|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Amerika Ermenistan'la ilişkileri sebebiyle Azerbaycan'a 1992'den beri uyguladığı ambargoyu kaldırmış. Demek ki Azerbaycan önemli ölçüde çıkar alanına girdi Amerika'nın. Amerika, önemli ölçüde çıkar alanına girdiği için, Pakistan'a atom bombasına sahip olduğu gerekçesiyle uyguladığı ambargoyu da kadırmıştı. Amerika, Türkiye ile ilişkilerinde de önemli restorasyona gitti, gerek Kıbrıs gerekse insan hakları sebebiyle uyguladığı örtülü silâh ambargosunu kaldırdı. Bu politikaların yanlışlığını ancak farklı bir çıkar hesabı gündeme geldiği zaman anladı Amerika. Yalta'da Doğu Avrupa'yı Sovyet nüfuzuna terketti, taa Sovyetler'in dağılmasına kadar 45 yıl adeta tarih dışı kaldı bu ülkeler. Bir günahtı işlediği Amerika'nın... Vietnam'da yaptıklarına da ağladı Amerika sonraları... Acaba Hiroşima ve Nagazaki günahlarına ağladı mı bilmiyorum... Amerika, 11 Eylül sonrası ittifak arayışları içinde neredeyse Doğu Türkistan'ı Çin'in, Kafkasları Rusya'nın insafına terkeder göründü. Özbekistan'daki muhalif islâmî gruplar ise Kerimov diktatoryasının eline kaldı. Keşmir arada duruyor çünkü Amerika, Hindistan ve Pakistan ittifakı arasında onu ne yapacağını bilemiyor. Aşağıda Hindistan, yukarıda Pakistan... Kanlı bıçaklı olduğu İran konusunda bile kafası karışık Amerika'nın... Çünkü Irak'la düşman olunca İran'ın da düşmanlığı taşınamıyor. Amerika Filistin'de neredeyse 11 Eylül'den bu yana kanlı bir operasyon icra eden İsrail'le bütünleşmekten nasıl kurtulacağına bir türlü karar veremiyor. Amerika, Afganistan'da nasıl bir iktidar oluşacağı konusunda da kararsız. Orada da aşağıda sakal, yukarda bıyık gözüküyor. Bu arada, adeta "global 28 şubat" projesinin ayak sesleri gibi uygulamalar sergileniyor. İslâm ülkelerine değişik vesilelerle yardım organizasyonları düzenleyen kuruluşlar, "terörün arkasında yer almak"la suçlanıp itibar erozyonuna uğratılmak isteniyor. Bir yerde bunlar, "mazlum İslâm toplumları"na ulaşacak kolu kanadı kırmak anlamına geliyor. Nitekim, Türkiye'de Afganistan'a sırf insanî amaçlarla yardım yapmak isteyen insanlar çaresizlik içinde kıvranıyor. Doğu Türkistan'ın en son başbakanı merhum İsa Alptekin Beyefendi, Rabıta kanalıyla ülkesine binlerce Kur'an-ı Kerim gönderildiğini bildirmişti vaktiyle. Rabıta, 12 Eylül döneminde de, askerî yönetimin bilgisi içinde, Avrupa'da hizmet veren Türk imamların maaşlarını ödemişti. İmamlar hizmeti Türk vatandaşlarına vermiş, bedeli Rabıta tarafından ödenmişti... Şimdi bütün bunlar suç oldu. Oysa Doğu Türkistan'da bir Türk varlığı mevcutsa, bu ancak Kur'an'la buluşmaları, kendi kimliklerini diri tutmaları sayesinde olmuştur. Avrupa'daki Türk varlığının korunması da, onların kimlikleriyle yakından ilgilidir. Kimlik duyarlılığı içinde ise, dinî hassasiyet çok hayati bir pay sahibidir. Doğu Türkistan'ı Çin'in insafına terketmenin, Türkiye için, manevî ve stratejik boyutu ayrı, ama bunun bizzat Amerika için bile önem arzettiği üzerinde düşünülmüş müdür? İsa Bey sağ olsaydı bunu, Amerikan yöneticilerinin kafasını patlatırcasına haykırırdı. Doğu Türkistan'ı Çin'in insafına terketmek, Amerika için affedilmez bir günahtır ve şunu söyleyebiliriz ki, Amerika yıllar sonra bu günahına ağlayacaktır. Bir gün, Çin'in zaptedilmez bir güç haline geldiği bir gün Amerika'nın gündemine Doğu Türkistan'ın bağımsızlık talebi girecektir. Amerika bir gün Çeçenistan'a bugün yaptığına da, yani Çeçen direnişini "terörizm" diye damgaladığına da ağlayacaktır. Aynı ağıt Türkiye'nin kitabına da yazılmıştır. TESEV'in Brüksel'de düzenlediği "Kafkasya'da İstikrar Arayışı" konulu konferansta Dışişleri Bakanı İsmail Cem Rusya'nın 11 eylül sonrası Çeçenler'e ve Gürcistan'a yönelik girişimlerini ima ederek "Kafkasya kimsenin arka bahçesi olamaz" diyor. Haklı bir uyarı. Bunlar, daha taşlar yerine oturmadan ortaya çıkan sorunlar... Atılan her adım, yarınları inşa ediyor ve bize göre yanlış inşa ediyor. Çünkü islâmî alan darbe yiyor, İslâm dünyası ile Amerika'nın ilişkileri derin biçimde yaralanırken, bu arada Çin ve Rusya gibi bölgenin devleri stratejik kazanımlar elde ediyorlar. İslâm toplumları, BM'nin utangaç uyarılarına rağmen Afganistan'a yağan misket bombalarını ve sayıları yüzleri (belki de binleri, çünkü Afganlar ölülerini bile sayamayacak bir mazlûmiyet içindeler) bulan sivil ölümlerini ve parçalanmış çocuk cesetlerini unutmayacaktır. İslâm toplumları Amerika'nın Afganistan'a kan kustuğu sıralarda İsrail tanklarının Filistin köylerinde tarihin en gaddar kan dökücülüğüne imza atmasını unutmayacaktır ve bunlar da Amerikan dosyasına dercedilecektir. Amerika'nın kafasının ciddî biçimde karışık olduğu gözleniyor. Ve bu yüzden sonuçta İslâm ülkelerini - toplumlarını yakan büyük günahlar işliyor. Bu coğrafya, öyle, kolay oynanacak bir dama tahtası değildir. İsterse süper güç olsun, yapılan eylem, ilâhî bir düzenleme anlamına gelmiyor, o yüzden de mutlak bir teslimiyet bulma imkânı yoktur. Amerika, yaptığı eylemin, İslâm toplumlarında nasıl algılandığını okumak ve geleceğe ilişkin yatırımlarını ona göre yapmak zorundadır. Ben şu anda, İslâm ülkelerinde, başka müslüman toplumların yaşadığı acıya en duyarsız olan insanların bile, Afganistan'dan gerçek ölüm görüntüleri yeterince yayınlanmamış olsa bile, derin bir yürek burkuntusu yaşadığına inanıyorum. Amerikan bobardımanınını savunanların yazıları utançtan kızarıyor, en azından bunu okumak lâzım. Hiçbir pazarlık gücü olmadığı için Çin'e kurban verilen Doğu Türkistan Amerika'nın günah hanesine yazılmıştır, Rusya'ya sunulan Çeçenistan öyle... Filistin'de işlenen cinaayetlerin oluşturduğu günah dosyası tarihin Amerika ile hesaplaşmasında yer alacaktır. Bilmem kaç yıl sonrasında, bir bunaltı döneminde, Azerbaycan'a, Pakistan'a ve Türkiye'ye denildiği gibi bu İslâm yurtlarına da "Affedersiniz" denilecektir... Türkiye'den, kendini aşan bir hassasiyet bekleme hakımız vardır, diye düşünüyorum. Tıpkı Bosna ve Kosova'da olduğu gibi, Kafkaslar (yani Çeçenistan) ve Asya'daki tüm Türk coğrafyası (tabiî Doğu Türkistan) Türkiye'nin savunma sedleridir. Bunların birilerine kurban verilmesi konusunda ilk ve en net tavrı Türkiye koymalıdır. En azından insanî kaygılarla...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |