|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Hanımlar, Medeni Kanunu'nda, asıl, mal rejimini düzenleyen hükümlerle yakından ilgiliydiler. Ama, istediklerini elde edemediler. Kadın mağdur
Medeni Kanun'a göre, 4 çeşit mal rejimi mevcut: 1) Mal Ayrılığı, 2)Paylaşmalı Mal Ayrılığı, 3) Edinilmiş Mallara Katılma, 4) Mal Ortaklığı. Türkiye'de yıllardır, mal ayrılığı rejimi uygulanıyor. Eğer karı-koca arasında özel bir mukavele yoksa, eşlerin menkul ve gayrimenkulleri, boşanma halinde kendi üzerlerinde kalıyor. Böyle bir durum genelde kadını mağdur ediyor. Zira erkek, para getiren bir işte çalışıyor, karısı ise ev işi yapıyor, çocuk bakıyor. Hatta köylerde, tarlayı süren, yükü taşıyan da kadın. Buna mukabil her mal erkeğin üzerinde görünüyor. Üstelik boşanma kolaylaştırıldı. Kusura bağlı boşanmanın yanı sıra, evliliğin temelden sarsılması halinde, belirli bir süre bekledikten sonra otomatik boşanma hakkı eşlere tanındı. Boşanma kolaylaşırken, mağdur olan eşin ekonomik bağımsızlığa kavuşturulması ihmal edilmişti. İşte bu yüzden, İsviçre'de ve diğer bir çok ülkede uygulanan Edinilen Mallara Katılma rejimine geçilmek istendi. Mal rejimleri
Adalet Komisyonu'nda mal rejimi bölümü görüşülürken, "Edinilen Mallara Katılma" uygulamasına karşı çıkıldı ve çoğunluk "Paylaşmalı Mal Ayrılığı" sistemini benimsedi. Aslında, dünyada, 4 değil 3 farklı tatbikat var: Mal Ortaklığı, Mal Ayrılığı, Edinilen Mallara Katılma. Paylaşmalı Mal Ayrılığı ise, Türkiye'ye has bir rejim. Edinilen Mallara Katılma rejiminde, evliliğin başından itibaren, karı-kocanın edindiği mallar (fabrikadan araziye, evden arabaya ve bankadaki paraya kadar, menkul-gayrimenkul her şey) boşanma veya ölüm halinde paylaştırılıyor. Miras yoluyla gelen maddi imkânlar paylaşıma girmiyor. Ama mirastan elde edilen gelir taksim ediliyor. Medeni Kanun tasarısını hazırlayan heyet, Türkiye şartlarına daha uygun gördüğü için, hukuki rejimin, Edinilen Mallara Katılma yerine, Paylaşmalı Mal Ayrılığı rejimi olmasını tercih etmişti. Paylaşmalı Mal Ayrılığı rejimine göre, boşanma veyahut vefat durumunda, malların tümü değil, sadece ortak kullanılan bir kışlık ve varsa bir yazlık ev, araba, bir de bankadaki, ailenin geleceğini teminat altına alan tasarruf paylaşılıyordu. Diğer mal mülk, sahibi kimse, onda kalıyordu. Paylaşmalı Mal Ayrılığı, Türkiye'ye has bir sistem; uygulaması çok daha kolay. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Adalet Komisyonu'nda, çoğunluk, bu yüzden Paylaşmalı Mal Ayrılığı'nı benimsedi. Türk'ün tavrı
Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Paylaşmalı Mal Ayrılığı'na geçildiği için neredeyse istifa edecekti. Medeni Kanun'un mal rejimi ile ilgili hükümleri atlanarak, diğer maddelerin müzakeresine başlanıldı. Bu arada koalisyonun DSP kanadı ile MHP kanadı arasında karşılıklı ikna görüşmeleri gerçekleşti. Türk, hukuki rejim olarak mutlaka "Edinilmiş Mallara Katılma", benimsensin istiyordu. Koalisyon ortaklarından, özellikle MHP buna karşı çıkıyordu. Konu bir hükûmet meselesi haline geldi. Sonunda anlaşma sağlandı. Ama "Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olundu" Tekrir-i müzakere yoluyla, "Paylaşmalı Mal Ayrılığı"ndan, "Edinilen Mallara Katılma" rejimine geçildi, fakat bu arada, uygulamaya, kanunun yürürlük tarihinden itibaren başlanılması kabul edildi. Gerekçe olarak "Edinilen Mallara Katılma" rejiminin geriye doğru tatbik edilmesinin, kargaşa yaratacağı belirtildi. O zaman niçin Paylaşmalı Mal Ayrılığı'nda kalınmadı? Paylaşmalı Mal Ayrılığı rejiminin uygulanması çok daha kolaydı. Çünkü paylaşım, bir yazlık, bir kışlık ev, bir araba ve bankada bulunan belirli miktardaki parayla sınırlı tutulmuştu. Bu rejim, fatura ve belge muhafaza etme alışkanlığı olmayan bir toplumun şartlarına daha uygundu. Bu yüzden hiçbir sorun yaratmadan evliliğin başından beri uygulanabilecekti. MHP'nin aldığı taviz
MHP, "Paylaşmalı Mal Ayrılığı"ndan "Edinilmiş Mallara Katılma" rejimine geçerken, Bakan Sami Türk'ten iki önemli taviz aldı: Bunlardan biri -ki hayati ehemmiyet taşıyor ve kadın teşekküllerinin tepkisini çekiyor- uygulamanın, kanunun yürürlük tarihinden başlatılması. Böylece yeni düzenlemenin kabulü tarihine kadar edinilen mallar, gene mal ayrılığı rejimine tâbi olarak kalacak. 13-14 milyon evli kadın var Türkiye'de. Bu kadınlar, yeni düzenlemelerden, eskiye dönük olarak yararlanamıyor. Boşanma halinde, yeni Medeni Yasa'nın yürürlük tarihinden önce edinilen mallara, "Mal Ayrılığı" rejimi, daha sonra edinilen mallara ise, "Edinilen Mallara Katılma" rejimi uygulanacak. Yeni mal rejimini bekleyen hanımlar, şu anda değişiklikten yararlanmadığını görünce tepki gösteriyorlar. MHP'nin aldığı ikinci taviz şu: Zina veyahut cana kast hallerinde, "Edinilmiş Mallara Katılma" rejimi, hâkimin takdirine bağlı olarak uygulanacak. Bu düzenlemeye de kadın kuruluşları -evlilik sırasında edinilen maldan pay almak eşin hakkı, emeğinin karşılığı; zina yapmış olması veya cana kastetmesi, bu hakkını ortadan kaldırmaz gerekçesiyle- karşı çıkıyorlar. Evlilik zedelenebilir
Medeni Kanun müzakereleri sırasında, bir önerge ile, kanuni mal rejiminin yürürlük tarihini değiştirmek isteyenler olabilir. Ayrıca "Edinilmiş Mallara Katılma" yerine "Paylaşmalı Mal Ayrılığı"na geçişi arzu edenler de çıkacaktır. Bence doğru olan, Paylaşmalı Mal Ayrılığı'na geçmek, ama bu arada, yürürlük maddesini değiştirerek, uygulama tarihi olarak, evliliğin başlangıç tarihini almaktır. Paylaşmalı Mal Ayrılığı rejiminin yasal rejim haline gelmesi, hem Türkiye şartlarına daha uygundur, hem de uygulamanın evliliğin ilk gününden başlamasını kolaylaştıracaktır. Konu biraz karışık olduğu için, uygulama konusunda da bilgi vermek isterim. Eğer eşler, -kendilerine tanınan 6 aylık süre içinde- özel bir mukavele imzalamazlarsa, kanuni mal rejimi olan, "Edinilen Mallara Katılma" rejimine tâbi olacaklar. Buna mukabil, imzalayacakları bir mukavele ile istedikleri, mal rejimini seçebilirler. Ama ya eşler arasında uzlaşma sağlanamaz da, bu yüzden sözleşme imzalanamazsa, o takdirde yasal mal rejimi (Edinilen Mallara Katılma) uygulanıyor. Zaten Adalet Komisyonu'nda tartışma bu yüzden çıktı. Mevcut evliliklerde karı kocalar, mukavele imzalama konusunda birbirlerini ikna edemezlerse, tatsızlık çıkabilir; evlilik müessesesi zedelenebilir. Çocuklar mağdur
Yeni mal rejimi, çocuklardan ziyade eşin hakkını koruyor. Edinilmiş Mallara Katılma rejiminde, artık değer paylaşılıyor. Erkek, kadının, kadın da erkeğin malının yarısını hak ettiği için, boşanma yahut ölüm halinde, eşlerin evlilik sırasında elde ettikleri menkul ve gayri menkul değerler birbirinden çıkarılıyor, artık değer bulunuyor. İşte bu artık değer, ikiye bölünerek eşler arasında taksim ediliyor. Çocuk değil, eşin yararına işleyen bir sistem. Meselâ, vefat halinde, sağ kalan eş, önce, artık değerin yarısını alıyor, sonra miras hakkı olarak, ölen eşin mallarının dörtte birini alıyor; eksilen değerin dörtte üçü çocuklara kalıyor. Diyelim ki, bir adamın ilk evliliğinden iki çocuğu var. Boşandı, ikinci defa evlendi. Bu ikinci evlilik sırasında zenginleşti, bir dükkân, bir ev aldı. Bankada yüklüce parası birikti. Tekrar boşanıyor. Dükkân, ev bir değerlendirmeye tâbi tutulacak, bankadaki para da dahil, her şeyin yarısı ikinci eşe kalacak. Çocukların hakkı gözetilmiyor. Ayrıca malların tasfiyesinin ve bunların kıymetinin takdir edilmesinin bazen yıllarca sürebileceği de unutulmamalı. O zaman zarfında, boşanan eş mağdur olacak. Keşke, Komisyon'da ilk kabul edildiği şekliyle, yasal rejim olarak Paylaşmalı Mal Ayrılığı'na dönülebilse. Buna mukabil, uygulama tarihi evliliğin başlangıcı olarak kabul edilse. Dedik ya... Bakanın ısrarı yüzünden "Dimyata pirince giderken, evdeki bulgurdan" olundu. Kadınlara daha geniş haklar tanıyor gerekçesiyle Edinilmiş Mallara Katılma benimsenirken, uygulama tarihinin kanunun yürürlük tarihine kayması yüzünden, halen evli olan kadınlar beklediklerini bulamadılar.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |