruhsuz, terbiyesiz, tecrübesiz, vatansız bir millet mi yaratmak istiyorsunuz siz?

Kimsiniz siz? Nereden çıktınız? Bu milletten, bu milletin kültüründen, tarihinden, medeniyetinden, hayatından, haysiyetinden neden bu kadar ürküyorsunuz? Bu milletin hürriyetiyle, hayatıyla, medeniyetiyle, tarihiyle, kültürüyle, diliyle oynama cüretini, nereden alıyorsunuz siz?

Haysiyetine, şahsiyetine, hürriyetine, istiklaline, terbiyesine, vatanına düşkün bir millete sömürgecilerin bile yapmaya cesaret edemeyecekleri bir katliamı nasıl yapar; bir milletin haysiyeti, hürriyeti, istiklali, kabiliyeti, karakteri, şahsiyeti demek olan diliyle, dilinin ürünü olan kültürü ve tecrübesiyle, kollektif hafızasıyla, medeniyetiyle nasıl olur da böylesine ilkel ve iğrenç bir şekilde oynama cüreti gösterebilirsiniz?

Haysiyet, hürriyet, istiklal, şahsiyet, vatan, millet ve medeniyet kanınıza mı dokunuyor sizin?

Evet kimsiniz siz? Ve ne yapmak istiyorsunuz? Yaptığınız şeyin bu milleti, bu milletin kültürünü, iddialarını, sözlerini, medeniyetini, tarihini, tecrübesini, şahsiyetini, kabiliyetini ve karakterini yok etmek anlamına geldiğini göremeyecek kadar zır cahil olamazsınız!

İngilizce'nin, Fransızca'nın, Almanca'nın, İtalyanca'nın, İspanyolca'nın en az % 30'u, % 40'ı ortak sözcüklerden, kavramlardan oluşur. Ve bu ortak sözcükler veya kavramlar bir kültüre ve medeniyete ruhunu veren temel dinamiklerdir. Siz hiçbir Fransız'ın, dilimizden şu İngilizce kökenli sözcükleri; bir İngiliz'in dilimizdeki şu Latince, Grekçe, İspanyolca sözcükleri temizleyelim, diyecek kadar çıldırmış olabileceğini tahayyül edebiliyor musunuz? Böyle bir şeyi düşünmeye bile kalkışan adama en basit ifadeyle "zır cahil, çıldırmış bu adam" demezler mi?

O halde siz, Arapça'dan, Farsça'dan dilimize geçen ve yüzyıllar öncesinden Türkçeleşen ve kendimize malettiğimiz temel kavramları (dinamikleri) yok etmekle, bu ülkenin kültürünü, medeniyetini, tarihini, şahsiyetini, hürriyetini, haysiyetini ayaklar altına aldığınızı, tarumar ettiğinizi göremiyor olacak kadar zır cahil olamazsınız! Eğer öyleyse ne işiniz var orada!

Kimsiniz siz? Kaç kişiniz? Yaptığınız şeyin hiçbir meşruiyeti, hiçbir tabanı, temeli olmadığını size nasıl anlatmalı acaba?

İnin tepemizden! Artık attığınız her adım, bu milletin istiklalini, şahsiyetini, hürriyetini, medeniyetini ayaklar altına almaktan başka bir işe yaramıyor! Milletin tepesinde tepindiğiniz yeter artık!

Ey Millet Meclisi'nin değerli üyeleri! Millet, bu saçma sapan şeylere karşı bir şey yapamıyor. Hiç olmazsa siz bir şeyler yapın ve bu katliamı durdurun!

Mesela, "Ulusal" Eğitim Bakanlığı'nın kapısına kilit vurun! Veya bu adamları bir daha o kapıdan içeri sokmayın! Ya da bir mağaraya tıkın topunu birden. Millet'le, Memleket'le, Hürriyet'le, Şahsiyet'le, Haysiyet'le, Vatan'la, İstiklal'le, Medeniyet'le sorunu olanları mağara paklar ancak!


24 Ekim 2001
Çarşamba
 
YUSUF KAPLAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED