Koç Holding yöneticilerinden Can Kıraç, yazacağı bir kitap için 1996'da Üzeyir Garih ile bir röportaj yapmış. İşte Garih'in bazı açıklamaları:

"Ben zengin bir aileden gelmedim, babam diş doktoruydu ve Varlık Vergisi'nde her şeyini kaybetmişti."

"Bizim pasaportlarımız 31 numara ile başlar. Yani, pasaportta bile bir ayrım vardır, bunu polis memuru bilir mi, bilmez mi, bilmiyorum? Fakat, emniyetteki pasaport masası bunu bilir."

Radikal'den Haluk Şahin'e Nıso Eskinaz adlı bir okurunun yolladığı mektuptan:

"Aşağıda tırnak içine alınmış sözler Türkiye'nin en büyük sanayicisi Sakıp Sabancı tarafından televizyonda sarf edilmiştir:

'Üzeyir, Musevi kökenli olmasına rağmen, Türkiye'ye büyük hizmetleri dokunmuş bir arkadaşımızdı.'

(...) Her ne kadar cümlelerde saklansa da, bu düşünce şekli ülkemizin en büyük sorunlarından biridir ve bunun aşılmasında özellikle basına büyük görevler düşmektedir. Bunu yalnız Türkiyeli Yahudiler açısından söylemiyorum. Kanımca, ülkemizde yaşayan Sünni Müslüman vatandaşlar hariç, tüm etnik ve dini gruplar için aynı düşünce şekli yerleşiktir. Bunun kırılması gerekmektedir."

Üzeyir Garih (Can Kıraç'a 1996'da yaptığı açıklamadan):

"Ben zengin bir aileden gelmedim, babam diş doktoruydu ve Varlık Vergisi'nde her şeyini kaybetmişti."

Yeni Şafak'tan "Sami Hocaoğlu"nun yazısından:

"Ben, Menemen'de asılan Yahudi esnaf Haim oğlu Josef'in, esrarkeş Mehmet'e ip sattığı için asıldığını sanırdım. (...) Meğer Menemenli Yahudu Josef, ateşli bir Serbest Fırka taraftarı değil miymiş? Bu yanlışımı, sağ olsun yakın tarihin özellikle gizlenmiş sayfalarını çevirmedeki ustalığıyla tanınan Yahudi araştırmacı Rıfat Bali düzeltti. Kendisine o gün bu gündür minnettarım."

Üzeyir Garih: "Bizim pasaportlarımız 31 numara ile başlar. Yani pasaportta bile bir ayrım vardır."

Sakıp Sabancı: "Üzeyir, Musevi kökenli olmasına rağmen, Türkiye'ye büyük hizmetleri dokunmuş bir arkadaşımızdı."

Üzeyir Garih: "Ben zengin bir aileden gelmedim, babam diş doktoruydu ve Varlık Vergisi'nde her şeyini kaybetmişti."

31 Ağustos tarihli Hürriyet'ten:

"19 yaşındaki Pınar, güvenlik görevlisi Ali Konuşkan'ın kızıydı. Annesi, kendisinden küçük erkek kardeşi Taner'i dünyaya getirirken, yaşamını yitirdi. Pınar, daha çocukken annesini yitirdi. Babası, çocuklara bakamayacağını söyleyince, iki çocuk da Küçükyalı Çocuk Esirgeme Kurumu'na gönderildi. Ali Konuşkan 1992 yılında ikinci evliliğini Bayramka Konuşkan'la yapınca çocuklarını tekrar yanına aldı. Ama Pınar için artık çok geçti. Çünkü henüz 10 yaşında bile olmayan küçük kız, bir yurt görevlisinin tecavüzüne uğramıştı."

Hürriyet'ten devam. Mareşal Fevzi Çakmak'ın torunlarından A. Fevzi Çakmak'ın gazeteye yolladığı mektuptan:

"Tüm ülke çapında çok iyi tanınan ve halk tarafından çok sevilen bir kişiydi. 10 Nisan 1950 tarihinde vefatı üzerine dünya radyoları matem yayınına geçtiği halde Türkiye radyolarının oyun havası çalması halkı galeyana getirmiş ve cenaze töreni kontrol edilemez hale gelmiştir."

Üzeyir Garih: "Bizim pasaportlarımız 31 numara ile başlar."

Hürriyet'ten (31 Ağustos): "Erdoğan ve Kutan çağrılmadı/Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu ve kuvvet komutanları, 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla sivil erkanı Genelkurmay Karargâhı'nda kabul etti. 30 Ağustos resepsiyonuna çağrılmayan Ak Parti Lideri Tayyip Erdoğan, bu törende bulunmazken; (...) Törene gelerek tebriklerini ileten Saadet Partisi Lideri Recai Kutan ise, akşam Gazi Orduevi'nde verilen resepsiyona davet almadığı için katılmadı."

Hürriyet: "Diyarbakır'da Anıt Park'taki törenlerde 7'nci Kolordu Komutanı Korgeneral Atilla Işık, Büyükşehir Belediye Başkanı HADEP'li Feridun Çelik'in elini sıkmadı."

Üzeyir Garih: "Bizim pasaportlarımız 31 numara ile başlar."

Sakıp Sabancı: "Üzeyir, Musevi kökenli olmasına rağmen, Türkiye'ye büyük hizmetleri dokunmuş bir arkadaşımızdır."

"Sami Hocaoğlu": "Meğer Menemenli Yahudi Josef, ateşli bir Serbest Fırka taraftarı değil miymiş?"

Hürriyet: "Ama Pınar için artık çok geçti..."

KÜRŞAD BUMİN

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu