|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Gen projesinin açıklanması heyecan verici bir olaydı. Şimdi de Gleevec gibi onaylanan ve daha 5 tane onay bekleyen önemli ilaç var. Bütün bunların bir tedavi umudu olduğunu kesinlikle hissediyorum. Tıp, kanseri yenecektir...
Yeni kanser ilacı Gleevec, eski ilaçlardan farklı olarak, kanser oluşum mekanizmasının bir özel noktası üzerine etki ediyor. Bir hücrenin nasıl kanserli hücre haline geldiği yıllardır araştırılıyor zaten. Şimdi bunlardan bir tanesi aydınlandı.
Kansere karşı yine "müthiş" bir buluşla karşı karşıyayız. Yeni ilacın etkisi nedir? Mevcut olan ilaç, Gleevec adında ağızdan alınan bir tablet. Novartis firmasının bir ilacı. Amerika Gıda ve İlaç İdaresi (FDA)'nden onay aldı ve piyasaya çıktı. İlacın kullanım yeri, özellikle yetişkinlerde ve yaşlılarda görülen kronik lösemi yani kan kanserinin özel bir tipi. Amerika'da şu anda kullanılıyor mu? Denemeleri bitti, şimdi kullanıma geçtiler. Türkiye'deki kullanımı ise gelişmelere bağlı. Novartis firmasının Amerika'daki bütün çalışmaları, dosyayı alıp Sağlık Bakanlığı'na başvurması lazım. Bunun da bir prosedürü var. Başvurudan sonra bakanlık içerisindeki çeşitli komisyonlar bunu inceliyor. Bu ilacın önemi nedir? İlaç, eski ilaçlardan farklı olarak, kanser oluşum mekanizmasının bir özel noktası üzerine etki ediyor. Normal bir hücrenin nasıl kanserli hücre haline geldiği yıllardır araştırılıyor zaten. Şimdi bunlardan bir tanesi aydınlandı. Hücrenin içi çok ayrı mekanizmaları olan bir dünya. Bu ilacın özelliği, o mekanizmayı baskılayan bir ilaç olması. Mekanizmayı tümüyle durduruyor mu? Evet, o mekanizmayı durduruyor. Dolayısıyla da etki oranı, buna paralel olarak epey yüksek olan bir ilaç. Yani savaş, bütün kanser türlerine değil sadece bir tanesine karşı kazanıldı. Böyle kaç mekanizma var? Çok var. Yüzlerce, binlerce mi? Binlerce değil belki ama. Bugün bilinenler çok. Bilinmeyenler de var. Olayın başlangıcı, önce onkogenlerin bulunmasıyla başladı. Tümör yapan genler yıllar önce bulundu. Ondan sonra tümörü baskılayan genler bulundu. Gen, hücrenin çekirdeğinde bulunan bir molekül, DNA'nın bir bölümü. Bu genler protein kodluyorlar. Hücre içerisindeki yüzlerce proteinlerin de belli fonksiyonları var. Bunlardan onkogenlerin proteinlerinin hücre çoğalmasıyla ilgili olduğunu buldular. Esas ilginç olan buydu. İlk önemli buluş buydu yani! Evet, ilk buluş buydu. Hücre çoğalması şu açıdan önemli. Vücudumuzdaki hücreler sürekli çoğalırlar. Ama bu fizyolojik bir çoğalmadır. Bir yara olduğu zaman, oradaki hücreler çoğalır ve o yarayı kapatır. Hücreler dinamiktir. İnsan vücudunda sürekli bazı hücreler ölür ve yeni hücreler oluşur. Bunu sağlayan onkogenlerdir. Ama sağlam genler yani proto onkogenler. Eğer çeşitli faktörlerle bu genler bozulmuşsa ki, o zaman gerçek onkogen adı veriliyor bu genlere. Bu sefer yaptıkları protein, genleri aşırı çoğalmaya yönlendiriyor ve kanserleşme dediğimiz olaya yol açıyor. Yani vücudumuzda durup dururken bir yerde ur çıkıyor. Onkogenlerin proteinleri hücre içine giriş sinyalini, uyarıcı sinyali veriyorlar. Kanser, adım adım böyle oluşuyor... Evet. Anlattığım bu uyarı mekanizmalarından bir tanesini nihayet bu ilaç sayesinde kırmayı başardılar. Klinikte 1,2 ve 3. dönem araştırmalarını tamamladıktan sonra da piyasaya çıktı. Amerika Gıda ve İlaç Dairesi bir ilacı kolay onaylamaz. Bildiğim kadarıyla 2,5 ay gibi kısa bir süre içerisinde onaylamış. Şu anda onay bekleyen kaç ilaç var? Bu türden, yani spesifik, mekanizmaya etkili, hedefe yönelik ilaçlardan geçen sene Herceptin diye bir ilaç, meme kanserinde piyasaya çıktı. Rituxon diye bir ilaç, Lenfoma dediğimiz beze urlarında piyasaya çıktı. Bunlar, piyasaya çıkanlar. Onay bekleyen Tanveca adında bir ilaç, baş, boyun ve akciğer kanserlerinde bekliyor. Iressa adındaki ilaç, akciğer kanserinde onay bekliyor. Bir de Campath diye bir ilaç var. Bunların hepsi bir nevi umut bağlanan ilaçlar. Peki şu an kanser tedavisinde kaç çeşit ilaç kullanılıyor? Kemoterapi tedavisinde kullanılan ilaçlar var, hormonlar var. 100'den fazladır. Teknoloji gelişiyor ama kanserle tedavide başarı oranı hâlâ çok düşük, değil mi? Merkezi İsviçre'de olan ve kansere karşı uluslararası bir kuruluş olan UICC var. Geçtiğimiz günlerde yapılan Ulusal Kanser Kongremiz'e bu kuruluşun başkanı geldi. Söylediği şu: Bugün gelişmiş ülkelerde kanserde başarı oranı yüzde 60. Erken tanı konduğu zaman tabii. İnsanlar kanser deyince dünyaları yıkılıyor. Kanserle tedavide bir şey bulunduğu zaman çok büyük bir umut oluyor. Bir ilaç neler değiştiriyor, bunları öğrenmek istiyorlar. Türkiye'de 100 bin civarında kayıtlı kanser hastası var. Bizim istatistiklerimizde başarı oranı nedir? Her kanser için ayrı ayrı konuşmak lazım. Ben şöyle söyleyeyim. Lenfomalarda, erkeklerin testis tümörlerinde ve kadınların plasenta tümörü. Bunlarda kemoterapiyle (ilaçlı tedavi) başarı oranı yüzde 80'lerin üzerinde. Meme kanseri, kalın bağırsak kanseri, akciğer kanseri eğer erken evrede yakalanırsa yine başarı oranı yüksek. En çok yaygın olan kanserler neler? Kadınlarda meme, erkeklerde akciğer kanseri. Sonra da mide ve sindirim.. Bu dördünde başarı oranı nedir? Erken evreyi söylüyorum. Meme kanserinde erken evrede 5 yıllık sağ kalım yüzde 90'ın üzerinde. Kolon kanserinde yine erken evrede yüzde 80'in üzerinde 5 yıllık sağ kalım. Akciğer kanserinde bu oran biraz daha düşük, yüzde 40-50 civarında. Bazı kanserlerde 5 yıldan sonra tekrarlama riski çok düşüktür. Kalın bağırsak kanseri bunlardandır. Dolayısıyla kalın bağırsak kanserinden 5 yılını tamamlamış bir hastaya artık şifa gözüyle bakıyoruz. Yalnız meme kanseri biraz enteresan. Hastalar 5- 10 yıl yaşayabilirler. Ama 10 yıldan sonra bile yeniden bu hastalık nüksedebilir. Ameliyatla kanserli hücreler alınıyor ve ameliyat sonrası vücudda kanserli hücre bulunmuyor. Kanserin özelliği de burada ortaya çıkıyor. Yani bir süre sonra yeniden bir yerden çıkıyor... Anormal çoğalan hücreler ve vücutta yayılan hücrelerden oluşan bir hastalık. Burada da yine organına göre konuşmam lazım. Kalın bağırsak için örnek vereyim. Hastalığın 4 evresi var. 1. Evrede iyi bir ameliyattan sonra ek bir tedavi de yapmıyoruz. Çünkü bunlarda yayılma ve tekrarlama oranı çok çok düşük. Mucize ilaç diye bir şey var mı? Hastaların yeni buluşlara yaklaşımı nasıl olmalı? Kanser tek bir hastalık değildir. Birçok mekanizmayla ortaya çıkan bir hastalıktır ve her organın kanseri birbirinden farklı davranış gösterir. Dolayısıyla "mucize bir tek ilaç" söz konusu olamaz. Gleevec örneğinde olduğu gibi. Kronik lösemide iyi geliyor ama, bunu bir başka tümörde bu amaçla kullanamazsınız. Gleevec"in endikasyonları nedir? Durduruyor. Üremeyi durduruyor, öldürüyor. Kanser hücrelerinin ölümüne yol açıyor. Vücudu kanserli hücrelerden temizleyebiliyor. Bu tür ilaçların sayısı artabilir mi? Ben artacağına inanıyorum. Önümüzdeki yıllarda mekanizmaya göre farklı farklı ilaçlar çıkacak ve artık biz daha rahat ilaç kullanabileceğiz ve daha emin konuşabileceğiz. Yapılan en büyük tartışmalardan biri ilaç endüstrisiyle ilgili. Gleevec'in de ardında 1 milyar dolarlık bir AR- GE olduğu söyleniyor. Buradan bizim anladığımız ilacın fiyatının çok yüksek olacağı. 1 milyar dolarlık bir AR-GE bir ilaç için inandırıcı mı? Böyle yeni ilaçlar çıkmaya başladığına göre artık bu tür düşüncelerden uzaklaşabiliriz. Bu biraz spekülasyon olacak. Eğer şimdiye kadar ilaç endüstrisi yeni ilaçları ticari kaygılarla engelliyor idiyse. Ama böyle bir şey de pekala olabilir... Olabilir. Eski ilaçların satımı nedeniyle geciktirebilirler. Ama ben buradaki hiçbir firmayı suçlayamam. Teorik olarak olabilir. Bir kere bu tür ilaçların oluşturulması çok büyük paralar gerektiriyor. Laboratuarlar çok pahalı. Mesela Türkiye'de yok özel laboratuarlar. Bunlar da fiyata yansıyor. Mesela bu ilacın fiyatının ne kadar olacağı konusundaki tahmininiz nedir? Fiyatı konusunda bir bilgi almış değilim ama 1 aylık tedavinin 1-2 milyar düzeyinde olacağını tahmin ediyorum. İlacın bulunmasının bu kadar güç olmasını mantıklı buluyor musunuz? Hakikaten çok güç. Çünkü, kanser farklı bir hastalık. Sinsi başlıyor, sinsi seyrediyor. Hasta bunu ne kadar bir süre sonra öğreniyor? Vücudun savunma mekanizması mücadele ediyor. Eğer bağışıklık sisteminiz güçlüyse başlangıç halinde o hücreleri ortadan kaldırıyor. Ama bir kanserin klinik dediğimiz bizim muayenelerimizle saptayabileceğimiz hale gelmesi 5-10 yılı buluyor. Bu arada kişi hiç farkında olmayabiliyor. Dolayısıyla erken teşhis imkanı da ortadan kalkmış oluyor. Erken teşhis dediğimiz, en küçük olduğu sırada, organda yakaladığımız, yayılmadığı sırada zaman erken teşhis diyoruz. Ama çok çok erken teşhis, o da belki yakında mümkün olabilecek. İşte PET diye bir cihaz geldi. Polikron Emisyon Tomografisi. Bu çok daha erken dönemde gösterebiliyor. Kanser gençlerde mi, yoksa yaşlılarda mı daha hızlı yayılıyor? Gençlerde daha hızlı seyrediyor. Kanserin genel olarak 7 ana belirtisi var: Memede bir kütlenin gelmesi, ses kısıklığı, anormal kanamaların olması, vücutta herhangi bir benin büyümesi, vücutta bir şişliğin bir kütlenin ortaya çıkması, yutma güçlüğü, kapanmayan yaraların ortaya çıkması. Ama bu daha bilimsel olarak kanıtlanmadı herhalde.. Kanıtlandı. Sigaranın akciğer kanseri, mesane kanseri ve pankreas kanseri. Bunlar arasındaki ilişki bugün kesinlikle biliniyor. Sigara kesildiği zaman da bunların geri dönüşü olacağı biliniyor. İkincisi diyet. Beslenme alışkanlıkları. Bugün Batı toplumlarında kalın bağırsak kanseri bir problemdir. Erkeklerde prostat kanseri bir problemdir. Bunu beslenme alışkanlıklarına bağlayan çok çalışma var. Yağlı etten zengin, posalı yiyeceklerden, sebzeden fakir beslenme. Hareketsiz yaşama ve kilo alma. Bunların da meme, kalın bağırsak ve prostat kanserleriyle ilişkisi var. Çevre faktörleri çok önemli. Alkol de öyle. Ağız boşluğu, yemek borusu, mide, pankreas kanserlerinde çok büyük bir risk faktörü. Ülkemizde Doğu Anadolu'da, İran'da, Doğu ülkelerinde, Çin'de aşırı sıcak içeceklerin tüketilmesi. Burda da yemek borusu kanseri gelişebiliyor. Küflü yiyecekler, sarılık yani Hepatit B karaciğer kanserine yol açıyor. Türkiye'de bir kanser hastasının ortalama tedavi maliyeti nedir? Ortalama vermek zor çünkü, tipine göre değişiyor. Sadece bu tedavinin pahalı olduğunu söyleyebilirim. Bazen hastalar için yıkım bile olabiliyor. Evini, bütün mal varlıklarını satma yoluna kadar da gidebiliyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv Bilişim| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
|
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © ALL RIGHTS RESERVED |