T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Çankaya'da bir gece

Henüz tanışma fırsatı bulamadığım ABD'nin Ankara büyükelçisi Robert Pearson'a, karşılaştığımızda, "Gelişmeler sizin pencerenizden nasıl görünüyor?" diye sordum. "İyi" kestirme cevabına karşı, biraz önce konuştuğum bir AB ülkesi büyükelçisinin çizdiği olumsuz tablonun da etkisiyle, "Benim baktığım pencereden hiç de iyi görünmüyor" deyiverdim: Şu cevabı verdi büyükelçi Pearson: "Nereden baktığına bağlı; iyi görmek istersen iyi görünür..."

Türkiye'ye gelen her diplomatı not verecek kadar yakından gözleyen epey kıdemli bir meslek büyüğü, "Benim hatırladığım en çaplı bir-iki Amerikan büyükelçisinden biri Pearson" dedi. En büyük özelliğini de 'herkesi dinlemesi' olarak aktardı...

Önceki ABD büyükelçisi ile, karşılaşmalarımızda söylediklerini, adı ve sanıyla değil ama "Bir büyük Batı ülkesinin büyükelçisi" sıfatı arkasına gizleyerek yazmam konusunda anlaşmıştık... Hatta 'Bir büyük Batı ülkesi büyükelçisi', bir keresinde, "Biz Fazilet Partisi'nin kapatılmasına karşıyız, bu konudaki görüşlerimizi en yetkili kişilere söylüyoruz" demecini de bana vermişti.

Büyükelçi Pearson'la karşılaşmama vesile olan Çankaya Köşkü'ndeki Cumhuriyet bayramı resepsiyonu bu yıl da kalabalıktı. Biri, "Üç bin kişiye dâvetiye gitti" dedi bana. Doğru olabilir, köşk o kadar kalabalıktı çünkü... Siyasiler, üst düzey bürokrasi, diplomatlar, sanatçılar, işadamları ve tabii gazete ve televizyonların yönetici ve temsilcileri...

Gecenin bitimine doğru görüşme fırsatı bulabildiğim Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e Pakistan seyahatini sordum. "Sonuçları açısından fevkalâde önemliydi" dedi. Türkiye'nin Hindistan'ı tercih ettiği kanaatini Pakistan'dan silmeye yaradı o ziyaret. Bu arada, iki ülkeyi de yakından ilgilendiren uluslararası ihtilâflarda müşterek noktalar üzerinde beraberce çalışılabileceği görüntüsü dünyaya yansıtılmış ve Türkiye'nin "Terörün dini olmaz" tezi de bir kez daha teyit edilmiş oldu... Alman şansölyesinden önce gidilmesi de isabetliydi.

Öğrendiğime göre, Cumhurbaşkanı Sezer, önümüzdeki günlerde Tacikistan ve Gürcistan'a gidecek. Dünya sistemi tarafından Rusya'nın kucağına itildiği izlenimine sahip Gürcistan'a, "Hâlâ önemlisin" mesajını verecek Türkiye... Sezer telefon diplomasisinden de, dış seyahatlerinden de keyif almaya başlamış göründü bana...

Gecenin katılımcıları arasında milletvekili sayısı azdı; yeni yasama yılı açılışında sayılarını azaltmayı teklif ettiği, ayrıca maaşlarına zam öngören anayasa değişikliğini geri çevirdiği için Cumhurbaşkanı Sezer'e kırgın olan milletvekilleri resepsiyondan uzak durmayı yeğlediler... Ancak, başbakan, bakanlar, parti genel başkanları, ismi duyulmuş milletvekilleri günün anlam ve önemine uygun olarak Çankaya'da hazırdılar...

Türk sanat musikisi bestekarı Avni Anıl ile icracısı Kutlu Payaslı geceye katılan sanatçılardandı. Gülriz Sururi ve Engin Cezzar da öyle. Herbirine ayrı ayrı sanatımıza katkılarından dolayı teşekkür ettim. Necef Uğurlu ile eşi Ahmet Uğurlu da gece için İstanbul'dan gelmişlerdi; Türk televizyonlarının iflâh olmaz durumu üzerine sohbet ettik... Alev Alatlı "Schrödinger'in kedisi" dizisinden ikinci romanı 'Rüya' ile okur karşısına çıktı şu yakınlarda; medyamızın genel görüntüsünden o da şikâyetçiydi...

Medyamızın ünlüleri de geceye katılıyorlardı. Ertuğrul Özkök, "Yazını 'Bakalım TIME Warner rekabeti karşısında ne yapacaklar?' sorusuyla bitirmişsin, oysa Doğan Grubu olarak biz TIME Warner ile de ortağız" dedi bana. CNN-Türk'te tabii... İtalyan, İskandinav, İngiliz ne kadar medya grubu varsa, Doğan, herbiriyle bir biçimde ortak veya işbirliği halinde... CNN-Türk'ün yeni yönetmeni Nuri Çolakoğlu, fotoğrafa, "Yeni ekonomik düzen bunu gerektiriyor" sözleriyle son rötuşu koydu...

Gelişmelerden herkes umutlu değil. Türkiye'ye bir atımlık mesafedeki bir AB ülkesinin büyükelçisi, 11 Eylül sonrasında herşeyin "Silbaştan" hale geldiğinden yakındı. Turizm büyük darbe almakla kalmamış, hemen her alanda yaşanan kaygılar panik boyutuna varmaktaymış... "55 dakikalık uçak yolculuğu için 2,5 saat önceden havaalanında olmak, üç ayrı denetimden geçmek insanı bunaltıyor" dedi... Geçtiğimiz günlerde altı değişik ülkeyi dolaşması gerekmiş bir meslektaş da tespitini aktardı: "Hayatımda havaalanlarını hiç bu kadar boş görmemiştim..."

Televizyonda haber sunan ünlü bir gazeteci, yıllarını geçirdiği ABD'ye kısa süre önce gittiğinde, havaalanında hayatının sürprizi ile karşılaşmış. Bir kenara çekip kırk dakika boyu sorgulamışlar, üzerini de arayarak... Çıkarken de rahatsız olmuş... Konuşulanlara kulak misafiri olan biri, tv sunucusunun geçmişte hapse düşmesine de yol açmış 'eylemci' kişiliğinden hareketle, "Acaba, Türkiye ile ABD, istihbarat alışverişini fişlere kadar yaygınlaştırdılar mı?" kuşkusunu beyan etti.

Bush'un partisinden Temsilciler Meclisi Kalifoniya üyesi, dedeleri Lübnan'dan gelerek ABD'ye yerleşmiş Darrell Issa, soyadı yüzünden, Washington'daki Dulles Havaalanı'nda uçağa binmekten alıkonulmuş, iyi mi? ABD'deki paniği ve paranoyayı dışa vuran gecenin haberi buydu.

Büyükelçi Pearson aksini düşünse de, dünya penceresinden görünenler hiç de iç açıcı değil. Cumhuriyet bayramında bile...


31 Ekim 2001
Çarşamba
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED