|
|
Türkiye son günlerde Devlet Bakanı Kemal Derviş'in vaadlerinin boş çıkmasını konuşuyor. Bakan Derviş, ne dediyse tam tersi çıkıyor ancak Türkiye bu manzaraya pek de yabancı değil. Geçen yıl 6-12 Eylül 2000 yılında Turizm, Ekonomi, Bilimsel Araştırma, Tanıtma Merkezi (TEBİAT) tarafından Antalya'da düzenlenen "Ekonomik İstikrar Programı Uygulamaları" konulu ekonomi zirvesinde konuşan hükümet temsilcileri ve bürokratların söyledikleri ile ekonomideki gelişmelerin birbiriyle tamamen ters düştüğü gözleniyor. Zirvede, "Uyguladığımız programın 8'nci ayında elde edilen veriler, Türkiye'nin ortaya koyduğu hedeflere yaklaş tığını göstermektedir. Türkiye doğru yoldadır" diyerek istikrar programını savunan Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, iki ay önünü göremeyecek kadar mali sektördeki sıkıntılardan habersizdi. Bu konuşmanın üzerinden iki ay geçmeden Türkiye, Kasım krizini yaşadı.
Piyasalar gözardı edildiBir yıl önce Bakan Derviş'in koltuğundaki Devlet Bakanı Recep Önal, istikrar programının üretim ve istihdam kısılmaksızın, işsizliğe yol açmaksızın enflasyonla mücadeleyi sağladığını, Devlet Bakanı Tunca Toskay ise piyasaların son derece rahat olduğunu söylüyordu. Fakat aynı dönemde reel sektör temsilcileri ise piyasalardaki daralma, üretim ve ihracat konularındaki sıkıntılarını dile getiriyordu. Ve korkulan oldu; ücretleri ve fiyatları baskı altında tutan yaklaşımın neticesinde piyasalarda görülen daralma ve üretimdeki azalma Kasım krizi ve 21 Şubat 2001'de yaşanan devalüasyonla had safhaya ulaştı.
Geçtiğimiz yıl Hazine'nın başında bulunan Müsteşar Selçuk Demiralp ise, iç borcun kartopu gibi büyümesini önlediklerini ve piyasaların nakit açısından nefes almasını sağladıklarını iddia etmişti. Demiralp'ın bu sözleri söylediği 2000 Eylül'ünde 31.4 katrilyon olan iç borç, 2001'in ilk beş aylık döneminde yüzde 100'den fazla bir artışla Mayıs ayında da 84.5 katrilyon liraya çıktı.
|
|