|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Liberallerle ittifak bozuldu-bozulmadı tartışması tam gaz giderken, LDP Genel Başkanı Besim Tibuk'tan davet geldi. "Bir akşam buyrun da sohbet edelim." Merit Otel'in Topkapı salonunda Yeni Şafak ve Kanal 7 ekibi Liberaller'le buluştu. Ekonomiden siyasete, sağlıktan solluğa kadar pek çok konu konuşuldu fakat bir ittifak olup olmadığı, varsa da bozulup bozulmadığı ucundan kenarından bile gündeme gelmedi. Eğer öyle bir şey olsaydı, mutlaka söylenirdi. Adamlar hem liberal, hem demokrat çünkü. Tibuk, iktidara geldiğinde iki heykel dikeceklerini söyledi. Bir: Meçhul asker anıtı. İki: Zapping aleti. Çünkü dedi, zapping özgürlüktür. ÖMÜR BİTER, YOLsuzluk BİTMEZ
"Çatla"
Bu sıraladıklarımız, yirminci yüzyıl Türk kültürünün önemli bir parçası. Bu sözlerin nerede yer aldığını söylemesek de, siz bunların kamyon ve minibüslerin arkasına yazılan sözler olduğunu rahatlıkla bileceksiniz. Hepsi birbirinden ilginç ama, kimisi biraz kafa kurcalıyor. Mesela, "Koyun niye kurdun olsun?" diye sormuyor kimse. Kafiye uğruna kurda vermişler koyunu. O neyse de sonuncusu bir miktar değişikliğe uğrayacak gibi gözüküyor. "ÖMÜR BİTER, YOLSUZLUK BİTMEZ" gibi bir yazıya rastlarsanız, şaşırmayın. Gemliğe doğru denizi görünce şaşırabilirsiniz, ona biz karışmayız. YANLIŞ YAPMA HAKKI
ABD sürekli olarak akıllı bombalarla "yanlışlıkla" sivilleri öldürüp duruyor. ABD böyle büyük yanlışlar yapmasına karşın niçin hâlâ yaptığı her öldürme eylemi "hata" ile açıklanıp hoş görülüyor? Yoksa ölenler Buş'un köpeği Barni'den daha mı az değerli?
Karagöz'ün evinden aşağı doğru...
İstanbul Topçular'da "Karagöz'ün evi" olarak bilinen ahşap bir bina vardır. Yanından geçtikte merak ederdim, gerçekten Hacivat'ın arkadaşı olan Karagöz'ün evi miydi, yoksa kara gözlü birinin mi diye. Sorup öğrendik. Karagöz'le alakası yokmuş. İstanbul'u iyi bilen ve eski İstanbul'a dair yazdığı kitap "Sokak Sesleri" adıyla yakında çıkacak olan Nusret Özcan anlattı. Eskiden o binanın karşı tarafında bir ilkokul vardı. Topçular ilkokulu. Her okulun civarında olduğu gibi orada da yol kenarına bir tabela konulmuştu. Bir kızla bir oğlan figürü, yoldan geçen şoförlere orada "okul" bulunduğunu ve yavaş geçilmesi gerektiğini hatırlatıyordu. Okul geçiti tabelası zamanla eskidi. Yağmur, çamur yüzünden boyaları döküldü ve öyle bir hal aldı ki sanki Hacivat'la Karagöz. O tabelayı pek çok kişi aynı bakışla değerlendirdiğinden, halk arasında "demek ki burası Karagöz'ün eviymiş" düşüncesi yaygınlaştı ve o şekilde anılır oldu. Minibüs yolcuları bir müddet sonra "Karagöz'de inecek var" "Karagöz'ün evinde durur musun?" demeye başladı. Oldu sana "Karagöz'ün evi". Şimdi, gazeteye gelmek isteyenlere şöyle tarif ediyoruz yolu: - Edirnekapı'dan çık, Toptancı Hali olarak kullanılan Rami Kışlası'na gelmeden Karagöz'ün evinden aşağı doğru in, karşında gazete. Konfüçyüs der ki
"Eskiler, erdemin ışığıyla ortalığın aydınlanması için, önce devlet işlerini yoluna koyarlardı. Devlet işlerini yoluna koyabilmek için, önce ev işlerini yoluna koyarlardı. Ev işlerini yoluna koyabilmek için, önce kendi kendilerine çeki düzen verirlerdi. Kendi kendilerine çeki düzen verebilmek için, önce kendi içlerindeki düzeni yoluna koyarlardı. Kendi içlerindeki düzeni yoluna koyabilmek için, önce düşüncelerini yoluna koyarlardı. Düşüncelerini yoluna koyabilmek içinse, önce bilgi eksikliklerini giderirlerdi."
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |