Yine kelimeler kifayetsiz kalmaya başladı..

Bülent Ecevit'in, dün DSP Meclis Grubu'ndaki konuşmasını dinlediniz mi?

Demiş ki..

-Böylesine sorumsuz bir muhalefet örneği şimdiye kadar görülmemiştir.. Çalışmaların aksamasında muhalefetin sorumluluğu az değildir. Onun için muhalefeti halka şikayet etmek, hakkımız ve görevimizdir..

Neden sinirlenmiş Ecevit, biliyor musunuz?..

Meğer muhalefet, aynı konularda gensoru önergesi veriyormuş..

Hani bir öz-deyiş var..

-Hem döver, hem ağlamaya komaz, derler..

Durum tam öyle..

Aynı Ecevit, bir gün önce Amerika'nın CBS televizyonuna verdiği demeçte şöyle diyordu..

-Afganistan'a özel birlik gönderme kararını TBMM'den çok rahat geçirdik.. Çünkü Türkiye'de bu konuda ciddi bir muhalefet yok!..

Evet.. Şaşırmayın sakın..

Dün partisinin grubunda muhalefeti halka şikayet edeceğini söyleyen Ecevit ile, Amerikan televizyonuna, "Türkiye'de muhalefet yok" diyen Ecevit, aynı kişi..

Peki biz ne yapalım?

Oturup, Faize Ergin'in Acemaşiran şarkısını mı söyleyelim birlikte?

"Kime halim diyeyim, kime feryad edeyim

Kime rüsva olayım, kime şekva edeyim."

Böyle bir durum, ne görülmüş, ne duyulmuştur..

Halk arasına çıkmaktan çekinen bir iktidar, kaç yıldır kimseye aldırmadan her istediğini yapıyor..

Ekonomi çökmüş.. Toplumsal moral, tam bir enkaz halinde..

Kime sorsanız bu iktidar hakkında ne düşündüğünü, herkes burnundan soluyor..

Ve Süleyman Demirel bile, her gün tam-tam çalıp, uyarılarda bulunuyor..

-Madem ülkeyi yönetemiyorsunuz, çekin gidin, diyor..

Bu ortamda Ecevit, muhalefeti, halka şikayet edecekmiş.. Acaba Ecevit, gerçekten "esenliğe çıktı" mı dersiniz?

Şikayet mercii olarak gördüğü "Halk"ı, ne sanıyor?

Gerçekten, kimi kime şikayet edecek?

Acaba "Halk" ile "Anayasa Mahkemesi"ni mi karıştırıyor?..

"Çalışmalar"ı aksatan muhalefeti, kafasındaki muhayyel halk yerine, seçim sandığına ve seçmen-halka şikayet etse ya..

Çıksa seçim kürsülerine..

-Bu muhalefet çalışmalarımızı aksatıyor.. Rahat rahat kriz üretmemizi engelliyor muhalefet.. Şöyle, doğru dürüst bir kavga bile edemiyorum Çankaya'da.. Bu muhalefet olmasa, bütün kentleri köy yapabilirdim.. Bu muhalefete, sandıkta haddini bildirin!..

Halka şikayetini seçim sandığına giderek yapsa ya.. Ama biliyor.. Ne kadar esenliğe çıkmış olsa da, o kadar değil..

Şimdi her konuşmasını ağlayarak dinleyen DSP'liler, Ecevit'in ağzından "seçim" sözünü duyar duymaz, ağlamalarını feryada dönüştürürler..

İyisi mi, Acemaşiran'a devam edelim..

"Bir vakit başında hûma uçardı

Ağaçlar yolunda çiçek saçardı

Bastığın yerlerde çiğdem açardı

Bir yıldır o yerler hep mezar oldu."

ŞAKA

Oh be..

Dünya varmış!..

Kemal Derviş, bizim Bakanlar Kurulu'nun sadece erkeklerden oluşmasına tepki göstermiş..

-Bakanlar Kurulu'na girip, o kadar çok erkeği birarada görünce, içim daralıyor, demiş..

Herhalde içi daralmış vaziyette erkeklerin arasında oturup beklerken, çevik adımlarla Bülent Ecevit içeri girince, yine içi açılıyordur Derviş'in..

DİL YARESİ

Güzel Türkçemizi koruyalım

Türk Dil Kurumu, Türkçemize sızan 14 kelimeyi daha yakalayıp, onlara Türkçe karşılıklar bulmuş..

Örneğin, "gala" yerine "ön gösterim", "coffee shop" yerine "kahve evi", "jet-ski" yerine "su kızağı" diyecekmişiz..

Futbol yerine "ayak-topu", kovboy yerine "inek-çocuk", otomobil yerine "kendi-gider", televizyon yerine "aptal kutusu", iktidar koltuğu yerine "oturak", brifing yerine "göz boyama" demeye nedense hâlâ başlayamadık..

Bu arada, güzel Türkçemize ve cennet vatanımıza sızan yabancı kelime ve kavramların, eşanlamlarını da hâlâ değerlendiremedik..

Neden "koalisyon" yerine, zaman zaman "kaos" kelimesini kullanmıyoruz?..

"I.M.F"yi İngilizce söylenişiyle "Ay-Em-Ef" diye okuyoruz da, "Ah-Oh-Öf" demiyoruz hiç nedense..

"Bakanlar Kurulu" karşılığında "Kabine" diyoruz ama, "dolap" demeyi denemiyoruz..

"Banka" yerine "Boşalt-kaç", "Kartel" yerine "Tekel" demeyi de, artık denemeliyiz..

MEHMET BARLAS

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu