T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Taliban'ı sorgulamak ya da yeni küresel dalgayı algılamak

Amerika'nın yeni "ekonomik savaşı"nın arkasında yatan gerekçeleri, Afganistan'la başlayan sürecin nerelere kadar uzanacağını, küresel düzeyde tartışmasız askeri, siyasi ve ekonomik denetim oluşturmak için girişilen savaşın Müslümanlara ne tür dönüşümleri dayatacağını öngörmek için kafa yormak gerekirken, İslam dünyasında şiddetli bir Taliban tartışmasının sürüyor olması, yeni sürecin algılanmasına yardımcı olmayacak.

Sanki sorun Afganistan'ın istikrarsızlığı, Taliban'ın ne kadar çağdışı olup olmadığı, teröre destek verip vermediği, ne tür İslam'ı temsil ettiği veya Müslümanların bu yapıyı savunup savunamayacakları imiş gibi, küresel yeni dalgayı okumak için çaba sarfetmeyenler, Taliban'ın İslam'ı temsil etmediğini ve Taliban imajı ile İslam imajının örtüşmediğini ispatlamaya, İslam'ın Batı'daki imajını düzeltmeye çalışıyorlar. Birileri özellikle tartışmanın bu noktada kilitlenmesi için yoğun çaba harcıyor.

Bu sorgulamanın önü alınamaz

Taliban'ın İslam anlayışının sorgulanmasıyla başlayan bu eğilim, zamanla ABD'nin tehdit algılamalarına ve müdahale ettiği kriz bölgelerine göre değişim gösterecek. Müslümanlar o zaman da Keşmir, Çeçenistan, Doğu Türkistan ve Filistin gibi özgürlük savaşı veren insanların İslam anlayışını sorgulamaya başlayacak. Endonezya'da Suharto sonrası iktidara gelen İslami organizasyonların hangi tür İslam'ı temsil ettiğini, Mindanao'da sömürge döneminden beri bağımsızlık savaşı veren Müslümanlar'ın hangi mezhepten olduğunu, Malezya İslam Partisi'nin siyasi faaliyetlerinin İslam'la ne kadar ilgisi olduğunu tartışacak...

ABD'nin yeni savaşını yaydığı bütün kriz bölgelerindeki Müslümanlar üzerinde bir sorgulama ve yargılama furyası devam edecek. Ne Müslüman Kardeşler kalacak ne sufi öğretiler. Ne modernistler kalacak ne gelenekçiler. Ne radikaller kalacak ne muhafazakarlar. Böyle giderse, Anglosakson dünya hegemonyası için tehdit olarak algılanan herkes bu sorgudan geçecek, yargılanıp dışlanacak.

Müslümanlar, hiç tecrübe etmedikleri bu süreci böyle algılamaya devam ederlerse, dünya Müslümanlarının siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel kurumları bu sorgulamadan çok büyük yaralar alarak çıkacak, bir çokları da sürece direnemeyecek.

Batı hangi İslam imajını onayladı?

Birileri dünyanın kaynaklarını kontrol altına almak ve yeni bir dünya kurmak için İslam coğrafyasını kaosa sürüklerken Müslümanlar onların savaşı için kılıç sallamış olacaklar. Batı bugüne kadar hangi İslam imajının onaylamış ki Müslümanlar Batı'nın beğeneceği İslam arayışına giriyor ve kendilerince dışarıda kalanları yargılıyor. Hazar enerji kaynaklarını Afganistan üzerinden iki bin beş yüz kilometrelik boru hattıyla Hint Okyanusu'na ulaştırmak için Taliban'a destek verenlerin böyle bir imaj sorunları var mıydı?

Eğer Afganistan tartışılacaksa yirmi gündür binlerce bomba ve füze ile dövülen bir Müslüman coğrafyanın mahremiyetine yönelik saldırı, mülteci konvoylarında, hastanelerde, evlerinde bombalanan masum Afgan halkının yaşadığı trajedi tartışılmalı.

Oysa bu ne Taliban savaşı ne de Afganistan'la başlayıp bitecek bir savaş. ABD petrol çevreleri şimdiden savaş sonrası projeleri tartışıyor ve kurulacak yöne yönetimin ABD'ye Hazar enerji kaynakları için yeni rota sağlayacağını, Afganistan'dan geçecek boru hattının devreye gireceğini konuşuyor.

ABD ve İngiltere'nin Afganistan macerasından geriye kalan enkazı kaldırmak da Müslüman ülkelere düşüyor. Daha şimdiden Afganistan'a "Müslüman Barış Güçü" yerleştirilmesi tartışılıyor. Karşılığında ise muhtemelen bu ülkelere bir kaç milyar dolar kredi verilecek. Kriz bölgelerindeki Müslüman ülkeler "stratejik konumlarını paraya tahvil etme" yarışına girdiler bile. Sadece Türkiye'den son ekonomik krizden sonra Batı'ya kaçan paranın yüz milyar dolar civarında olması verilecek bir kaç milyar doların da aslında bu ülkelerin "çalınmış sermaye"leri olduğunu gözler önüne sermiyor mu?

Yeni Dünya Görüşü

Yeni küresel sömürge savaşı Filipinler'den Endonezya'ya ve Malezya'ya, Kuzey Afrika'dan Orta Asya'ya kadar olan Müslüman kuşak kontrol altına alacak ve bu bölgelerde şiddetli iç çatışmalara yol açacak bir süreçtir. ABD subayları Mindanao'da Müslümanlar'a karşı Filipin ordusunun saflarına katıldı ve ikinci cepheyi açtı bile. Yakında Keşmir'de veya bir başka yerde Amerikalı askerlerin Müslümanları ezen orduları yönlendirdiğini göreceğiz.

Bu savaşta Amerika'nın yanında yer almayan Müslüman ülkelerin nasıl cezalandırıldığını, iktidarların nasıl devrildiğini, siyasi, ekonomik, kültürel ve ahlaki gerekçelerle bu sömürge savaşının karşısında yer alanların nasıl tasfiye edileceğini, İslam'ı veya Müslümanların temel haklarını savunmanın terörle bir tutulacağını, yeni konjonktürde sömürgecilerin safında yer alanların kendi toplumlarına nasıl yabancılaşacaklarını ve Müslümanlarla aralarına mesafe koyacaklarını hep birlikte göreceğiz.

Körfez Savaşı ile Başlayan Yeni Dünya Düzeni tartışması yerini Yeni Dünya Görüşü'ne bıraktı. ABD'nin tartışmasız dünya imparatorluğunu öngören yeni dönemde, askeri, ekonomik ve siyasi hegemonyanın sağlama alınması için İslam dünyasına çeki düzen verilmesi planlanıyor.

Siyasi, sosyal ve ekonomik iddiaları ve talepleri olmayan, Müslüman coğrafyanın sömürülmesine, kaynaklarının yağmalanmasına ses çıkarmayan, ABD'nin ayakta tuttuğu yerel iktidarlarla sorun yaşamayan bir İslam anlayışı öngörülüyor. Bu projeye karşı olan her itiraz terör kabul edilecek. Böylece Anglosakson sömürü bir elli yıl daha kendini garantiye alacak. Hesap bu... Bakalım tutacak mı? Bütün bunlar dururken, yeni dünya savaşının mağdurları olan Müslümanların İslam'ı algılayış tarzlarına savaş açmak hedef şaşırtmaktan başka ne anlama geliyor?


27 Ekim 2001
Cumartesi
 
İBRAHİM KARAGÜL


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED