T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Krizlerden kriz beğenin

Artık herkes duyduğuna göre yazmakta bir mahzur kalmadı: Türk ekonomisini yakından izleyen iç ve dış çevreler sonbahara varmadan bir büyük kriz daha bekliyorlardı; şu sıralarda piyasalardan gelen borçlanmada zorlanma, borsada düşüş, faiz oranlarında ve döviz fiyatlarında yükseliş gibi tepkisel davranışlar, mukadder krizin vâdesinin yaklaştığının göstergeleri sayılıyor... Yüksel Yalova'yı istifaya sürükleyen süreç de, hükümetin boşboğazlıkla krizin öne çekileceği endişesinden...

"Krizden bana ne?" diyemezsiniz; çünkü üç ay arayla (kasım 2000 ve şubat 2001) vuran ilk iki krizde, farkına varmasanız bile, servetinizin yarısını kaybettiniz... Serveti olmayanlar sevinmesin, onlar da vurgundan kurtulamadı; iki krizin ülkeye dayattığı yüklü faturayı bizden sonraki nesiller ödeye ödeye bitiremeyecekler...

Ekonominin artık kronikleşen krizsever hastalıkları olduğuna hiç kuşku yok, o yüzden Türkiye'nin türbülansa girmesi çok kolay oluyor. Ekonomi bürokrasisi de, bir kez daha anlaşılıyor ki, sanıldığı ve Kemal Derviş'in inanmamızı istediği kadar 'becerikli' devlet memurlarından oluşmuyor. İnsan haklarına ve hukukun üstünlüğü ilkesine saygılı bir yapısal dönüşüm beklentisine sırt döndükçe, Avrupa Birliği'nden uzaklaşıyor Türkiye; tek medet kapısı Washington olunca ABD'nin uluslararası sorunlarda 'anlayış' beklentileri azıyor. Beceriksiz bürokrasi elindeki krizsever ekonomi dışarının manipülasyonlarını mümkün kılıyor. Sonuç belli ve kaçınılmaz: Bir kaç ay arayla patlayıp millî değerlerden birazını daha yok eden ekonomik krizler...

Hükümet bu kısır döngünün neresinde?

Bu sorunun birbirini bütünleyen iki farklı cevabı var: Kendisini oluşturan koalisyon ortaklarının küçük çıkarlarını korumak dışında hükümet ortada görünmüyor, yok; buna karşılık, krizi doğuran ortamı oluşturan bu hükümetin kendisi...

DSP'liler kendilerinden "Demokrat Partililer" diye söz eden, depremle seli karıştıran liderlerini ayakta alkışlayacak kadar şaşkın. Oraya-buraya bir kaç yandaş yerleştirmeyi iktidar olmak sanan MHP'liler ise, ülkeye 'suskun' bir başbakan kazandırma rüyasıyla uykuya dalmış görünüyor. ANAP'lılar ise, gözlerimizin içine bakarak gerçekleri çarpıtan Mesut Yılmaz'ın peşine takılmış, yokoluştan seçim barajını yüzde 5'e çekerek veya ittifakları mümkün kılarak kurtulma umudunda... Bu ufak hesaplar iktidarı ülkenin dev sorunları karşısında cüceleştiriyor.

Beceriksiz ekonomi bürokrasisini iş başında tutan, her bakanlar kurulunu boğa güreşine çeviren, birbiriyle çelişen yasal düzenlemeler için Meclis'i avara kasnak çalıştıran, Kemal Derviş'i dördüncü ortak olarak içine alması yetmezmiş gibi, RTÜK yasasıyla oynayarak bir medya patronuna kendi eliyle 'beşinci ortak' pâyesini bağışlayan bu hükümet... Yüksel Yalova boşuna istifa etmedi, uzatmalar biraz daha uzasın daha ne boşboğazlıklar işiteceğiz... Dış politika konularını içinden çıkılmaz hale getiren, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde ülkeyi küçük düşüren de hükümet... Hayırlı işlerde esâmisi okunmayan, hayır dışı alanlarda ise varlığı fena halde hissedilen iktidar ülkeyi -maalesef- yönetemiyor. Yönetemeyen iktidarlar krizlere sebep olur; işbaşındaki iktidar da ülkeyi dışarıda yalnızlaştırıp içeride fukaralaştırıyor...

Türkiye'nin kasım 2000 ve şubat 2001 krizlerinden sonra yeni bir ekonomik sarsıntıya daha tahammülü olduğunu sanmıyoruz. Görevi krizleri önlemek olan çevrelerin bile alarm zillerini çalmakta beis görmedikleri 'beklenen kriz' kapıya dayanırsa, iyi bilelim ki, gelişmeler, Türkiye'yi sadece dibe vurdurarak çökertmeyecek, her anlamda dize de getirecektir.

Karanlık bir tablo çizdiğimin elbette farkındayım; ancak o tablonun renklerini uçuran ve sadece siyahla yetinilmesini zorlayan ben değilim. Sorumlu arıyorsanız, sağa-sola bakmaktan vazgeçip kendinizi sorgulamakla işe başlayabilirsiniz...

Kendinizi olan-bitenden sorumlu tutmaya gönlünüz yettiyse, hükümete uzatmaları oynatarak Türkiye'yi dize getirme oyununu bitirecek düdüğü çalmanın vakti gelmiş demektir.

Hazır mısınız?


1 Haziran 2001
Cuma
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED