|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
11 Eylül'de olanları, Ladin'in 'yapmadığını ispata' harcanan enerjinin boşa gittiği Rusya'nın Kafkasya'da giriştiği katliamlardan belli değilse, bu enerjinin harcanmasına devam edilebilir.. Olayın başından beri en dikkat çekici hususlardan biri, Ladin'in önceleri 11 Eylül'de olanlarla ilişkisinin olmadığını söylemesine rağmen, ilerleyen aşamalarda ima yollu sahiplenmelere girişmesi ve son olarak da El-Kaide adına sık sık El-Cezire'ye konuşan örgüt sözcüsünün 'sivil uçak saldırılarının süreceğini' ilan etmesi. Ladin ve El-Kaide'nin tüm müslümanları işin içine çekmek için aşırı iştahlı davranmalarının bir adı olmalı.. Oysa, kan ve ateş deryasının ortasında bir ömür geçirmiş Arafat, 11 Eylül'ün hemen akabinde 'ateşkes' ilan etti, bir siyaset dehası olduğunu gösterdi. Ardından Sinn Fenn, IRA ile karşı karşıya gelmeyi göze alarak yepyeni bir süreci başlattı. Tüm bunlar, stratejistler tarafından, ABD karşısında bir 'teslimiyeti' değil, tam tersine yeni süreçte 'aktif özne' olmayı ifade eden 'hamleler' olarak okundu. Buna karşılık, İslam Dünyası'nda Arafat'ın veya Sinn Fenn'in ürettiği siyaset bir 'teslimiyet' veya 'pro-Amerikan politika' gibi değerlendiriliyor. Ayrıca ABD'nin başlattığı sürecin şu anda Rusya'da olduğu gibi müslümanlara dönük 'devlet terörü'nü kışkırtan sonuçlara imza atacağı öngörülüyordu. İlerleyen günlerde ise gelişmeler farklı bir yol izledi.. Arafat'ın attığı adımın sonunda ABD ile İsrail ilk defa bu derece karşı karşıya geldi. Öte yandan Sinn Fenn, İngiltere karşısında elde ettiği tüm kazanımları şu anda 'sabitlemiş' görünüyor. Buna karşılık genel olarak İslam dünyası'ndan çıkan 'blok ses' Rusya'nın başlattığı ve yakında birden çok yerde ortaya çıkacak gelişmeleri önlemeye yetmiyor, hatta bu gelişmeleri hızlandıran bir 'katalizör' olarak kullanılıyor farklı güç odakları tarafından. Çünkü, hala en gür ses Taliban'dan çıkıyor. 11 Eylül sonrasından Batı/Kuzey hattı yeni bir 'global düzenleme'nin işaretlerini hemen verdi. Buna karşılık Doğu/Güney hattı ve bu hattın 'stratejik kavşağı' İslam dünyası, terörist saldırıya uğrayan ABD'nin 'günahlarını saymaya' yoğunlaştı. Kuşkusuz böyle bir çaba haklı, gerekli ve 'meşru'dur ve bunun yapılması başlıbaşına bir eleştiri konusu yapılamaz. Fakat mesele burada 'düğümlenip' de, 'bundan sonrası?' diye bir siyasal perspektiften yoksun bırakılınca, haklı, gerekli ve 'meşru' olan çaba, terörden vazife çıkaran İsrail ve Rusya gibi devletlerin kullanımına müsait bir alan inşa edilmesine yol verdi, veriyor.. Ladin'in ve El-Kaide'nin ABD karşısında 'efelenmesi', Doğu/Güney hattının ezilmiş yığınları nam ve hesabına bir efelenme değildir. 11 Eylül'deki terörist saldırıların arkasında bunların olmadığını ispata harcanan 'siyasal ve entelektüel enerji' Taliban, Ladin ve El-Kaide sayesinde 'taammüden' boşa çıkarılmaktadır. Ortaya çıkan boşlukta beliren 'irade' ise Doğu/Güney hattına 'devlet terörü' uygulamak için büyük bir 'fırsat' yakalamıştır. Oyunu bozacak olan, 'bundan sonrası' için bir 'siyasal duruş'u üretmektir...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |