T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Biz böyleyiz işte

Sıkı bir medya eleştirisi Cehenneme Övgü'den bir aforizma, şöyle diyor; "Özgürlük savaşı, elimizde olanları koruma ve saflığı bozulmamış deneyimlerimizi gelecek kuşağa aktarma çabası olacaktır."

Elimizde olanlar... Ve saflığı bozulmamış deneyimler...

İyi ama, bunlara hiç vakit yok ki...

Hareketsiz bedenlerin bir daha hatırlara gelmemecesine tarihin sisleri arasında çürümeye terkedilmiş acılı öykülerini usul usul sindirmekle meşgulüz biz şimdi...

Varlığımızı ve meşruiyetimizi oturttuğumuz, girilmedik dimağ bırakmayan gürültümüze yöneltilmiş cılız, ürkek melodileri de susturma zamanındayız hem...

"Ey sen! Ya Amerikancısın, ya teröristsin" ikileminin dipsiz kuyusuna, hiçbir tereddüt emaresi göstermeden fırlatıp atıveriyoruz şimdi hesabını kestiğimiz isyankârları kimseciklere duyurmadan, işimiz var...

Bakın, Ramazan da yaklaşmakta... Udlu, neyli, sazlı Türk Sanat Musikisi programlarına, şöyle Karagözle Pişekar karışımı bir kaç skeç kotarabilecek komedyenlere, dini bütün Yaşar Nuri'lere, Zekeriya Beyaz'lara, kimseyi zora sokmadan müsamahakar sırıtışların ardındaki cılız kelimelere sarılabilecek sevimli Hoca'lara ihtiyacımız var şimdilerde...

Çağrı'larımız, Ömer Muhtar'larımız da var, yeterli bu senelik... Gelecek seneye de Allah Kerim... Ah, ne kadar yoğunuz...

İnanır mısınız, bu kadar işimizin arasında gündemi bile takip etme başarısını gösterebiliyoruz biz...

Ve hiç korkmadan, kendimizi inkara sapma pahasına olsa bile herkesi alıyoruz takibimize, kaçarı yok hiçbir şeyin...

Ahmet Hakan'lar ve diğerleri kartal bakışlarımızın hapsinde, pençemizin içinde şimdi anlayacağınız...

Ne? "Haysiyetli saldırı" mı buyurdunuz? Boşverin, insanca olanla işimiz olmaz bizim... Çünkü öldürmeye susuyoruz biteviye, elimizde olmadan...

Gözlerimizde bir kamaşma, katlettiğimiz ölüleri iz bırakmadan yoketme derdindeyiz o kadar, vakit dar... Kendimize yetişmek, tükenişimizin son harflerine geç kalmamak için bütün bu acelecilik...

Kabul bu, savaş... Pek tabii bir savaşımız var bizim onlarla...

Ama bu özgürlük için olanından değil...

Geleceğe, yani çocuklarımıza bırakacaklarımıza gelince, belki leş kokan sevimsiz bir tarih, belki de mezarlarımıza tevazuu ile bekçilik edecek suskun tunç heykeller...

Hangisi olursa...


27 Ekim 2001
Cumartesi
 
ÖZLEM ALBAYRAK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED