T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Genelkurmay'ın resepsiyonu "ayrıcalıklı" olur

Genelkurmay Başkanlığı, 31 Ağustos "Zafer Bayramı resepsiyonu"na SP lideri Recai Kutan ve AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan'ı çağırmamış.

Affedersiniz ama, bildiğimiz kadarıyla bu bir devlet resepsiyonu, Genelkurmay'ın "barbekü partisi" filan değil.

Bir ülkenin Genelkurmay Başkanlığı, ancak bir "barbekü" partisi düzenlerse istediklerini çağırıp-çağırmamakta özgürdür. Ama bu ülkede yaşayan 7'den 70'e herkesin canının ve yüreğinin bulunduğu 30 Ağustos Zafer Bayramı resepsiyonuna, yine bu ülke insanını temsil eden yasal partiler arasında "ayrıcalık" yapma özgürlüğüne sahip değildir.

Anlaşıldığı kadarıyla Genelkurmay, "tasarruf" gerekçesiyle bu parti liderlerini çağırmamış. Ancak ne hikmetse, bu tasarrufa Meclis'te grubu bile bulunmayan CHP lideri Baykal'ı dahil etmemiş.

Bu kadar "komik" bir mazerete çocuklar bile inanmaz. Herkes biliyor ki, bu liderler, "vebalı" oldukları için çağrılmadılar. Yani, İslami duyarlıklarından dolayı çağrılmadılar.

Bilinmeli ki, bu ülkenin büyük bir bölümü de İslami duyarlıkları önplanda tutan insanlardan oluşmaktadır.

Türkiye nüfusunun çoğunluğunu oluşturan muhafazakâr kesimleri temsil eden bu partileri "vebalı" görmek, aynı zamanda bu çoğunluğu da "vebalı" görmek anlamına gelir. Eğer bu, sehven yapılmış bir davranış değilse, gerçekten esef verici bir olaydır.

Oysa, bu topraklarda yaşayan herkes, ordusunu, ülkesini ve milletini büyük bir coşkuyla sevmektedir. Kimsenin bundan kuşkusu olmasın. Hiç kimse de, bu ülkenin büyük çoğunluğuna "ikinci sınıf vatandaş" muamelesini reva görmesin.

Ayrıca, İstiklâl Savaşı'nda kanlarını, canlarını veren dedelerimiz bizlerin "ikinci sınıf vatandaş" olması için cephelere gitmedi.

Genelkurmay Başkanlığı, bu tavrını Türk halkına açıklamak zorundadır. Kimse, tek tek bütün bir milletin vergileriyle düzenlenen resepsiyonlardaki "parti ayrıcalığı"nı, "biz böyle istedik, böyle yaptık" mantığı ile izah edemez.

Ama hemen belirtelim, eğer bu resepsiyonu Genelkurmay'dan bir yetkili "özel parası"yla düzenlemişse o zaman iş değişir. Canı kimi isterse elbette onu çağırmakta sonuna kadar özgürdür. Aksi taktirde bu olay da yine toplumsal vicdanda derin yaralar açacaktır.

Bizim haberimiz olmadan son on gün içerisinde Anayasa Mahkemesi, yeni partiler kapatmadıysa, Türk mahkemeleri şu ana kadar Saadet Partisi ve AK Parti hakkında ceza vermediler. Gerçi yetkisi yok ama, eğer Genelkurmay bu partiler hakkında bir ceza vermişse, bunu da Türk halkının bilmeye hakkı vardır sanıyorum.

Kabul edelim ki, bu resepsiyon ayrıcalığı refleksinin temelinde de "Kırmızı Kitap"ın bir "emir" gibi telakki edilen korkuları bulunuyor. Artık çok iyi biliyoruz ki, partileri de toplumu da "potansiyel tehlike" olarak gören "ulusal güvenlik kavramı"nı tartışıp, kurumları kendi alanlarına çekmeden toplumsal vicdanın esenliğe kavuşması mümkün değil.


3 Ağustos 2001
Pazartesi
 
MEHMET OCAKTAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED