|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Birkaç hafta önce NTV'nin konuğu olarak ekranda gördüğümüz Regis Debray -11 Eylül ve sonrasının değerlendirmesini dinlemek için iyi bir seçim olmasa da- birçoğumuzun aklında olan bir şeyi iyi ifade etmişti: "ABD, kendisini artık dünyanın efendisi olarak değil, bir parçası olarak görmek zorundadır." Evet, dünyanın "efendisi değil, bir parçası" olarak... Hatırladığınız gibi bu konu bazı yazarlarca özellikle tartışıldı. Film endüstrisinin ona denk düşman olarak ancak "uzaylılar"ı hayal edebildiği; ve dolayısıyla bu dünyada bir "uzaylı" gibi yaşadığını sanan bir ABD. Bu anlayışın ne kadar yanlış ve "kırılgan" olduğunu 11 Eylül katliamı ve arkasından gelen "şarbon paniği" sonucunda herkes gibi sanırım ABD de görmüştür. Belki o da anlamıştır ki, bu dünyada "uzaylı" gibi yaşamak artık mümkün değil... Büyük ölçüde "küreselleşme"nin bir sonucu olarak tabii! Bu çerçevede bugün köşemi Ümit Kıvanç'ın Medyakronik'te yayımlanan "Saddam'a Anthrax'ı kim sattı?" başlıklı, bol bilgi içeren yazının bir bölümüne bırakıyorum. Son günlerde hakkında çokça laf edilen "Frankenstein olayı" bakalım bu dosyada karşımıza nasıl çıkıyor... Bakalım hangi Amerikan firmaları Irak'ı biyolojik ve kimyasal silahlarla donatmış... "Uzaylı"nın dikkate değer maceralarından bir demet... "Irak, biyolojik ve kimyasal silahlar yapmasını sağlayan malzemenin büyük bölümünü Batı'dan ve maalesef ABD'den temin etti. (ABD'nin dünya üstünde kul yapısı her türlü musibetin içinde bir şekilde bulunması ne çeşit bir zorunluluktur, takdirinize bırakıyorum.) Amerikan firmalarının, Saddam Hüseyin yönetimine, biyolojik-kimyasal ve nükleer silah ve çeşitli tipte füzeler yapabilmesi için gerekli malzeme ve parçalar satarak milyar dolarlar kazandıkları, konuyu merak edip şöyle bir bakınanlar için sır değil. Amerikan Senato'sunun 1994 tarihli bir raporuna göreyse, bakın, daha neler neler sır değil... (Killing Hope: U.S. Military and CIA Interventions Since World War II adlı kitabın yazarı William Blum'un "Anthrax For Export" başlıklı yazısını The Progressive'in sitesine, "zamanıdır" diyerek arşivden çekip koymuşlar, Senato raporundaki bilgileri oradan aldım: http: //www.progressive.org/0901/anth0498.html.) Amerikan firmaları, 1985 ile 1989 arasında, Irak'a şunları satmışlar: o Bacillus Anthracis ("netice itibarıyla" Anthrax), Clostridium Botulinum (botulinum toksin elde etmeye yarıyor), Histoplasma Capsulatam (akciğerleri, beyni, omuriliği ve kalbi tahrip eden bir güzide maddenin imalatında kullanılıyor), Brucella Melitensis (önemli iç organları tahrip edebilen bir bakteri), Clostridium Perfringens (bütün bedenin canına okuyabilen çok zehirli bir bakteri), Clostridium Tetani (yine pek zehirli bir madde). Listede ayrıca çeşitli genetik malzeme, insan ve bakteri DNA'ları ve bir dolu başka zehirli madde var. Senato raporu diyor ki: Bu maddeler etkilerini azaltacak herhangi bir işlemden geçirilmemiş, üretime tamamen hazır haldeymiş. E, bu durumda da, onca harekâttan sonra Irak'a giren BM denetçilerinin bulup elkoyduğu mikroorganizmalar arasında vaktiyle ABD'nin sattığı, şu yukarıda sıralananların da çıkması sürpriz olmamış haliyle. "Komple çözüm" de sunmuşlar
İhracat bunlarla da sınırlı değil. Bu biyolojik-kimyasal silahlar ne tür tesislerde, ne koşullarda üretilecek, bunlara dair planlar, projeler, ayrıca gerekli başka malzeme filan da ihmal edilmemiş. Şu ayrıntı da önemli: Irak 1984'ten itibaren İran'a ve kuzeyindeki Kürtler'e karşı (Halepçe!) biyolojik-kimyasal silah kullandığı halde, ABD firmaları bu muzıratı Saddam yönetimine satmaya 1989'a kadar devam etmiş. Maryland ve Virginia'da faaliyet gösteren American Type Culture Collection adlı firma, Irak'a biyolojik-kimyasal silah hammaddesi satışında en önde gelen şirket. Aralarında meşhur Anthrax'ın da bulunduğu bu bir sürü zıkkımı Saddam'ın eline vermek için tam yetmiş posta mal göndermiş. Bu işte kendisini yalnız bırakmayan başka değerli Amerikan şirketleri de var; onları da ihmal etmeyelim. Meselâ Alcolac International. Bu hür teşebbüs yuvası da hem Irak'a hem İran'a -o vakit tabiî el altından- kimyasal madde satmış. Sattıklarının arasında hardal gazı yapmaya yarayan thiodiglycol de var..." Kıvanç, başka bilgiler de veriyor. Eğer onlara da ulaşmak istiyorsanız, 'Medyakronik.com'u ziyaret etmeniz gerekiyor!
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |